Ali Eyüboğlu

Kalaşnikofla başından vurulup ölmeyen tek insan olarak tarihe geçen İbrahim Tatlıses’ten sürekli sevenlerini mutlu eden haberler geliyor. Daha önce de yazdım Tatlıses, yaptığı yanlışların yanında birçok insana da hayrı dokunan bir insan. O insanların hayır duaları Kalaşnikof kurşunundan bile güçlü ki Tatlıses hâlâ hayatta şimdi.
22 Ağustos’ta son bir operasyon için Almanya’ya gidecek Tatlıses’i tedavisinin sürdüğü merkezde ziyaret eden iki kişiyle konuştum.
Onlardan biri, “Tatlıses’i çok iyi gördüm. Sağlığı da morali de süperdi. Görürsünüz en geç yılbaşında sahneye çıkar” dedi.
Biliyorsunuz Tatlıses’in yapılan beyin ameliyatı sırasında kurşun yediği taraftaki kafatasının kemikleri alınıp, karın zarına yerleştirilmişti. O kemikler Tatlıses riski atlattıktan sonra tekrar yerine konacaktı.
Ancak o kemiklerdeki erime ya da başka bir sorun nedeniyle bu mümkün olmadı. Onların yerine Tatlıses için suni kemikler üretildi.

Yeşilçam’ın emektar oyuncularından Cem Erman’ın Adana’da öldüğünde cebinde
50 kuruş çıkması ve son yolculuğuna 15 kişi tarafından uğurlanmasının ardından ‘Adana Altın Koza Film Festivali’ni düzenleyenlerin bu yıl ‘Erkek Oyuncu Ödülü’nü onun adına vereceğini açıklamasını eleştirmiştim “Sanatçıya vefa böyle olmaz” diye.
Yaşarken hakkını teslim etmediğimiz insanların öldükten sonra heykelini dikseniz, adına ödül verseniz ne olacak?
İnsanlar yaşarken kıymetinin bilinmesi değil midir önemli olan?
Yeşilçam’ın emektar oyuncularından Parkan Özturan, hayli zamandır maddi ve manevi olarak zor durumda.

Kayıp Yüzyılın Prensesi - Oylum' adlı kitabın kapağını görür gelmez aklımdan geçen ilk şey şu oldu: Kitap gibi kadın!
Çünkü öyle bir hali var 'Kayıp Yüzyılın Prensesi Oylum'un kapağındaki Oylum Talu’nun.
Çünkü o haliyle Oylum, sunucudan çok 'prenses'e benziyordu, yani planlanan şey başarıya ulaştı.
Kitabı okuduktan sonra da, boşuna dememişler “Derviş uçmaz, müriT uçurur” diye.
Oylum Talu’yu severim, ama romandaki 'yoğun yağ'ın içimdeki sevgiye gölge düşürdüğünü söylemeliyim.

Görme engellinin biri, “Allah razı olsun, Kadıköy Belediyesi bizi de düşünmüş. Moda’dan Kadıköy’e gidip geleyim hele” deyip sokağa çıksa, yarı yoldan kafa, göz yarılmış olarak döner evine...

Çocuklar Duymasın’ın senaristi ve oyuncusu Müfit Can Saçıntı, şöyle bir laf etmişti bir sohbetimiz sırasında: “Bu ülkede birçok şey laf olsun diye yapılıyor. Kadıköy Belediyesi, görme engelliler sokağa çıkıp, yürüsün diye kilometrelerce özel kaldırım taşı döşetti. Bırak görme engellileri, merak eden gitsin baksın normal bir insan o işaretleri takip ederek bir yere gidebilir mi? Dükkanlara, manav tezgahlarına, masalara toslarsınız.”
Bunu ilk duyduğumda tepkim şu oldu: “Adam mizahçı, gördüğü bir hatayı abarttı.” Aradan günler geçtikten sonra yolum Kadıköy’e düştü. Kırmızı ışıkta beklerken sağ yanımdaki kaldırımda gördüğüm bordo renkli kaldırım taşları Müfit Can Saçıntı’nın söylediklerini aklıma getirdi. İlk müsait yere otomobilimi park edip, Kadıköy Çarşıiçi’nden Moda’ya, Moda’dan Kadıköy Çarşı’ya bordo renkli, nokta kabartmalı taşların izini sürdüm. Yok böyle bir rezalet...

Kadıköy’de tablo budur!

TRT 2’nin TRT Haber’e dönüştüğünde takvim yaprakları 18 Mart 2010 tarihini gösteriyordu.
Aradan topu topu 18 ay geçti.
TRT Haber, bu süre içinde TRT’nin en çok konuşulan kanallarından biri oldu.
TRT Haber’in sadece yaptığı haberler değil, alt yazı olarak ekrana getirdiği haber anonsları bile tartışma konusu oldu. Haberleri ve alt yazıları gibi TRT Haber’in yayınladığı programlarda konuşulanlar da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşındı…
TRT’nin en tartışılan, en genç ve dinamik kanallarından biri olan TRT Haber, çok yakında kendini yenileyecek.
Ankara’daki yoğun mesaisinden fırsat bulup İstanbul’a geldiğinde buluştuğumuz TRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken, haber kanalında yapacakları değişiklikleri anlattı. İşte Böken’in ipuçlarını verdiği TRT Haber'in yeni formatı:

Bülent Arınç açık açık, "Ey RTÜK, ricayı, minneti bırak. İnisiyatifini kullan ve bu rezilliğe son ver" diyor. Buraya yazıyorum., Arınç’ın bu çıkışından sonra RTÜK izdivaç programları için gereğini yapmazsa, hükümet gereğini yapacak


Beni takip edenler bilir, defalarca yazdım evlilik programlarındaki düzeysizliği. Evlenmek isteyen insanların, pazardan bir şey alırken pazarlık edercesine eş aramasını, bazı annelerin kızlarıyla birlikte 'koca avı'na çıkmasını, evlilik müessesesinin aşk, sevgi temelleri üzerine değil de, 'tamamen duygusal' bir zemine oturtulmasının toplumun bu zaafını daha da derinleştireceğini çok eleştirdim.
RTÜK’ün sözlü uyarılarını dinlemeyenler köşe yazarını, televizyon eleştirmenini dinler mi?
Televizyon dünyasının her şeyi reyting çünkü. Reyting ne derse o olur! Kanallar arasındaki yarışta genelde çıta aşağı indikçe reyting yukarı çıktığı için, izdivaç programları iyice sevimsizleşti. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüzü Bülent Arınç’ın izdivaç programlarına ilişkin yaptığı son açıklamaysa onlar için yolun bittiğinin habercisi.
Arınç’ın, “Dört, beş tane sersemi bulup getiriyorlar orada paçavraya çeviriyorlar. O kadınlar adına

İftarda en çarpıcı laflar Nazlı Ilıcak’tan geldi. Ilıcak, “Cemaat mensubu değilim, ama cemaate ciddi sempati duyan biriyim. Hepimiz sıkıntılı süreçlerden geçtik, ama şükürler olsun ki ‘Şubat Soğuğu’ bitti, artık yaz geldi” dedi

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 1995 yılında başlayıp günümüze kadar sürdürdüğü geleneksel iftar davetlerinden 17’ncisi salı akşamı Swissotel’de yapıldı.
İftarda daha öncekiler gibi toplumun her kesiminden insan vardı. Kimler mi?
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Cumhurbaşkanı’nın Ekonomi Danışmanı Ahmet Ertürk ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan.

Devir değişti, kurulan yeni düzen Yeşilçam oyuncularını devre dışı bıraktı. Türk Sineması, Yeşilçam'dan taşındı. Zamanında onlarca, hatta yüzlerce filmde oynamış, ama yıllardır talep olmadığı için oyunculuktan eline bir kuruş geçmeyen o kadar Cem Erman var ki...


Adana’daki evinde ölü bulunan Yeşilçam’ın emektarlarından Cem Erman’ın cebinde sadece 50 kuruş çıkması, cenazesineyse 15 kişinin katılması hiç mi hiç şaşırtmadı beni.
Çünkü zamanında onlarca, hatta yüzlerce filmde oynamış, ama yıllardır talep olmadığı için oyunculuktan eline bir kuruş geçmeyen o kadar Cem Erman var ki.
Düne kadar Yeşilçam’ın ürettiği filmlerde oynama şansı buluyorlardı, ama yıllardır yok böyle bir şansları.
Çünkü devir değişti ve kurulan yeni düzen onları devre dışı bıraktı.