Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Anadolu liselerinde yabancı dille eğitimi kaldırıp özel okullarda devam ettiren, anadolu liselerinde kontenjanlar dolmadan kayıtları dondurup kolejlere okullar açılıncaya kadar kayıt hakkı tanıyan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, şimdi de büyük tartışmalar yaratan ilköğretim başarı puanı uygulamasını, özel okulları muaf tutup anadolu liselerinde uyguluyor.Devlet okulları, parasızlık nedeniyle kaloriferlerini yakamaz, tuvaletlerini temizleyemez haldeyken kolejlerde devlet parasıyla 10 bin öğrenci okutma projesi de onundu. Devletin öğretmenlerini özel okullarda görevlendirmeye yönlendiren de oydu...Hemen her sektöre ayrıcalık tanınan bir ortamda özel öğretim kurumlarının da desteklenmesine karşı mı çıkıyoruz? Kesinlikle hayır. Ama bu desteğin dozu öylesine kaçtı ki yarardan çok zarar vermeye başladı. Ancak, ne Sayın Bakan ne de özel okullar bunun farkında. Umarız bir an önce hatadan dönüp zaten karışık olan kafaları daha da karıştırmazlar.İlköğretim Başarı Puanı uygulaması, özel okullarda olduğu gibi, anadolu liselerinde de bu yıl uygulanmamalıdır. Hatada inat, yazın kayıtlar sırasında, çok büyük bir kaosa neden olur. 8. sınıflar, sınavla öğrenci alan liselere, tek sınavla, yani OKS'yle girecekler. Ama tercihleri, puanları ve başvuruları ayrı olacak! Talim ve Terbiye Kurulu eski görevlisi Ünal Özmen "Eğitimin AKP'si- Kurnazlığın Aklı Teslim Aldığı Dönem" diye bir kitap yazmış. "Öğretim Programları ve Ders Kitapları Birimi'ndeki görevim sırasında edindiğim deneyimlerim ve milletvekili danışmanlığı yaptığım dönemde yakından izlediğim AKP dönemi eğitim uygulamalarını analiz etmeye çalıştım. Kitapta AKP iktidarının öğretim programları ve ders kitapları politikası ile kadrolaşma ana tema olarak alınmıştır" diyor. Belgelere dayalı kitap, muhalif bir gözle yazılmış. Dolayısıyla aksi iddia edilse de politik bir bakış açısı hâkim ama önemli ipuçları verdiği kesin.İşte kitaptan bazı satırbaşları: AKP, bizim de sert dille eleştirdiğimiz sistemin kusurlarını düzeltmek bir yana, onu kendi ideolojisinin merkezi yapmaya çalıştı. Bunu yaparken iyileştirmeye yönelik projelerin önünü kesecek yapısal bozulmaları da sağladı. Bu dönemde dinci kadroların Milli Eğitim Bakanlığı yönetimini ele geçirmesi tamamlandı. Ders kitaplarından bilimsel ifadeler çıkarılarak hurafeler eklendi. Kuran kurslarının denetimi Milli Eğitim müfettişlerinden alındı. 19 görev alanı 7'ye indirildi. TÜBİTAK yasasında değişiklik yapılarak 14 kişilik Bilim Kurulu'nun yarısının doğrudan, öteki yarısının da (Bilim Kurulu, TOOB ve YÖK'ün belirleyeceği adaylar arasından) dolaylı olarak başbakan tarafından atanması sağlandı. Özel günler, okullarda dini etkinliklerle kutlanır hale geldi. Kuran kursları, kursa gitme yaşı aşağı çekilerek okulların alternatifi haline getirildi. Eğitim yöneticisi seçiminde liyakat yerine din eğitimi veren okullardan diplomalı olmak referans kabul edildi. Başarısız ve hatta okula devam etmeyen öğrencilerin bir üst sınıfa geçmelerini sağlayan genelgeyle öğretmen ve okul sistemleri devre dışı bırakıldı. AKP iktidarı, "eğitimde demokratik ve çağdaş bir yaklaşımın benimsenmesi", "katılımcı kanalların açık tutulması", "bakanlığın hiyerarşik yapısının yeniden düzenlenmesi", "öğretmenlerin özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi" gibi seçim bildirgesinde yer alan hedeflerin hiçbiri gerçekleştirilmedi. Tek somut icraat ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması oldu. Ama pis kokular yaymaya başladı. Bir önceki yıl alınan kitapların yüz binlercesi depolarda dururken ve öğrencilerin elindeki kitapların tekrar kullanılması yolu varken, her yıl yenilenen ihalelerle yüz milyonlarca dolar yandaş yayınevlerine cülusiye gibi dağıtıldı. Özetin özeti: Eğitimde sular fokur fokur kaynıyor. Pek çok konu buhar olup uçuyor gibi gözükse de sağanak yağmura dönüşmesi yakındır... aguclu@milliyet.com.tr 'Eğitimin AKP'si'