Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Trafik, hepimizin sorunu... Bu sözcüğü duyar duymaz kurallar ya da eski deyimiyle "seyrüsefer" gelmiyor aklımıza... Trafik sözcüğünün Türkiye’de çağrıştırdığı ilk kavram, ölüm... Radikal Futbol dergisinde Hakan Dilek’in göz yaşartan satırlarını okurken, bir kez daha tüylerim ürperdi. Kajganic’ten Nuri Asan’a, Kıbrıslı Mete’den Metin Oktay’a kadar futbolun trafik kurbanları bir bir sonsuzluğa geçti yüreğimizin sol şeridinden. Trafik kurbanlarının arasındaki son futbol temsilcimiz Sakaryaspor... Deprem felaketi sonrası yaralarını ancak sarıp derlenip toparlanarak II. Lig A Grubu’na iddiasıyla dönen Sakaryaspor, Sivas yolunda yeni kurbanlar verdi...
Takımın en değerli üyelerini kaybettiler. Menajer Aykut Yiğit, futbolcu Fırat Öndil, masör Cüneyt Çakır, malzemeci Fevzi Ergünoğlu ve otobüs şoförü Selami Özdemir... Sakaryaspor, şimdi yeniden hayata dönme çabaları içinde... Onca olanaksızlığa, talihsizliğe, felakete rağmen yine de kentin yaşama sevincini sürdürmek adına kadro oluşturmaya çalışıyor...
Bülent Ünder, felaket sonrası örnek oluşturan bir özveri ile koşmuş Sakarya’ya... Tek kuruş talep etmeden, hiçbir pazarlığa girmeden kolları sıvamış... Geçen akşam arayıp kolaylıklar diledim. Davranışının eşsizliğinden etkilendiğimi söyledim. Yine otuz yıldır değişmeyen o alçakgönüllülükle konuştu: "Değer yargılarının kaybolduğu bir ülkede, o değerlere sahip çıkmak istedim. Başarabilirsem, yardım ederlerse o değerler de kazanır" dedi...
Ünder anlattı ki, Sakarya’nın dramı "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" cinsinden değil... Çünkü Sakaryaspor’un kalan sağları, en azından bu yıl sonuna kadar bir daha otobüse binemeyecek durumda şoktalar... Fiziki yaralar, sakatlıklar geçecek inşallah... Ama o psikolojik travmanın etkisi daha uzun sürecek. Yeni kadro kurmak, yeni futbolcular bulmak gerekiyor kısacası... Kulüpler bu konuda sıcak davranıyorlar. Örneğin Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili, Evren’i Sakaryaspor’a verdiklerini söylüyor...
Kendi adıma herkesten daha çok gitmesi gerekeni... Sakarya’da futbolun meşalesini taşıması gerekeni söyleyeyim hemen: Hakan Şükür! Türk futbolunun büyük golcüsü, kariyerinin tümünü Sakarya’ya borçludur çünkü... Baba ocağına, ana kucağına... Doğup büyüdüğü, meşin topla ilk dersini aldığı Mehmet Hoca’ya... Sakarya’dan yola çıkıp Bursaspor’a, Galatasaray’a ulaşmış, oradan İtalya turunu tamamlamış ve bonservisi elinde sakatlığını tedavi ettirip yılbaşında yapacağı transferi beklemeye başlamıştır...
Depremde en yakın arkadaşlarını kaybeden, servetinin önemli bir bölümünü kaybeden Hakan Şükür, o felaket ortamında gönlündeki sıcaklıkla olanaklarını birleştirmiş, yardıma koşmuştur hemşehrilerine... Şimdi doğrudan kendi gitmelidir Sakaryaspor’a... Yüreğindeki sevgiyi, adalelerindeki enerjiyi, kariyerindeki birikimleri alarak, sembol bir kaptan olarak dönmelidir Yeşil - Siyahlı formaya... Hiç çağrı mağrı beklemeden...
Hiç gerekmez ama, İtalya’dan bir incelik örneğiyle bitirelim yazıyı... İtalyan Milli Takımı’nın da unutulmaz oyuncularından 35 yaşındaki Fiorentinalı Di Livio, kulübün başına gelen iflas ve sonrasındaki küme düşürülme felaketinden sonra önemli bir karar aldı. Kadrodaki futbolcuların tümü yönetmelik gereği serbest kaldığı halde Di Livio, hiçbir yere gitmedi. Sembolü olduğu takımı terketmedi. Oğlu yaşındaki gençler de dahil, yeni kurulan kadroya ağabeylik - kaptanlık yapma kararı aldı. Duygusallık bir yana, bu karar Di Livio’nun gelirlerinin yüzde seksenini kaybetmesi anlamına geliyordu. Paranın, hayatın bazı dönemlerinde hiç de önemli olmadığını gösterdi Di Livio...
Kesin olan şu ki Bülent Ünder de Türkiye’de yaşatmaya çalıştığı değerler adına almıştı bu kararı... Hayır, Hakan’a, Di Livio’yu örnek gösterip "sen de öyle yap kral" demeyeceğim. Onun böyle bir örneğe hiç gereksinmesi yok...
Biliyorum ki Hakan’ın gönlü, Di Livio’nunkinden daha sıcak...