TRT’NİN yayınladığı La Liga - İspanya 1. Ligi - maçları sayesinde futbola daha özgürce bakabiliyoruz. Bu durum hem futbol özlemimizi bir ölçüde gideriyor, hem de daha farklı düşünce slalomları yapmamıza olanak sağlıyor. Nihat ve Tayfun’un takımı Real Sociedad’ın bir gün önce Celta Vigo’yu 1 - 0 yenip liderliği garantilemesinden sonra Pazar günü Real Madrid - Atletico Madrid maçını izledik. Çok zevkli ve ibretli bir maçtı doğrusu...Kendi adıma, Atletico Madrid’in kazanmasını diliyordum. Bu yıl tüm gücüne rağmen bir takımdan çok "yıldız futbolcular koleksiyonuna "dönüşen Real Madrid’in eninde sonunda varacağı şampiyonluğa ulaşıncaya kadar Sociedad’ın sergilediği müthiş değişim ve gelişmenin sürebildiği kadar sürmesini istiyordum çünkü...
Doğa ile kavga
Maç başladı. Her iki takım da başlangıçta futbol kuralları gereği kendilerine sunulan 0 - 0’lık sonucu değiştirmek için tüm güçleriyle mücadele ediyordu. Futbolun hayatın köklerinden kaynaklandığını bir kez daha görüyorduk. İnsanoğlu, yaradılışın en huysuz, en tatmin olmaz, bulduğuyla yetinmez bir parçasıydı. Doğa ile kavga halindeydi sürekli... Doğayı değiştiriyor, doğaya müdahale ediyor, sonra yaptığıyla yetinmeyip onu da değiştiriyordu. Değişim, insanoğlunun hayatta üstlendiği en dinamik ve en etkin roldü.
Madrid derbisindeki ilk değişimi konuk takım gerçekleştirdi. Atletico Madrid 1 - 0 öne geçti. 10 kişi kalan Real Madrid, duruma razı olmuyordu. Figo’su, Zidane’ı, Ronaldo’su, Raul’u ve ille de iki penaltı yaptıran baskısıyla Roberto Carlos’u, kısacası tüm futbolcularıyla savaşan Real Madrid önce beraberliği, sonra 2 - 1’lik skor avantajını yakaladı... Figo’nun ikinci penaltı atışını kurtaran Atletico Madrid kalecisi Burgos, bir anda maçın tansiyonunu yükseltti. Heyecanı ve takımının puan kazanma ümitlerini arttırdı... Uzatma dakikaları biterken, Milan ‘dan aşina olduğumuz Demetrio Albertini , o muhteşem frikik golüyle 2 - 2’lik beraberliğe imzasını attı. Değişim mücadelesinde Bernabeu Stadı ‘nda zafer narası atan son kahramandı o!
Kendi hesabıma sevindim. Nihat, Tayfun ve Real Sociedad ‘daki takım arkadaşları da bu sonuca seviniyordu sanırım.
Değişime direnenler
Bu maç, yaşamın içindeki "değişim" dinamiğinin önemli bir örneği olarak yansıdı aklıma...Sonra değişim üzerine slalom yapmaya başladım... Kaleciler ve savunma oyuncuları örneğin, takım oyunundaki ilk rolleriyle değişime karşı olan statükoculardı. Maçın başında kendilerine sunulan 0 - 0’ın kendi takımlarıyla ilgili bölümünü (henüz gol yememişlik durumu) korumak için değişime direnenler onlardı. Orta alandaki oyuncularla forvetlerin temel görevi de skoru değiştirmek için çaba göstermekti. Bazen savunmacıların da o gayretlere ortak olup hücum katkılarıyla değişimci roller üstlenmesi - Roberto Carlos örneğindeki gibi - futbola ayrı bir renk ve keyif katıyordu. Oyun derinlik ve zenginlik kazanıyordu...
Bu tablo, özellikle forvet oyuncularının sürekli değişim için bir yaşam felsefesi geliştirmeleri gerektiğini hatırlattı bana... Hayır, onların tutucu olmaya asla hakları yoktu. Giyimleri, yaşam tarzları, davranışları ne kadar aykırı ya da özel olursa olsun, saha içinde de değişimi zorlamalıydılar. Çünkü herkes onlardan değişimi (skor tabelasına yazılacak golü) bekliyordu.
