100. yıl büyük beklentilerin yılı. Lucescu, Beşiktaş’ın savunma zaaflarını giderdi, UEFA’da özlenen günler geldi ya, İnönü sendromu da arada unutuluverdi. İşte bu unutulmuşluğun görüntüsü dün geceki Elazığspor maçı... Doğu Anadolu’nun ligdeki yeni temsilcisi dün Beşiktaş’a korkulu anlar yaşattı. Eski sıkıntılarını hatırlattı. Ne var ki, kulübede yine Lucescu vardı. Takımının yaşadığı sorunları oyuncu değişiklikleri ile gidermeyi başardı.
Beşiktaş’ta son haftaların oturan başarılı onbirinde Ali Eren ve İbrahim Üzülmez yerlerini Tolga ve Serdar’a bırakmışlardı. Gerisi bildik oyunu oynayacaktı. Ne var ki, Tolga’nın dengesiz oyun anlayışı, Zago’nun ciddiyetten uzak ileri çıkışları savunmayı sıkıntıya soktu. Elazığspor ise Meszaros ve Cem Yanık ile sık sık hücuma çıkıyor, Erhan Namlı’nın organizasyonu ile kontraatak düşüncesinden bir an için kopmuyordu. Tayfur’la Yasin’in orta alandaki diri ve verimli oyun anlayışına eyvallah. Ancak bu anlayışta hücuma destek ve üretkenlik yok. Bu nedenle Beşiktaş hücum ederken Pancu, Sergen ve İlhan Mansız beklenen etkinliği gösteremiyorlar. Onca pozisyona rağmen goller gecikiyor, rahat skoru bulmak güçleşiyor. 13. dakikada Pancu ile gelen gol fark beklentisi yarattı. Elazığspor’un attığı beraberlik golünden sonra oyun sıkıntıya büründü. Üç hücumcu bire bir adam markajında bunaldılar. Orta alandan yeterince destek alamadılar. Kulübedeki adam Lucescu bu sıkışık ve sıkıntılı oyuna Tümer’i kattı. İşte Tümer - Sergen bir arada oynayamaz tartışmalarına kesin yanıt. Bal gibi oynadılar. Tümer’in korneri ile Ortega -Tuncay’a nazire yaparcasına kafa golünü buldu Sergen. O da rahatladı, Beşiktaş da. Sonra oyuna Nouma ve Ahmet Yıldırım katıldılar. Nouma’nın Sergen’i tek pasta tek başına gol pozisyonuna sokması penaltıyı getirdi. Ve Beşiktaş bitime iki dakika kala neşeleniverdi. Günün adamı bize göre Sergen Yalçın. Bıkmadan, usanmadan, hem fizik kapasitesini zorlayıp, hem de yaratıcı özelliklerini ortaya koyuyor. Bunlara ilaveten golleriyle de kendisini gösterdi. Daha ne isteyelim! Ama İlhan Mansız’a ne demeli? Anladık fizik olarak hazır değilsin. Bir süre daha kredin var. Kendini geliştirebilirsin. Ancak hem rakibine faul yap, hem de pırıl pırıl maç yöneten hakeme fırça at. Sporcu ol kardeşim, adam ol! Fırça atmak senin ne haddine.
Bülent Demirlek dünkü maçı doğru kararlarla yönetti. Kartlarını doğru gösterdi ancak ikinci yarıda Sergen’in penaltı pozisyonundan önceki ilk düşürülüşüne bir faul kararı vermeli, en azından sarı kart göstermeliydi. Neyse bunu da anlayışla karşılayabiliriz.