Küresel ekonomik krizin en fazla etkilediği sektörlerden biri de eğitim. Dünyanın pek çok yerinde bu konuda ciddi önlemler alınıyor. Özellikle öğrencilerinin büyük çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu üniversiteler, bir yandan ciddi indirimler yapıyor, öte yandan da tanıtım atağına geçti.
Yabancı üniversite temsilcilerinin biri gidiyor, diğeri geliyor. Amaçları da genç nüfusu nedeniyle en iyi pazarlardan biri olan Türkiye’den daha fazla pay almak.
Peki onlar gelip bizim öğrencilerimizi cazip tekliflerle bir bir alıp götürürken biz ne yapıyoruz? Yurtdışından yabancı öğrenci getirebiliyor muyuz? Daha da önemlisi düşük kapasiteyle çalışan vakıf üniversitelerimiz, öğrenci kaçışını önlemek için ne yapıyor?
Avrupa’dan ABD’ye, Türki cumhuriyetlerden KKTC üniversitelerine kadar neredeyse tüm yabancı üniversiteler, kriz nedeniyle ücretlerde balans ayarı yaparken, anaokulundan üniversiteye Türkiye’deki özel öğretim kurumları, velileri rahatlatacak hangi ekonomik paketleri açtılar?
Şu ana kadar benim görebildiğim bir önlem paketi yok. Ne devletin, yani Maliye, MEB ve YÖK’ün ne de öğretim kurumlarının bireysel ya da toplu bir yaptırımı var. Anlayacağınız, her şey oluruna bırakılmış. Ne zaman ki kriz derin yaralar açacak işte o zaman önlemler konuşulmaya başlanacak ve muhtemeldir ki iş işten geçtikten sonra da şu yapılsaydı iyi olurdu, bu yapılsaydı bunlar olmazdı diye ahkâm kesenler çıkacak.
Daha önce defalarca yazdık; devlet, eğitim yükünün altından tek başına kalkamıyor. Bu yüzden özel öğretim kurumlarının kesinlikle yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca krize karşı önlem alma zamanı geldi de geçiyor...
Destek şart ama...
Küresel ekonomik kriz nedeniyle özel öğretim kurumlarına yapılacak destek ile yandaş kurumlara sağlanacak destek birbirinden ayrılmalıdır. Fırsat bu fırsat diye, daha önce kabul görmeyen projeleri dayatmaya kalkmak, iyi niyetli girişimleri de sabote eder ki ne olur bu noktaya gelinmesin.
Otomotiv, tekstil ve turizm sektörü ne kadar önemli ise eğitim sektörü de o kadar önemlidir. Onlar için vergi indirimlerine gidiliyorsa, özel okul ücretleri ve vakıf üniversitelerinde de vergi indirimine gidilmelidir.
Yapılacak devlet yardımı ya da açılacak paketler, okul sahiplerine değil, velilere yönelik olmalıdır. Atılacak her adım, okul ücretlerini makul seviyelere indirmelidir.
Ülkemizdeki öğrenim ücretleri, Avrupa ve ABD’deki pek çok kurumun ücretinden daha fazla. Yaşam giderleri eklendiğinde bile çok daha avantajlı yurtdışı eğitim olanakları var. Son günlerde peş peşe yapılan yurtdışı eğitim fuarlarında bu dile getiriliyor.
İşte bu yüzden özel öğretim kurumlarını rahatlatmaya yönelik olarak, devlet ya da kendileri tarafından ne yapılacaksa bir an önce hayata geçirilmelidir. Giden gittikten sonra ah vah etmenin kimseye bir yararı olmaz.
Neler yapılabilir?
Peki bu konuda hangi adımlar atılabilir? İşte hemen uygulanabilecek birkaç öneri:
Öğrenim ücretlerine en az birkaç yıl zam yapılmayacağı hemen açıklanmalıdır.
Dolara endeksli ücretler ya hemen TL’ye çevrilmeli ya da düşük bir kurda sabitlendirilmelidir.
Başta KDV olmak üzere öğrenim ücretini fırlatan vergiler, en azından birkaç yıllığına asgari düzeye indirilmelidir.
Yarısını devletin yarısını da özel öğretim kurumu sahiplerinin karşılayacağı bir fon oluşturularak, ücretlerini ödeyemez duruma düşen öğrencilere katkı sağlanmalıdır.
Öğrenim ücretlerinde öyle ya da böyle en az yüzde 30’lara varan indirim sağlanmalıdır.
Özel öğretim kurumlarının yurtdışından öğrenci getirmelerini teşvik edici düzenlemeler gerçekleştirilmeli ve zorunluluklar getirilmelidir.
Okul sahipleri ve veliler de çocuklarımızın geleceği için ekonomik krizden kaçarak değil fedakârlık yaparak kurtulmayı bir görev olarak görmeliler.
Özetin özeti: Her yere para akıtan devlet, eğitimi de düşünmelidir.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025