Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas Güçlü

ÜNİVERSİTE birinci basamak sınavından sonra şimdi bütün dikkatler, ÖYS'ye yani ikinci basamak sınavına çevrildi. Kimlerin 120 puan barajını aşacacağı, mayıs ortalarında belli olacak.
Soruları, pazar günü sınavdan hemen sonra, Anadolu liseleri sınavına hazırlanan ilkokul 5'inci sınıf öğrencilerine çözdürdük. 10'u da, 120 puan barajını rahatlıkla aştı.
Madalyonun bir yüzünde bu öğrenciler, öte yüzünde ise, ilkokul çocuklarının rahatlıkla çözdükleri soruları çözemeyen yarım milyona yakın lise mezunu.
Bu çelişkili durum, ister istemez düşündürüyor?
Lise mezunları mı diplomalı cahil, yoksa ilkokul öğrencileri mi süper?
Aslında her iki seçeneğin de, hem doğru yönleri hem de abartılı tarafları var.
İlkokul öğrencilerinin okul - özel ders ve dershane üçgeninde, fazlasıyla doping aldıkları muhakkak. Aynı şekilde lise mezunlarının yarıdan fazlasının diplomalı cahiller ordusundan oluştuğu da tartışılmaz bir gerçek.
Şimdi bu durumda, "Peki o halde nasıl lise diploması almışlar?" diyebilirsiniz. O da işin başka bir tarafı...
Bu noktada, ÖSYM tarafından gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına dikkatinizi çekmek istiyorum:
1996'da liseden mezun olan gençlerden, sadece yüzde 18'i, üniversiteyi kazanabilmiş. Yüzde 82'si ise açıkta kalmış. Böyle saçma bir sistem olabilir mi?..
Yine çok çarpıcı bir rakam, özel okullarla ilgili. Velilerin her yıl yüz milyonlarca lira ödediği özel liselerden mezun olanların sadece yüzde 36'sı, yabancı dille eğitim yapan kolejlerden diploma almaya hak kazananların da yüzde 58'i üniversiteye girebilme hakkı kazanmış. Yarıya yakını ise onca paraya ve emeğe karşın açıkta kalmış.
Aynı şekilde, Anadolu liseleri ve fen liselerini hoşgörmek de mümkün değil. Türkiye'nin o yaş grubundaki en iyi öğrencilerini alan fen liselerinden mezun olan öğrencilerin yüzde 18'inin, Anadolu liselerinden mezun olanların da yüzde 44'ünün açıkta kalmasını anlamak mümkün değil.
Geçtiğimiz haftanın en tartışmalı konularından biri olan imam hatip liseleri de, öyle abartıldığı gibi başarılı falan değiller. Hatta dökülüyorlar. 1996 imam hatip mezunlarının başarı oranı, sadece yüzde 12.
Rakamlar yalan söylemez. Söyleyeleri de mahçup eder!
Üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken bir başka veri de şöyle:
Öğrencileri, ilgi ve yeteneklerine göre değil de, boş bulduğu bölüme yerleştiren bugünkü sistem yüzünden, kazandığı fakülteyi beğenmeyip değiştirenlerin sayısı tam 142 bin kişi. Yani, üniversiteyi kazanların yarıdan fazlası, ertesi yıl, kendileri için harcanan onca emeği ve parayı adeta çöpe atarcasına yeniden sınava giriyor ve pek çoğu da fakülte değiştiriyor.
Bu yıl için geçti. Ama gelecek yıl için hala geç kalınmış değil. Şimdiden kolları sıvayarak, bu rezalete son vermek gerekir.

Yazara Emailguclu@milliyet.com.tr