Rapor çok çözüm yok!

13 Haziran 2021

Marmara, Ergene, deprem gibi her sorun için rapor varken, çözümsüzlük daha büyük bir sorun! O yüzden medya bunca rapor ve eylem planının neden sonuç vermediğini de araştırmalı

Dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de sorunları araştıran ve bunların çözümüne ilişkin raporlar hazırlayan çok değerli bilim insanları mevcut. Üniversitelerden meslek kuruluşlarına, Meclis komisyonlarından sivil örgütlenmelere, yerel yönetimlerden ilgili meslek odalarına kadar hemen herkesin elinde bir rapor var! Tarım raporu var, deprem raporu var, su raporu var, gıda raporu var, kirlilik raporu var, kanser raporu var, salgın raporu var… Yok olan bitkilerden nesli tüketilen kuşlara, kuruyan derelerden çamurlaşan nehirlere, deprem kayıplarından küresel iklim krizinin yol açtığı binlerce sorun ve bunlara çözüm öneren yüzlerce rapor! Ve bu raporların hiçbiri sorunlara “yol haritası” olamadı.

Marmara’ya 9 rapor

Her defasında raporlarda yer alan sorunlar katlanarak arttı. Milliyet’ten Mert

Yazının Devamı

Medyada aşı haberi kriterleri

6 Haziran 2021

Aşıyla ilgili gelişmeleri halka duyurarak pandemiyle mücadelede önemli bir rol üstlenen medyadaki aşı haberlerine ilişkin bazı ilkeler belirlendi

Aşı yaptırmaktan çekinen ya da aşıları tamamen reddeden kişilerin sayısı, toplum bağışıklığını tehlikeye atacak boyuta erişir mi? Bilmiyoruz. Ancak medyanın halka aşı gelişmeleri hakkında doğru bilgi verme açısından hayati bir rol oynadığı da bir gerçek.

Türkiye’de çeşitli sağlık kuruluşları, bilim insanları ve gazetecilerin katkısıyla aşı haberleri bildirgesi hazırlandı. Medyada aşı kararsızlığı sorunuyla mücadele etmek için hazırlanan bildirge şöyle:

1) Aşılar hakkında haber ve içerik üretirken toplum sağlığı birincil hedef olarak gözetilmeli, bütün kaygıların üzerinde tutulmalıdır.

2) Sağlık alanındaki kamu yöneticileri, aşıların güvenliği, koruyuculuğu, niteliği ve geçerli bilimsel değerlendirmelerden geçtiği konusunda topluma aydınlatıcı bilgi vermeye, aşıların tedarik süreci konusunda şeffaf davranmaya yönlendirilmelidir.

3) Aşıların bir halk sağlığı sorunu olan bulaşıcı hastalıkları önlemede en

Yazının Devamı

Şiddetten daha tehlikeli olan zihniyet

30 Mayıs 2021

Medya, bireysel suç gibi görünse de şiddeti haber yaparken, yaratılmak istenen bu korku iklimini de sorgulamalı

Komşunuz sizi yaşam biçiminizi beğenmediği ya da şort, mini etek giydiğiniz için dövüyorsa bu artık sadece bireysel suç değildir. Topluma dayatılmaya çalışılan bir zihniyetin tezahürüdür. Dolayısıyla medyanın bu şiddeti haber yaparken, yaratılmak istenen bu korku iklimini de sorgulaması gerekir.

Üniversite öğrencisi genç bir kadın, Ülkü Eroğlu. Bundan bir iki hafta önce, kendi ifadesiyle sabaha doğru 04.15’de sahurdan sonra evinin önündeki konteynere çöp atmaya çıktı. Dönerken komşusu Mahsun Tatar ile karşılaştı. Tatar, kızın üzerindeki şortu bahane ederek ağır hakaretlerde bulundu. Genç kızın “Sana mı soracağım ne giyineceğimi” yanıtı üzerine saldırdı; saçlarından sürükledi, dirseğiyle sırtını ve boynunu yumrukladı. Eroğlu’nun yardım çığlıklarına ailesi koştu, polis geldi, kadın şikâyetçi oldu, gözaltına alınan komşu ifadesi alındıktan sonra serbest

Yazının Devamı

Medya artık “barış”tan söz etmiyor!

23 Mayıs 2021

Dünya medyası sivillerin üzerine yağan bombalara bakıp kim haklı kim haksız diye sorguluyor. Oysa sivilleri öldüren bir savaşın tarafı, haklılığı olmaz. Ve artık birlikte yaşayan halklar için barıştan hiç söz edilmiyor. Neden?

1993’te Beyaz Saray’ın bahçesinde “kan ve gözyaşına yeter artık” diyen İsrail Başbakanı İzak Rabin ile Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat el sıkıştı. Rabin’e göre Filistin direnişi, askerî bir tehdit değil, barışçıl çözüm gerektiren siyasi bir duruma işaret ediyordu. Oslo Anlaşması devreye sokuldu. Filistinlilere Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da kısmi kontrol verildi. Arafat ve Rabin, şiddete karşı olduklarını ve birbirlerini tanıdıklarını açıkladı.

