Pazar günleri saat 10.00’dan 17.00’ye kadar isteyenin bir tabure üstüne çıkıp kraliçe aleyhinde bile konuşabildiği, yargılanmadığı Hyde Park’tayım. Parktaki gölün etrafında bir tur attıktan sonra Serpentino adlı kafede oturdum.
Gölde yüzen kazlar, ördekler, kuğular... Deniz bisikletiyle gölde pedal çevirirken can yeleğini takmayı ihmal etmeyenler...
Yürüyen, koşan, köpeğini dolaştıran, bebeklerini gezdiren, bankta kitap okuyan, bulmaca çözen, bisikletiyle tur atan veya kum zeminli özel parkurda atlarıyla dolaşan insanlar.
Dün de buradaydım...
Bir gün önce güneşli bir hava vardı, bugün hava kapalı; klasik Londra havası!
Dün güneşli Londra’nın tadını çıkarmaya gelmiştim, bugünse Ali’ce’yi yazmak için.
Filmin sponsorlarından Türk Hava Yolları’nın davetlisi olarak geldiğimiz “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filminin Londra galasını yazacağım.
24 yaşında cahilin biri, en fazla birkaç kez geldiği İstanbul’un kalbinde kendini patlatıp, dört masum insanı öldürdü, onlarcasını yaraladı çıkmayacak mıyız Taksim’e?
Aksine, inadına Beyoğlu’na gitmeye, inadına İstiklal Caddesi’nde dolaşmaya devam...
Pazartesi günü öyle yaptım.
Türk Hava Yolları’nın (THY) davetlisi olarak, sponsor olduğu “Batman v. Superman: Dawn of Justice” filminin galası için salı sabahı Londra’ya geldim.
Ülkemizde bombalı eylem yapan terör örgütleri farklı, ama nihai hedefleri aynı.
PKK, Türkiye’nin bütünlüğünü, huzurunu hedef alıyor, IŞİD ise Türkiye’yi “terör ülkesi” yapıp dünyadan tecrit etmenin peşinde.
PKK, belli bir kesimden insanların toplandığı yerlerde bombalar patlatıp Türkiye’de iç savaş çıkaramayınca taktik değiştirdi.
PKK, son bombalı eylemini toplumun geneline korku salmak için Türkiye’nin özeti Kızılay’da yaptı.
Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesinden sonra Rusya ile yaşadığımız kriz belli. Putin, Türkiye ile ticareti, Rus turistler ayağını kesti! Ruslardan sonra Türkiye’ye en çok turist Almanya’dan geliyordu. Sultahahmet’te Alman turistlerin öldürülmesi bunu da engelledi.
Türkiye, Mavi Marmara’dan sonra köprüleri attığı İsrail’le ilişkilerini normale dönüştürürken Beyoğlu’ndaki canlı bombanın İsrail kafilesinin ortasında patlaması tesadüf olabilir mi?
İstiklal Caddesi, turist demografisi açısından en zengin yer. Sıkça gittiğim için biliyorum, günün her saatinde çoğunluğu Araplar olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden insan var İstiklal’de.
Maçlarda tartışmalı pozisyonlar olunca futbolcuların çoğu kendi kanaatleri yerine, yorumculuk yapan eski hakemlerin bu konuda ne söyleyeceğini merak eder. Benim bu konudaki favorim Erman Toroğlu’dur. Bana göre o ne derse doğrudur. Çünkü taraf tutmaz, eyyam yapmaz.
Tarkan’ın sanat müziğinden 13 eser okuduğu ‘Ahde Vefa’ albümüyle ilgili birçok insan yorum yaptı. Benim için bu konuda bilirkişi Bülent Ersoy’dur. Koskoca ‘Diva’, Tarkan için “Ağzına sağlık. Tek söylenecek şey tebrik ve takdirdir” dedikten sonra başkalarının ne söylediği, ne yazdığı ilgilendirmiyor beni...
Tarkan’ın sesi, yorumculuğu bana göre 24 ayar altın gibi. Nasıl ki altın, nerede eritirsen erit, hangi kaba dökersen dök, aynı muhteşemlikle parlarsa bana göre de Tarkan’ın
yorumculuğu o.
Bir haftada 170 bin
Tarkan’ın ‘Ahde Vefa’sını sadece ben değil, tüm Türkiye sevdi. 11 Mart’ta 100 bin baskıyla çıkan albüm bir haftada 170 bine ulaşarak bir rekora da imza attı.
Atletico Madrid - PSV Eindhoven maçı öncesinde yaşanan ve birkaç yüz Hollandalının insanlık ayıbı olarak tarihe geçen görüntülerini izlemişsinizdir.
