Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Kim demişse doğru söylemiş: Derbilerin havası başkadır. Gerçekten bambaşka bir havayla izledik derbiyi. Kamçı gibi insanı döven sert rüzgar ve yağmur bir yandan, soğuk bir yandan, kaygan zemin bir yandan. Böyle bir ortamda mücadele etmek o kadar kolay değildi. Ne Galatasaray, ne de Beşiktaş istedikleri oyunu oynayabildiler... Galatasaray, kendi seyirci avantajını kendi sahasında oynamanın ve kazanmanın alışkanlığını zaman zaman oyuna da yansıtıp, rakibine oranla daha fazla gol pozisyonu üretti. Özellikle Arif’in kaçırdığı goller, gerçekten parmak ısırtacak nitelikteydi. Beşiktaş ise doğru dürüst iki pas bile yapamamanın ezikliğini yaşadı. Özellikle ilk yarıda rüzgara karşı mücadele eden Beşiktaş, pas isabetsizliğinin ve top kayıplarının yanı sıra yakaladığı az sayıda fırsatları da değerlendiremiyordu.
Dün gecenin genel görüntüsünün arka planında saklanan Lucescu’nun sırlarını ancak 60. dakikadan sonra görebildik. Beşiktaş Teknik Direktörü oyuna yanlış, eksikli, hatalı bir on birle başlamıştı. Sergen zaten yoktu, ama asıl yokluğu çekilen sakat Tayfur’du. İlk on birde Tayfur’suz oynayan Beşiktaş, Lucescu’nun seçimiyle maça Amarallı bir başlangıç yapmıştı. Brezilyalı sahada zaman zaman gölge, zaman zaman da hayalet gibi dolaştı. Hiçbir etkinliği ve katkısı yoktu. Buna karşılık Yasin ve Ahmet de pas yanlışları ve top kayıplarıyla orta alanı Galatasaray’a bırakınca Beşiktaş için sıkıntılar üst üste geldi. Pancu’nun desteğiyle tek santrfor oynayan İlhan Mansız da bu maçın yanlış seçimiydi.
Lucescu yanlış adamlarla başladığı maçta elindeki kozları 60. dakikada çıkarmaya başladı. Hayalet futbolcu Amaral yerini Tümer’e terk edince Beşiktaş daha kişilikli ve etkili bir oyuna yöneldi. 10 dakika sonra Nouma, İlhan Mansız’ın yerini alınca Beşiktaş, Galatasaray üzerinde gerçek anlamda baskı kurup beklediği fırsatları da yaratmaya başladı. Tümer ile başlayan Ahmet Yıldırım’ın asistiyle devam eden pozisyon, Beşiktaş’ın en çalışkan oyuncularından biri olan İbrahim’i golle buluşturdu. Solak İbrahim, sağ vuruşla Mondragon’u avlarken, acaba Kolombiyalı kaleciyi maça gerilim katan kavgacı davranışlarından dolayı cezalandırmak mı istemişti ? Şüphesiz böyle bir şey düşünmüyordu, ama Mondragon da sportmenlik dışı davranışların bedelini ödüyordu.
Lucescu sakin ve olgun kişiliğiyle sabır gösterip bu maçı kazanırken, takımının en iyi oyuncusu savunmanın savaşçısı Ali Eren’di. Bir topu direkten dönen Zago, Ronaldo ve Pancu ile İbrahim de galibiyetin en büyük payını alan ortaklarıydı. Galatasaray, rekoru kıramadı ama futbolcular gergin ortamda birbirlerinin kalplerini kırdılar.