Bu yaz İstanbul’un en popüler eğlence adreslerinin başında Atiye Sokak geliyor. Peki ama yeme-içme mekanlarının yanı sıra sokakta neler var? Bizi ne gibi yenilikler bekliyor?
Nurgül Yeşilçay’dan Özge Ulusoy’a birçok isim buradan giyiniyor.
Son zamanlarda en sık duyduğum soru, “Bu yaz neresi popüler olacak?”
Şaşırtıcı ama cevap hiç değişmiyor, Atiye Sokak. İstanbul gibi bir şehirde, yazı Boğaz’a nazır deniz kenarında karşılamak dururken, gezmek için küçük ve pek de sevimli olmayan bir Nişantaşı sokağı tercih ediliyor.
Çok değil kısa bir süre önceye kadar bu sokağın bir numarası yoktu. Çoğunluk için Taksim dolmuşlarının sokağıydı. Yeme-içme meraklıları için The House Cafe’nin sokağıydı. Bira sevenler Taps ile tanımıştı Atiye Sokağı. Stil sahibi kadınlar ise Gönül Paksoy, Zeynep Erol ve Ela Cindoruk-Nazan Pak’ın tasarımları ve butikleriyle tanıdı.
Sokak trafiğe kapanınca durum tamamen değişti. Kafeler, restoranlar sokağa yayıldı.
TV kameraları ve magazin fotoğrafçıları Nişantaşı Brasserie yerine Atiye Sokak’ın önünü mesken edindi. Kameralar ve fotoğraf makineleri gelir de Türkbükü’nden tanıdığımız oyuncakçı ya da Beyoğlu’ndan tanıdığımız midyeci gelmez mi? Gece hayatına aşinaysanız birçok tanıdık simaya rastlayacağınız bir yer oldu Atiye Sokak.
Dövme severlere müjdeli haber
Şimdi Atiye Sokak sakini/mağduru olarak sayılı günüm kalmışken sizi bir tura çıkarıyorum. Sadece yeme-içme mekanlarından değil, sokaktaki yeniliklerden de bahsedeceğiz.
Abdi İpekçi Caddesi’nden Frey Wille ve karşısındaki Tiffany&Co.’nun köşesinden sokağa giriyoruz. Köşede niyetçi, beyaz tavşanlarını dizmiş. Bu arada fondan akordeon sesi yükseliyor. Bazen de viski festivali kapsamında geleneksel gayda sesleriyle yerinizden zıplıyorsunuz. Niyetçinin tam karşısında ise midye dolma tezgahı kuruluyor. Arzu Kaprol mağazasının tam önünde, Da Paola Interiors adlı dekorasyon mağazasının çaprazında. Hava durumuna göre bazen kestaneci bazen de yeşil erikçi baş köşede.
Seyyar tezgahları geçince solda Ela Cindoruk ve Nazan Pak’ın şahane tasarımları karşınıza çıkıyor. Yanında ise Topkapı Özavar diye bir mücevher butiği var. Takılardan gözlerinizi alabilirseniz Kav Şarap Butiği’ne geçebilirsiniz. Burası kısa bir süre önceye kadar sessiz sakin bir şarap butiğiydi. Şimdi ise komşu Zanzibar’dan yapılan yemek takviyesiyle gündüz kafe gibi, gece ise müziğiyle bazen bir restoran bazen de bir kulüp gibi oluyor. Çağla Şikel-Emre Altuğ çifti gibi müdavimleri var. Kav’ın üstünde Nord&Sud adlı mobilya ve aksesuar mağazası var. Yine aynı binada gelecek hafta 2nd Skin adlı bir dövme ve piercing merkezi açılıyor.
Mağazalar yavaş yavaş kafe oluyorKav Şarap Butiği’nin hemen karşısında ise Hardal yer alıyor, Arzu Kaprol mağazasının tam yanında. Hardal’ın menüsü herkese hitap edecek kadar zengin. Hardal’da bazen sample sale’lere ya da partilere denk gelmek de mümkün.
