Diyalog Kararsız oyları hiç kimse çantada keklik görmemeli. Özellikle de AKP ve CHP. Eğer bu oylar onlara yönelecek olsaydı, çoktan yönelirdi. İktidar ve ana muhalefetten memnun değiller ki hâlâ kararsız durumdalar. Bu konuda başkalarına kızma yerine, çuvaldızı öncelikle kendilerine batırmalılar. Ne yaptık, daha doğrusu neler yapamadık ki kararsızların sayısı bu kadar arttı diye şapkalarını önlerine koyup düşünmeleri gerekir.Kararsızlar ne zaman karar verir hale gelir? Görünen o ki bu kararsızlık hali sandık başına gidinceye kadar devam edecek.Benim gibi pek çok seçmen, partilerin seçim bildirgelerini merakla bekliyordu. Eğitime, bilime, gençlere yönelik ne söyleyecekler diye gözleri, kulakları liderlerin açıklayacakları seçim bildirgelerindeydi. Ama tam bir hayal kırıklığı oldu.Ne gençler, ne öğretmenler, ne veliler, ne de üniversiteler aradıklarını bulabildiler. Yuvarlak laflar ve bir de ÖSS'nin kaldırılacağına ilişkin vaatler. Hepsi o kadar.Oysa eğitimde ciddi projeler büyük kazanımları da beraberinde getirebilirdi... Hiç bu kadar heyecansız seçim olmamıştı. Daha da vahimi, hâlâ en büyük parti, kararsızlar. Peki kararsızların oyları sandığa nasıl yansıyacak? İşte bu konuda ne söylense yalan. Hele hele anket şirketlerinin yaptıkları, söyledikleri tam bir kuyruklu yalan. Öylesine yanlılar ki birinin ak dediğine, diğeri kara diyor. Korkarım bir süre sonra, bu tür araştırma şirketlerine duyulan güven de dibe vuracak. Oysa, onlar için olmazsa olmazların başında güvenirlik geliyor... Her gün af konusunda yüzlerce mail geliyor. Kimi liseli, kimi de üniversiteli. Kimi atılmış, kimi de atılma noktasına gelmek üzere. İstedikleri tek şey yeni bir sınav hakkı. İçlerinde son sınıfta olanlar da var. Birinci sınıfta olanlar da.Kimi harçlarını yatıramadığı için kapı önüne konmuş kimi de başında kavak yelleri estiği için. Ama artık ayakları yere basıyor. Yeni bir şans istiyorlar. Tıpkı katillere, hortumculara, kapkaççılara verilen yeni bir şans gibi.Bir yandan eğitimde kalite deyip öte yandan af istemek, bazılarına abes gelebilir. Ama gelişmiş ülkelerde eğitim kuralları bizdeki kadar katı değil. Üniversite son sınıfa gelmiş bir öğrenciyi birkaç dersten kaldı diye kapı önüne koymazlar. Önüne farklı seçenekler sunarlar. Dahası, hemen herkese yeni bir şansın verildiği bir ülkede, öğrencilere de yeni bir şans tanınmalıdır... Öğrenci affı Yüz binlerce öğretmen açığımız var. Bir o kadar da öğretmen fazlamız. Ama IMF izin vermediği için bir türlü öğretmen alınamıyor. Ya da alınsa da çok farklı statülerde çalıştırılıyor. Bu da sorunları beraberinde getiriyor. İşte bu konuda yayımlanan son genelge:"Bilindiği gibi 2006-2007 eğitim ve öğretim yılında Bakanlığımıza bağlı resmi eğitimkurumlarının öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla 657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu'nun 4/C maddesi kapsamında 3.500 kısmi zamanlı geçici öğretici istihdam edilmiştir.Ancak, söz konusu öğreticilerin görevlendirilmesi hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı veGenelge, Eğitim-Sen tarafından Danıştay'da açılan dava sonucunda iptal edildiğindenilgililerin görevlerine son verilmiş, dolayısıyla mağdur olmuşlardır.Esasen yargının bu kararı üzerine sözleşmeleri iptal edilmeseydi, bu kişilerin sözleşmeleri 30/06/2007 tarihi itibarıyla sona erecekti. Söz konusu yargı kararı ile görevlerine son verilen kısmi zamanlı geçici öğreticilerin bu mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla, bunlardan Talim ve Terbiye Kurulu'nun 119 sayılı kararında belirtilen kadrolu ve sözleşmeli öğretmenliğe atanma şartlarını taşıyanlar, Milli Eğitim Bakanımız Doç. Dr. Sayın Hüseyin ÇELİK tarafından verilen talimat gereğince 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecektir.22/06/2007"Özetin özeti: 22 Temmuz bakalım eğitime ve eğitimcilere neler getirecek?.. aguclu@milliyet.com.tr Mağdur öğretmenler