Buna rağmen barış için atılan adımlar sonuç vermedi. İsrail sağı ile Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinli bazı yerleşimciler, iki lideri de ihanetle suçladı. İntihar bombaları patlatıldı, otobüsler havaya uçuruldu. Rabin Filistinlilerle barış anlaşması imzalayan “hain” ve “Nazi” olarak tanıtıldı. Ve iki

Yazının Devamı

Dünya siyaseti virüse yenildi

16 Mayıs 2021

Dünya medyası hemen her gün koronavirüs istatistiklerini, hayatını kaybedenlerin trajik hikâyelerini yazıyor. Oysa virüsün altını “kazısa” arkasından dehşet verici bir hikâye çıkacak belki de

Virüs nedeniyle bir buçuk yıldır dünyadan tecrit edilmiş bir şekilde evlerimizde tutuluyoruz. Birçok ülke aşıyı bulduğu halde, bu süre içerisinde milyonlarca insan öldü ve hâlâ ölüyor. Dünya ülkeleri, küresel bir sorun olmasına rağmen özellikle “aşının patenti” gibi konulara küresel bir çözüm üretemedi. Peki, ne oldu? 2019 Aralık’ından bu yana geçen sürenin en iyi özetini geçtiğimiz günlerde dünya medyasına yansıyan üç haber ortaya koydu:

1. haber: Virüsün ilk olarak ortaya çıktığı Çin’in Wuhan şehrinde, binlerce kişi bir müzik festivalinde mesafesiz, maskesiz sarmaş dolaş bir araya geldi.

2. haber: Aynı günlerde Hindistan’da koronavirüs nedeniyle ölenlerin cesetleri yer olmadığı için şehirlerin

Yazının Devamı

O görüntü olmasaydı yargılama da olmazdı

9 Mayıs 2021

Tek bir görüntü; hakkında 18’in üzerinde şikâyet olmasına rağmen görevine devam eden polis memurunu bu kez yargının karşısına çıkardı

George Floyd’un nasıl öldürüldüğünü hatırlıyor musunuz? Geçen yıl, Minneapolis’te “Sahte 20 dolar” ihbarını değerlendiren dört polis, siyahi vatandaş Floyd’u şüpheli olduğu gerekçesiyle durdurdu. Polis memuru Derek Chauvin, kelepçeli şekilde yere yüzüstü yatırdığı Floyd’un boynuna 8 dakika 46 saniye boyunca diziyle bastırarak ölümüne sebep oldu.

Biz bunu nereden biliyoruz? O sırada olay yerinde bulunan bir sivilin olayı kaydetmesinden. Floyd’un defalarca “nefes alamıyorum” dediğini gösteren video kayıtları dünya medyasını ve kamuoyunu ayağa kaldırdı.

Polisin adil yargılanması mümkün olabilir mi? Demokrasilerde oluyor. Floyd’un öldürülmesini manşetlerine taşıyan Amerikan medyası, Floyd’u öldüren polis memuru Chauvin davasına bakan 12 jüriden birinin “Dizinizi boynumuzdan çekin” yazılı

Yazının Devamı

Cinayete gerekçe suçu ortadan kaldırır mı?

2 Mayıs 2021

Ortada bir cinayet var. Buna rağmen hâlâ cinayete kurban giden kadının hayatını kurcalayan bir yargı, bunu bilinçsizce işleyen bir medya var. Kadın eskort olsa ne olacak? Öldürülen bir kadının hayatı, onu öldüren sanığın suçunu hafifletecek mi?

Muğla’nın küçük bir kasabasında, Pınar Gültekin adında genç bir kadını döven, sonra boğarak öldüren ve ardından yakarak bir varile koyup üzerine beton döken Cemal Metin Avcı mahkeme heyetinin karşına geçti ve dedi ki; “O benimle zorla birlikte olan bir eskorttu.”

Ve Mahkeme Pınar Gültekin’i araştırmaya karar verdi. Bir cinayetten yargılanan sanığın savunması ve bu davaya bakan mahkemenin tutumu bana 38 yıl önce, Amerikan yargı tarihine kara leke olarak geçen bir tecavüz davasını hatırlattı: “Big Dan’s” davasını. 1983’te New Bedford kasabası ayakta. Mahkeme salonunda, sanık sandalyesinde tecavüzden yargılanan altı Portekizli göçmen işçi oturuyor. Davacı sigara almak için Portekizli göçmenlerin takıldığı bir bardan

Yazının Devamı

Büyük Birader seni izliyor!

25 Nisan 2021

Irkçı, cinsiyetçi ön yargılarla kurgulanmış algoritmalar insanın geçmişine bakıp geleceği hakkında karar verirken “yüz tanıma” programları da gözetleyerek bütün hayatınızı kayıt altına alıyor

 

“…Duvara asılı bir poster üstünde koca bir suratla izliyordu, Hareket ettiğinde seni izliyormuş gibi görünmek üzere tasarlanmıştı. Altında ‘Büyük Birader seni izliyor’ yazıyordu…”

George Orwell, “1984” adlı romanında yer alan kurgusal karakterlerden biri olan Big Brother’ı (Büyük Birader) böyle anlatıyor. Big Brother totaliter rejimle yönetilen, iktidar partisinin halk üzerinde büyük baskı kurduğu hayali bir ülkenin gizemli diktatörü. Orwell’in betimlediği toplumda her bir birey, tele-ekranlar aracılığıyla yetkililerin sürekli göz hapsi altındadır. Gözetim altında oldukları da “Büyük Birader seni izliyor” sloganıyla anımsatılmaktadır.

Yapay zekânın özgürlüklerimiz üzerindeki hükmünün arttığı bir toplumda yaşamak

Yazının Devamı