Sıkıntıyla başladık maça... Sonra golü bulduk güle güle... Ama maçı İspanyollar bitirip, sevinçle bağırdılar: Ole...
Beşiktaş, dün hak ettiği galibiyeti elinden düşüren ve çaldıran bir takım oldu. Hadi elinden düşürmesini anlıyoruz da, bu galibiyeti çalan kim? Hemen söyleyelim; Çek hakem Michal Benes... Maçın ilk 20 dakikasındaki tutumu ve final dakikalarındaki tavrı ile karşımızdaki bir düdük erbabı idi. Kesin inancım şu ki, bu adamın Türkler’le ve Türk takımlarıyla ilgili ön yargıları var. Maçın başlangıç bölümünde yerli yersiz çaldığı düdükler ve gösterdiği kartlarla Beşiktaş’ın oyunda varlık göstermesini engelledi. Ev sahibi Alaves ile birlikte Siyah - Beyazlı takım üzerinde hiç hesapta olmayan bir baskı oluşturdu. İspanyol futbolcunun, Sergen’e attığı tokadı görmesine rağmen es geçti. Buna karşılık Beşiktaşlı futbolcuların girdiği ikili mücadelede İspanyollar’dan çalınan hemen her topa faul düdüğü öttürdü. Her şeye rağmen sakin ve bilinçliydi Beşiktaş... Diyebilirim ki, geçmiş yıllarda Avrupa kupalarında mücadele eden Beşiktaş kadrolarına göre son derece soğukkanlı ve futbol gerçekleriyle mücadele eden bir takım kimliği sergiledi. İlk yarıda İspanyollar’ın İvan Alonso, Magno ve Astudillo ile gerçekleştirdiği bol paslı, üçlü gol arayışlarına Cordoba ve savunma izin vermedi. Ancak kazandığımız topları hücum bölgesine aktarırken yavaş kaldık. Beşiktaş, önce İlhan ile, sonra Pancu ile kalecinin karşısında markajsız gol fırsatları buldu. Bu iki fırsatı hatırlamak istemiyorum. İki kötü ve acemi vuruş galiba sonradan gelen Beşiktaş golünü yalnız bıraktı. Fark olacak bir maç sürekli sıkıntıya dönüştü.
Bu golle kalmamalıydı Beşiktaş... Ancak İlhan Mansız ileride tek santrfor olarak buluştuğu topları indirecek bir arkadaşından yoksundu, yalnızdı... İkinci yarıda İspanyollar skoru onur meselesi yaparak değiştirmek için olağanüstü hırslı ve enerjik bir baskı kurdular. Beşiktaş savunması ile orta alanı bu baskıya dayanıyordu, ama kronometreyi rakip yarı alanda çalıştırmak gerekiyordu. Beşiktaş topu ne kontrataklarla ne de iki üç kişilik kombinezonlarla karşı alana yıkabildi. Bu eksiklik savunmada yoğun dikkat ve yardımlaşmanın bir baskı bunalımına dönüşmesi sonucunu yaratabilirdi. Nitekim son dakikalar panik havasında yaşandı. Maçın son korneri bizim için sahanın en uzak noktasında ve görüş açımızın daraldığı bir yerde oluştu. Acaba gerçekten korner miydi, kuşkulandık. Çek hakem İlhan Mansız’a sarı kart gösterip başlama vuruşu bile yaptırmadan oyunu bitirerek kendisi ile ilgili kanımıza destek verdi. Evet, önyargılıydı. Asla bir hakeme yakışmayacak davranış içindeydi.
Çalınmış bu galibiyet, bir beraberlik olarak yine de Beşiktaş’a avantaj kazandırıyor. Ancak avantaj küçüldü. Hakem tarafından iki takıma kazandırılmış öfke ve gerilimlerle rövanş voltajı şimdiden yükseldi. Lucescu’nun çok akıllı bir taktikle mutlak galibiyete ihtiyacı olan Alaves’e karşı yeni bir İnönü harekatı planlaması gerekiyor.