Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Ama asıl yükü çeken öğretim üyelerine hiç kimse bir şey sormuyor. Oysa en doğru bilgi onlarda. Hemen her alanda, ihtiyaç var mı, yok mu demeden o kadar fakülte açılıyor ki, bu işin sonu nereye varacak, belli değil. İşte seçim üniversitelerine dur demenin zamanının gelip geçtiğini gösteren çarpıcı örneklerden biri.''Yeni açılması planlanan üniversitelerde, yeni veteriner fakülteleri gündeme geliyor. Bunların planlaması şimdiden yapılmış durumda. 1980'li yıllara kadar ülkemizde üç adet olan veteriner fakültesi sayısı 19'a çıkarıldı. Yani üç adet fakültenin akademik kadrosu ve hatta bütçesi 19 fakülte arasında pay edildi ve eğitimin kalitesi düştü. Oysa veteriner hekim eğitimi pahalı ve vakaya dayalıdır. Mevcut fakültelerimiz yokluk ve olanaksızlıklar içinde, veteriner hekim yetiştirmeye çalışmaktadır. Veteriner hekimlik gibi, hayvan ve insan sağlığını yakından ilgilendiren bir branşta eğitim kalitesinden taviz verilmesi kabul edilemez.AB mevzuatının çok önemli bir bölümü veterinerlik uygulamalarıyla alakalıdır. Zaten AB ülkelerinde en yüksek puanla öğrenci alan yerlerin başında bu fakülteler gelmekte ve eğitim kalitesi üst düzeyde tutulmaktadır. Bizde mevcut veteriner fakültelerimizden hiçbiri akredite olabilecek nitelikte değildir. Bunun en önemli sebebi de ciddi yatırım gerektiren bu fakültelere aktarılan kaynağın yetersizliğidir.Yapılması gereken, yeni fakülte açmak değil, mevcut fakültelerin kalitesini artırmak, hatta mevcut sayıyı daha da azaltmaktır. Yeni üniversitelere yönelik tartışmalar hep farklı platformlarda gerçekleşiyor. YÖK, hükümet, Çankaya, muhalefet ve ilgili ilgisiz herkes konuşuyor. Nüfus bakımından bize benzeyen ülkelerden Almanya ve Fransa'da hayvancılığın durumu bizden daha iyi olmasına rağmen veteriner fakültesi sayısı 4-6 arasında değişmektedir. Bizdeki veteriner fakültesi sayısı ise AB ülkeleri toplamının dörtte birini aşmış durumdadır.Avrupa Birliği uyum sürecinde, ülkemizdeki bazı veteriner fakülteleri, Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE) tarafından değerlendirilmiş ve değerlendirme raporunda Türkiye'deki veteriner fakültesi sayısının fazlalığı ve bu fakültelerde koşulların iyileştirilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır. Bu şartlarda yetişen hekimlerimizden çok şey beklemek doğru değildir. AB'ye girdiğimiz takdirde birçok fakültemiz zaten kapanacaktır. Zarardan dönülmesi için AB'yi beklemek şart mıdır?Bu ülkede hayvancılığın geldiği nokta hepimizce malumdur ve son bir yılda yüz binlerce kişi hayvancılığı terk etmiştir. Hayvancılığın muhtemelen IMF ve Dünya Bankası talimatlarıyla geriletildiği ülkemizde yeni veteriner fakültelerinin açılmasında hiçbir gerekçe ve mantık kalmamıştır.Hayvancılığımızın yok olmaması, hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların engellenmesi, yediğimiz hayvansal gıdaların daha güvenilir, evimizdeki hayvanların daha sağlıklı olması için veteriner fakültelerinde eğitim kalitesinin artmasını kesin şart olarak görmekte ve yeni fakültelerin açılmasını bu eğitimin kalitesine vurulmuş bir darbe olarak kabul etmekteyiz. Prof. Dr. Tamer Dodurka (Veteriner Dahiliyeciler Derneği Başkanı) ''Veterinerlik deyip geçmeyin, yediden yetmişe hepimizin sağlığını çok yakından ilgilendiriyor. İşte bu yüzden açılan her veteriner fakültesi, toplum genetiğinin bozulmasında aktif rol oynayacaktır. Yığılma elbette çok önemli. Ama daha da önemli olan sağlığımızdır. Prof. Dodurka'nın ille de kontenjan artırılacaksa, mevcut fakülteler iyileştirilerek oralara öğrenci alınsın önerisi ciddiye alınmalıdır.Özetin özeti: Hiç olmazsa üniversiteler açılırken aklımızı kullanalım. aguclu@milliyet.com.tr AB'yi mi bekleyeceğiz?