Hardal’ın hemen yanında İtalyan restoranı Elio var. Şimdi Elio’nun mutfağından televizyondan tanıdığımız asabi şef Batuhan Piatti sorumlu. Elio’nun hemen yanında ise daha önce Taps’in olduğu yerde Quick China yer alıyor. Quick China’nın yemekleri başta çok iyiydi, sonra Sedef adasındaki Elio’nun açılışıyla Quick China’nın yemeklerinin bozulması aynı zamana denk geldi. Bu bir tesadüf mü, yoksa birbiriyle bağlantılı mı bilemiyorum. Quick China’nın diğer yanında ise mantıcı Casita var. Hafta sonları sabah 05.00’e kadar açık Casita. Sadece mantı değil, çökertmeden “Kağıt Bebek”e menü zengin. Casita’dan Teşvikiye Caddesi’ndeki
Max Mara’ya doğru ilerlediğinizde ise Gönül Paksoy ve Kapalıçarşı’nın meşhur dericisi Koç Deri’yi görüyorsunuz. Üst katlara bakarsanız Aida Bergsen’in takılabilir heykelleri
ya da Lori Jewellry’ye uğrayabilirsiniz.
Yeni İtalyan restoranıKarşı sıradan geri dönelim. Max Mara’nın karşısında Ivana Sert’in The Bite adlı kafesi karşınıza çıkıyor. Hatırlarsınız burası Ivana Sert’in tasarımlarını satan bir mağazaydı. Sonra mağaza iş yapmayınca ve sokakta açılan her yeme-içme mekanı dolup taştıkça burayı bir kafeye çevirdiler. Ivana Sert’in ‘Bizimlasın’ dedikleri burada toplanır oldu. Biraz ileride Serli Keçoğlu ve Selvin Parunakyan’ın Closh adlı butiği var. Closh’ta kişiye özel dikim de hazır kıyafetler de var. Closh’un üst katında ise Eda Güngör’ün Museum of Fine Clothing adlı butiği var. “İntikam”ın Şahika’sından “Kuzey Güney”in Banu’suna, Nurgül Yeşilçay’dan Özge Ulusoy’a birçok isim Museum of Fine Clothing’den giyiniyor. Butiğin girişi Teşvikiye Caddesi’nden. Üst katında ise Phare adlı aydınlatma mağazası bulunuyor. Phare’nin tasarımları kesinlikle görmeye değer.
Hemen yandaki Erol-Varol Kaynar’ın Salomanje’si sokağın eskilerinden. Özellikle pazar kahvaltılarında müdavimi çok. Salomanje’nin yanında, Quick China’nın karşısında yıkılıp yeniden yapılan bir bina var. Burası The House Cafe’ler ve otellerin ortakları Ramazan Üren, Ferit Baltacıoğlu ve Canan Özdemir tarafından satın alındı. Hem apart otel hem de İtalyan restoranı olması planlanıyor. The House Cafe’ciler İtalyan restoranı için Venedikli Cipriani ailesinden danışmanlık alıyor.
İnşaatın yanında Intimissimi adlı iç çamaşır zinciri var. Diğer yanında ise sokağın ilklerinden The House Cafe. Malum The House Cafe burada küçücük bir kafe olarak başladı, sonra bir zincir haline geldi. Kafenin uzun zaman bahçesi kapalı kaldı, komşular gürültüden rahatsız olduğu için. Derken bütün sokak kafe ve restoran olunca The House Cafe’nin bahçesi de açıldı.
Atiye Sokak’ta saat kaç olursa olsun hep hareket var. 24 saat doludizgin yaşıyor. Uyku durak yok. Sabah 8’de inşaat gürültüsüyle başlıyor, akşam ise müzik, uğultu ve bazen sokak kavgaları da ekleniyor. Boşuna barlar sokağı oldu demiyoruz. Hafta sonları kalabalığı dirsek ya da omuz atmadan aşmak mümkün değil. Gezmeye gelen sokakta istediği gibi eğlenebilme özgürlüğünün peşinde, kırk yıldır burada oturan semt sakinleri ise “Ne yapalım, evimizi mi satalım?” derdinde. Sokak trafiğe kapalı ama sabah 5’te taksi durağına dönüşüyor. Çöpler dağ oluyor.
Sadece gezmeye gelenler için harikaNişantaşı sakinleri artık mümkün olduğunca Teşvikiye Karakolu’nun sokağı Bostan Sokak’ı ve Milli Reasürans Pasajı’nı kullanıyor geçit olarak. Özel bir program yoksa Atiye Sokak’tan geçilmiyor bile. Ama burada yaşamıyorsanız ve sadece gezmeye geliyorsanız üstüne yok. Ben de sadece gezmeye geleceğim günleri iple çekiyorum.