Değişim görevini üstlenenlerin öncelikle kendilerini değiştirmesi, futbol hayatına - ya da kurallarına - uymayan davranışlarını terkedip değişmesi gerekiyordu.
Futbola ve hayata böyle bakınca Beşiktaş’ın Dünya Kupası kahramanı golcüsü İlhan Mansız’ın saldırgan ve öfkeli kişiliğini savunarak gelişimini engelleyen huylarını koruyup "Ben böyleyim, değişemem!" demesi, hayata hiç yakışmıyordu...
Hele futbola... Asla!
Fenerbahçe Teknik Direktörü Oğuz Çetin’in göreve geldiği günlerde yaptığım bir değerlendirme, Fenerbahçelilerin değişik tepkilerine yol açtı... Hak verenlerin yanı sıra "Fenerbahçe ve Oğuz düşmanı" ilan edenler de adeta bir e - mail bombardımanına tuttular beni. Canları sağolsun!
Oğuz ‘un işbaşına geldiği günden beri yaptıklarını dikkatle izliyorum. Öncelikle medyaya karşı dürüst, ölçülü ve anlayışlı tavrından dolayı Oğuz’u kutluyorum. Dörtlü savunma konusunda aldığı karar doğru ve çağdaştır. Uygulaması zor ve sabır gerektirir. Oğuz Çetin’in hemen her uygulamasında zamana, desteğe ve sabıra gereksinimi var. Bu saydıklarımdan ortadaki kolay. Fenerbahçe taraftarı ve yönetimi elbet destekleyecektir teknik direktörünü... Ama yeteri kadar zaman verecek midir, sabır gösterecek midir ? Çok kuşkuluyum... Bu kavramlar Fenerbahçe kültürünün o kadar dışında ki!
Dünya Ralli Şampiyonası’nın Üçüncü Ayağı, 26 Şubat - 2 Mart 2003’te Antalya’da gerçekleştirilecek.
Bazıları, özellikle bürokrasimiz, olimpiyat evsahipliğine yakın değer taşıyan, 138 ülkede 3 - 3.5 saatlik bir tanıtım olanağıyla ülkemize geniş pencereler açacak bu olaya kör bakıyorlar. Sağır kalıyorlar, ilgisiz davranıyorlar. Büyük mücadelelerle alınan bu organizasyon için parkurun hazırlanması, sponsorların bulunup devreye girmesi, servis alanlarının bir an önce bitirilmesi gerekiyor. Devletin bu organizasyon için ayırdığı parasal kaynakları da serbest bırakması acilen şart! Aksi halde bu ayak kokacak... Türkiye’ye yazık olacak!
Süreyya Ayhan, çocukluğundan ve genç kızlığından vazgeçerek uzun ve çileli maratonların ardından geçen yıl peşpeşe kazandığı yarışlardan sonra Avrupa Şampiyonluğu tacını da giydi. Yaşamını adadığı o büyük serüven bitmedi elbette... Hedefleri daha büyüktü. İlk büyük hedefi de komşu kapısı Atina’da düzenlenecek 2004 Olimpiyat Oyunları’nda altın madalyayı kazanmaktı...
Şampiyon kızımızın hayallerine ve hedeflerine uzun süre eşlik edemedi bu ülke. Sonradan geç kalmışlık mahcubiyetiyle herkes ona sahip çıktı, destek verdi. Ama ben Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’la sevgili dostum Deniz Gökçe’nin Süreyya’ya ilk inanan spor adamları olduğunu hiç unutmadım. Kimse unutmamalı.
Şimdi Süreyya’nın arkasında daha büyük, kurumsal bir destek var. Türk sanayiinin devlerinden Vestel, "Hedef büyük, koşmak gerek !" sloganıyla şampiyon kızımızın sponsorluğunu üstlendi. Bu örnek karar için Ahmet Nazif Zorlu’yu ve tüm Vestel’cileri yürekten kutluyorum. Umarım bu kararları, iş hayatındaki rekabeti sponsorluk kulvarlarına da taşır.