YÖK’ü izlemeye devam edin

YÖK üyeliğine atanan AKP’li milletvekili adayı Sait Bilgiç, gazetecilerin bu durumu kendisine hatırlatması üzerine “YÖK üyeliği benim için onur verici bir görev. Ben şu anda YÖK üyesiyim ve bilim adamıyım. Herhangi bir siyasi partiyle ilişkim söz konusu değil. Bana görevimle ilgili sorular sorun” demiş.
Kendini canı gönülden kutluyoruz. Hele bir de sözlerinin arkasında durursa, sadece kutlamakla kalmaz, işte bilim adamı dediğin böyle olur diye herkese örnek gösteririz.
Umarız YÖK Başkanı ve TÜBİTAK Başkanı gibi olmaz. Çünkü onların artık sizin gibi göğüslerini gere gere biz bilim adamıyız, hiçbir partiyle ilişkimiz yok diyecek halleri kalmadı. Deseler de inandırıcılıkları tükendi. Ne olur siz de onlar gibi olmayın. Bu sözlerinizin arkasında durun.
Çünkü bilim adamı gibi bilim adamlarına da hasret kaldık!..

Kolejler
Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği TÖDER, bugün çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıyor! Gazetelere çarşaf çarşaf ilan verilmiş. Konu: 21. YY’da Küresel Göç ve Eğitim
Konuk da: Harvard Üniversitesi Göçmen Projeleri Merkezi Kurucusu ve NYU Göçmen Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Carola Suarez-Orozco’ymuş.
Konu gerçekten çok önemli. Özellikle de yoğun göç alan ülkeler ve kentler nezdinde. Peki ama şu an için Türkiye ve TÖDER ile ne alakası var?
Hani küresel ekonomik kriz ve özel okullar konulu bir toplantı olsa anlarım. Ekonomik krizin etkilediği ve etkileyeceği kesimlerin başında özel öğretim kurumları geldiği için konuya gösterdikleri duyarlılık için de alkışlardım. Ama şimdi ne alaka diyorum. Demek ki kolejler, dershaneler ve diğer özel öğretim kurumları sıkıntıya girecek diye biz boşu boşuna üzülmüşüz. Öncelikli sorunları küresel ekonomik kriz değil, küresel göçmüş.
Bugün ayrıca TÖDER’in 4. Olağan Genel Kurulu yapılıyor. Hayırlı olsun. Belki küresel göçten fırsat bulup, küresel krizi de konuşurlar...

Öğretmenevleri
12 Eylül yönetiminin yaptığı en hayırlı iş, öğretmenevleri oldu. Türkiye’nin dört bir tarafında açıldı. Sonraki iktidarlar da ilçelere varıncaya kadar yaygınlaştırdı. Başta dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam olmak üzere, emeği geçen herkesi şükranla anıyoruz.
Çünkü açılan her öğretmenevi, çoğu zaman, cebinde beş parası olmayan öğretmenler için bir sığınak oluyor. Anadolu’nun en ücra köşelerine gittiklerinde orada kalıyor, orada karınlarını doyuruyor, orada sosyal hayatın bir parçası olduklarını anlıyorlar.
Bakanlık üyelik kart ücretlerine yüzde 233 zam yapmış. Tebrikler!
Haksız da sayılmazlar, öğretmen maaşlarına öylesine büyük zamlar yaptılar ki, öğretmenler için üçün, beşin ne önemi var? Öderler, öderler hem de hiç gıkları çıkmadan. Bugüne kadar nelere katlanmadılar ki, buna da katlanırlar.
Hem baksınlar, Meclis’in, orduevinin, bakanlıkların ve diğer kurumların sosyal tesislerine girmek o kadar kolay mı, onların sundukları hizmetler ve fiyatları ile öğretmenevlerininki aynı mı?..
Öyle sağda solda konuşup sevgili bakanlarının da canını sıkmasınlar. Hele bir de mazallah Başbakan’ın kulağına giderse halleri ne olur? Seçim meydanlarında durduk yere fırça yemenin ne âlemi var?..

Dini kitaplar
Dini kitap satışlarında patlama olduğu resmi verilerle de kanıtlanmış. Eğitim kitaplarını geride bırakmış. Tesadüftür herhalde. Şimdi bunu da AKP iktidarıyla ilişkilendirmeye kalkanlar olabilir. Ne alakası varsa!..
2008 verilerine göre, dini içerikli kitaplar 20 milyon 279 bin bandrol alınmış. Eğitim kitapları ise 13 milyonda kalmış.
Dini kitapların en büyük alıcısının da bizzat devlet olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırtıcı olmaz...
Özetin özeti: Türkiye nereye gidiyor?..