Madrid’in bir meydanında kafaları çeken PSV Eindhoven taraftarlarının, attıkları bozuk paraları mülteci kadınlar yerden aldıkça “oley” demesini, gruptan bazılarının dilenci kadınlara şınav çektirip para verdiği sahneleri unutmak mümkün mü?
Bu görüntülere bakıp, “İşte her fırsatta bize insanlık dersi vermeye çalışan Batı’nın gerçek yüzü” diyenler olabilir.
İnsanlıktan nasibini almamış bu canlıların, koskoca Avrupa’yı ya da Batı’yı temsil ettiğini varsaymak doğru değil.
Çünkü aynı günlerde dünyanın en önemli dizilerinden “Game of Thrones” dizisi oyuncularının dünyayı mültecilere yardıma çağıran kampanyasını nereye yerleştirmek lazım?
“İyi”ler ve “kötü”ler!
Veya Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie’nin mültecilere verdiği desteği...
Kuzeyindeki savaşa, doğusundaki teröre, başkentinde patlayan bombalara rağmen Türkiye, dünyanın ünlü televizyon şirketlerinin yatırım yaptığı bir ülke olmaya devam ediyor. Amerika’nın dünyaca ünlü bir şirketi Türk ortağıyla Türkiye’de kanal açmaya hazırlanırken, Japonya’nın dünya devi Sony’nin dört Planet TV’yle ortaklığı söz konusu.
A&E Networks, Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Esra Oflaz Güvenkaya’nın yaptığı MCD Medya ile eşit payda ortak oldu ve Türkiye pazarına girdi. Başta Amerika olmak üzere dünyada 105 bölgede 150 milyon haneye 11 dilde kadın odaklı yayın yapan Lifetime, 26 Nisan’da Türk seyircisiyle buluşacak. Lifetime, bir ilke imza atacak ve dünyada ilk şifresiz yayınını Türkiye’de yapacak.
Türkiye’deki tüm platformlardan yayın yapacak Lifetime, reklam satışı için ekip oluşturmayacak. TV kanalı bu hizmeti FOX Türkiye’den alacak.
Maçka’daki St. Regis İstanbul Hotel’de düzenlenen gecede tanıtımı yapılan Lifetime’ın ekran yüzü ise Özge Uzun olacak. Uzun, Lifetime’da hafta içi her sabah “Hayat Başlasın” adlı 1.5 saat süren canlı yayın yapacak.
MCD Medya Yönetim Kurulu Başkanı Esra Oflaz Güvenkaya, yemekte yaptığı konuşmada, “Lifetime, bol ödüllü yapımlar, diziler,
Kızılay’daki terör saldırı-sında ölenlerin fotoğraflarına bakınca, öykülerini okuyunca içinizin yanmaması, yüreğinizin yanmaması, “Ne istediniz bu insanlardan” diye haykırmamak mümkün mü?
İnsanlık düşmanlarının ne ilk ne de son saldırısı bu.
Terör eylemleriyle amaçları belli:
İnsanları korkutmak, ülkeyi iç savaşa sürüklemek ve Türkiye’yi bölmek.
Bombalı eylemleriyle aramızdan aldıkları her canla canımızı yakanlar, nihai amaçlarına ulaşamayacaklar ama maalesef şunu başardılar:
İnsanların içine terör korkusunu saldılar ve hayatın rutin akışını bozdular.
Terörün yarattığı atmosfer yüzünden TV’lerin yayın akışı değişti, birçok etkinlik iptal oldu. Üstelik bitecek gibi de görünmüyor bu “alarm” hali!
Hafta sonu İzmir Seferi-hisar’daydım. Seferihisar’da Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği’nin (SODEM), yerel yönetim ödül töreni vardı. Benim gibi popüler kültür yazarının sosyal demokrat belediyelerin toplantısı ve ödül töreniyle bağını kuramayanlar olabilir.
Önce onu izah edeyim. Birincisi SODEM’in ve Seferihisar’ın Belediye Başkanı Tunç Soyer, arkadaşım. İkincisi de, SODEM üyesi CHP’li belediyeleri yönetenler, çok iyi projeler yaptıklarını, ama bunları geniş kitlelere yeterince ulaştıramadıklarını düşündükleri için ben de davetli basın mensupları arasındaydım.
Gündüz İYTE öğretim görevlisi Ahmet Altan, Doç. Dr. Koray Çalışkan, ASHOKA’dan Zeynep Madanoğlu, TOG’dan İbrahim Betil, Düşler Akademisi’nden Ercan Tutal, TAK’dan Faruk Göksu ve Metropoll’ün Başkanı Özer Sencar’ın “Türkiye’nin Nabzı Araştırması”na dair sunumları vardı.
Akşam yemeğinde davetli basın mensupları olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldik.