5 Eylül Pazartesi akşamı Mehmet Ali Erbil, yine yeni yeniden “Çarkıfelek”le seyirci karşısına çıkacak.
Anlaşılan o ki, Mehmet Ali Erbil, “Çarkıfelek”siz yapamıyor, “Çarkıfelek” de Mehmet Ali Erbil’siz dönmüyor.
Çünkü “Çarkıfelek” Erbil’in kendini en özgür, en rahat hissettiği bir yarışma…
Erbil’in “Çarkıfelek”in başında kırdığı “pot”lar ve yaptığı “iş kazaları” da bu yüzden…
Kanalı ve yapımcısı özgür bıraktıkça Erbil’i o da canlı yayında değil de evde hissediyor olsa gerek kendini, söylüyor aklına geleni…
Ondan sonra da ayıkla pirincin taşını!
TNT’nin Genel Koordinatörü Saner Ayar, Mehmet Ali Erbil’i canlı yayında frenlemenin yolunu buldu.
Oynadığı ‘Ay Tutulması’ adlı dizisinin Bayramda yayını olmadığı için soluğu Cunda Adası’nda alan Naz Elmas, sevgilisi Sina Cem’le paparazzi-lerden uzak bir tatil yapıyor. Elmas “Burası tam kitap okunup, kafa dinlenecek bir yer” diyor
Büyük şehirlerde yaşayan çoğu insan bayramda bir yerlere kaçtı. Bizim kaçabilecek bir yerimiz vardı, o da Kartepe. Yeşillikler arasında bir yer burası. Bayram boyunca en fazla 25- 30’dur gördüğüm insan sayısı.
Şov dünyasından da ünlülerin yazlıkları var burada.
Kibariye, bayram konserleri nedeniyle, Engin Şenkan’sa Mardin’de çekilen Star TV’nin ‘Firar’ dizisinin seti nedeniyle teşrif edemedi.
Haber kaynağı açısından bu denli kıt geçen bayramın son günü arkadaşlar geldi Cunda Adası’ndan.
Geçenlerde hakkımda kimin yazdığı belli olmayan trajikomik bir yazı vardı takvim.com.tr’de. Belli ki ismini yazacak cesareti bulamamış. Yazan arkadaş, sen atv adına ‘kalemşörlük’ yapıyor olabilirsin, ama bu satırların yazarının o taraklarda bezi yok
Dünkü Takvim’de göremedim, ama takvim.com.tr’de hakkımda imzasız ve de trajikomik bir yazı vardı.
Belli ki bu arkadaşın ismini yazacak kadar cesareti yoktu.
Olabilir.
Korkaklar yazı yazmasın mı?
Toplum olarak öyle bir hale geldik ki, sanki ‘siyah’ ve ‘beyaz’dan başka renk yok dünyada... Prof. Dr. Kerem Doksat’ın şu teşhisine var mı itirazı olan? “İnsanları anlamadan, dinlemeden gıyabında yorum yapmak, bizim milletin çok sevdiği bir şey, ama doğru değil.”
Şike soruşturmasından Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım’ın büyük kızı Hande Gamgam’ın bayram tatilini geçirmek için İtalya’ya gitmesini pazartesi günü Günaydın şu manşetle duyurdu okurlarına:
“Baba Metris’te kızı tatilde!’
Günaydın’ın Yayın Yönetmeni Şirin Sever’in aynı gün Twitter’da yazdıklarından anladığım o ki, bazıları beğenmedi bu manşeti.
Sever de, “Beğenmeseniz de haberdir bu” diye savundu o manşeti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya’daki dört yılının fotoğraflarla gözler önüne serildiği bir kitap çıktı. Alfa Yayınları’ndan çıkan ve 30 TL’den satılan kitabı inceledim, hiçbir yerinde, gelirinin bir hayır kurumuna kalacağına dair bir not göremedim
Her mesleğin kendine özgü kuralları, avantajları ve dezavantajları var... Ama söz konusu yer ‘864 rakımlı tepe’ olunca işler değişir, sonuç daha bir katmerlenir...
Çünkü Cumhurbaşkanı sıfatıyla Çankaya Köşkü’nde oturmak ince eleyip sık dokumayı, kılı kırk yarmayı gerektirir.
Herkese eşit mesafede durmak, her olayı en ince ayrıntısına kadar analiz etmeyi gerektirir.
O nedenle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Çankaya’nın dengelerinin bir insan olarak üzerinde yarattığı baskıyı anlatırken söyledikleri ilgimi çekti.
Yıl 2000: Yunan besteci George Theophanous. ‘Eleos’ adlı bestesini alıp, üzerine izinsiz söz yazıp piyasaya çıkardığı ‘Hatırla Beni’ şarkısı nedeniyle Mustafa Sandal’a tazminat davası açtı.
Yıl 2011: Mustafa Sandal, ‘Şıkır Şıkır’ adlı şarkıda düet yaptıkları Gülben Ergen’i hırsızlıkla suçlayıp, mahkemeye veriyor.
Sebep ne mi?
Gülben Ergen, yaz başında Mustafa Sandal’la ‘Şıkır Şıkır’ bir düet yapmış ve bunu single olarak piyasaya çıkarmıştı.
Ekimde çıkaracağı albüme bu şarkıyı da almayı planlayan Sandal, ‘Şıkır Şıkır’ın remix’ini Gülben Ergen’in albümünde görünce küplere binmiş.
Sandal, “Bana ait bir şey benden habersiz çalındı. Düpedüz hırsızlık bu. Teknik olarak bu konu avukatım tarafından takip edilip, mahkemeye taşınacak” demiş.
Fotoğraflar: Ercan Arslan
Bennu Yıldırımlar: Eğitimsizlik ve ekonomik sistemin bozuk olması birbirlerine karşı şiddeti doğuruyor. Maalesef bu da en yakınındaki insana oluyor. Çocuk ve kadın şiddete uğruyor. Sadece şiddete uğramıyor bu dünyadan ayrılmalarına sebep oluyor bu durum. Bir erkek bir kadına şiddet uyguluyorsa o kadının gerçekten korunması gerekir. Aynı ortama sokulmaması gerekir. Bunu sağlayabilirsek bu kadar kötü tabloyla karşılaşmayız.
Özge Özder: Sadece mor kıyafetle poz verip protesto etmedik kadına şiddeti. Otobüste yaşanan şortlu tacizden sonra birçok hemcinsimiz şortla bindi otobüse. O gün birçok kadın sokağa bu olayı protesto amacıyla şortla çıktı. Ben de onlardan biriydim. Bu konuyla ilgili ne yapılması gerekiyorsa hepsinin içinde yer almaktan keyif alırım. Çünkü bu sadece hemcinslerimizi ilgilendiren bir konu değil bence. Erkeklerimizi de kötü duruma düşüren bir şey bu. Siz utanmıyor musunuz hemcinsiniz böyle bir şey yaptığı zaman? Bunu kadın erkek hep birlikte protesto etmemiz lazım. Devlet de yaptırımları ağırlaştırmalı. Dün bir film senaryosu geldi. Bunun üzerineydi. Anlaşabilirsek bu amaçla çekilecek bir sinema filminde de oynayacağım. Onun
Televizyonlarda “yeni yayın dönemi”nin başlangıç tarihi belli:
5 Eylül 2011 Pazartesi…
Yeni yayın döneminin tarihi de belli, yeni yayın döneminde hangi kanalın ne tür programlarla seyirci karşısına çıkacağı da…
Şimdiye kadar hangi kanalın ne gibi sürprizler yapacağına dair birçok yazı yazdım…
Yeni yayın döneminde ne yapacağını merak ettiğim kanallardan biri de TNT.
Tematik bir film kanalı olmayı bırakıp, popüler kanallar kulvarına geçiş yapan TNT’nin başında Saner Ayar gibi, Show TV’de Genel Müdürlük yaptığı dönemde şapkasından sıkça tavşan çıkarıp herkesi şaşırtmasıyla ünlü bir televizyoncu var…
Son zamanlarda Ayar’a ne zaman TNT’de yeni yayın dönemi bombaları olacak diye sorsam, “Abi var bir şeyler, ama daha kesinleşmediler. Kesinleşince anlatırım” deyip geçiştirdi.