YÖK üyeliğine atanan son üye yine imam hatipli. Üniversitelerde türbana özgürlük bildirisine imza atan ve AİHM’nin bu yöndeki kararlarını “Hukuki değil, siyasidir” diye eleştiren bir isim.
Gazeteler haberi “Yine aynı kriter“ başlığıyla duyurdular. Haksız da sayılmazlar, çünkü diğer pek çok makam gibi, YÖK üyeliği ve rektörlük için en önemli kriter, iktidara ve onun ilkelerine yakınlık oldu.
Oysa düne kadar, eleştirilen konuların en başında YÖK’ün taraflılığı geliyordu. Şimdi ne oldu? Bir uçtan öteki uca gelindi. Değişen, sadece ve sadece, isimler oldu.
YÖK dün de taraftı. Bugün de. Hatta artan bir şekilde.
Önceliği dün de ilim, bilim, öğretim üyeleri ve öğrenciler değildi, bugün de.
Görünen o ki bu gidişle yarın da olmayacak...
Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliğine atanan, Çankaya tarafından da üyeliği anında onaylanan Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, aynı zamanda İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı. Eminim ki bu konuda YÖK’e çok büyük katkıda bulunacaktır. İslam ülkelerindeki bilimsel birikimin ülkemizde de tanınması ve paylaşılması konusunda çok önemli hizmetler yapacaktır! Yeni görevi hayırlı uğurlu olsun.
Çankaya tarafsız mı?
Çankaya’daki değişim, YÖK ve üniversitelerdeki dengeleri altüst etti. Sezer’in hukukçu takıntısı vardı. Üyelerin ve rektörlerin önemli bir kısmını onlar arasından seçti. Önceliği hep meslektaşları oldu. Çünkü yargının üstünlüğüne canı gönülden inanıyordu.
Taraf mıydı? Evet demek mümkün değil. Devletin gelenekleri ve anayasal kurallar rehberiydi. Sevdiğini sever, sevmediğini hiç sevmezdi. Örneğin aynı kefeye konulmalarına rağmen Kemal Gürüz ile yıldızları hiç barışmadı. Kemal Alemdaroğlu’nu görevden aldı.
Peki ya Gül?
Atadığı her rektör, atadığı her YÖK üyesi iktidara yakın isimler oldu. Liyakatin yerini “yandaşlık“ aldı. Ve bu da sert eleştirilere neden oldu. O da yetmedi “Yine aynı kriter” başlıklarını beraberinde getirdi.
Her iktidar kendisine yakın isimleri göreve getiremez mi? Elbette getirir. Ama öncelik liyakat değil de iddia edildiği gibi “yandaşlık“ olursa, işte o zaman eleştirilen makam sadece iktidar değil Çankaya olur. Çünkü son onayı veren ve tarafsız olması gereken en üst makam orasıdır.
Gül, üniversiteler nezdinde giderek artan bir şekilde tarafsızlığını ve o yüce makamın tartışılmazlığı konumunu yitiriyor. Bu çok vahim. Bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanı böylesine sorgulanmamıştı. Bizden hatırlatması.
Yasalar mı, yoksa fikirler mi?
YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’daki genel çoğunluk türbana özgürlük isteyenlerden oluştu. Ama yasalar bunun tam aksini emrediyor. Dolayısıyla, yeni üyeler ve yeni rektörler, fikirleri ve inançlarıyla, yasal sorumlulukları konusunda büyük bir ikilemin içine girdiler.
Yasaların gereğini yerine getirseler ilkelerine ters düşecekler. Fikirleri doğrultusunda hareket etseler hukuki sorumluluklarının ötesinde yanlış örnek olacaklar. Allah kendilerine kolaylık versin...
Maganda tartışması
Baykal’ın Başbakan Erdoğan’a yönelik “maganda“ söylemi, her ne kadar “Fazlasıyla hak etti” diyenler olsa da bir Türk vatandaşı olarak beni üzdü. İçimi burktu. Başka bir ülkeden biri benim Başbakanıma böylesi bir yakıştırmada bulunsa kabul edilebilir bir durum olmazdı.
Ama değerlerimizi öylesine hoyratça kullanıyoruz ki en önemli makamlar bile en ağır eleştirilere ya da yakıştırmalara neden olabiliyor.
Hiç olmazsa bundan sonra, bir daha böyle yakışıksız söylemlere itibar edilmemesi için herkesin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Seçimler gelir geçer ama o laflar kalır.
Söyleyene değil, asıl söyletene bak mazereti ya da savunması da kimseye bir şey kazandırmaz.
Özetin özeti: Ulusal değerlerimize ve ulusal makamlarımıza biz saygı göstermezsek, başkalarından nasıl saygı bekleyebiliriz ki!..
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025