Film Festivali’nden arabesk sürprizi
Canlı müzik trendinin mahalle aralarına kadar yayılmasıyla, arabesk ve türevleri de yeniden canlandı.
Selami Şahin’den Coşkun Sabah’a birçok isim yeniden popüler oldu, artık gece hayatından farklı jenerasyonlar arabesk dinlemeye koşa koşa gidiyor.
37. İstanbul Film Festivali de Türk sinemasının en tanınmış eserlerinden birinin, Arabesk’in yıl dönümünü kutluyor.
6 Nisan’da başlayacak olan festival, sinemaseverlere usta yönetmenlerin yeni filmlerinden genç ustalara, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan filmlerden klasik başyapıtlara zengin bir program sunacak.
Ertem Eğilmez’in repliklerinden şarkılarına hiç unutulmayan son filmi Arabesk, tam 30 yıl sonra, festivalde yeniden beyazperdede izleyicisiyle buluşuyor.
Üstelik film gösteriminin ardından izleyicileri %100 Arabesk bir konser bekliyor.
Festival kapsamında 9 Nisan 19.00’da Beyoğlu Sineması’nda gösterilecek olan film şerefine, Türkiye’de arabesk müziğin en unutulmaz, en çarpıcı isimleri Cahide’de sahneye çıkacak; üstelik sinema dünyasından isimlerle birlikte.
Peki ama kimler?
Gülden Karaböcek, Tüdanya, İstanbul Arabesk Project, Ayta Sözeri, Demet Evgar, Serkan Keskin, Umut Kurt ve Melisa Doğu.
Kaçırmamakta fayda var!
Esra Muslu’dan Londra’da pop-up
Gastroekonomi Zirvesi ile aynı zamanda Londra’da Carousel adlı pop-up mekânda Türkiye’den bir şef yemeklerini sergiliyordu.
Esra Muslu, İstanbul’dan Londra’ya taşınan bir şef.
Daha önce Mehmet Gürs’ün Nupera döneminden, The House Cafe’lerin eski şefi Coşkun Uysal’la Nupera’da açtıkları fine dining restoranı Moreish’ten tanıyorsunuz.
Daha sonra Karaköy’de Zeynep Moroğlu ile açtıkları Unter ve son olarak da Soho House İstanbul’da karşımıza çıktı.
Şimdi Esra Muslu, Londra’da Zahter adlı bir restoran açmak için mekân arayışında.
Öncesinde Carousel’de bir pop-up seri yaparak şimdiden Londra yeme-içme dünyasına hızlı bir giriş yaptı.
Salı gününe kadar devam eden pop-up restorandaki yemeğe giden İngiliz arkadaşlarım anlata anlata bitiremedi.
Yolu açık olsun!
#KadınlarSahneye
“Yüzyıllardır bitmedi bu mücadele,
Yüzlerce yıldır hep öteki olduk kelimelerde,
Yüz yüze geliyoruz her defasında kadın olmanın ağırlığıyla,
Yüzlerce sorular soruyoruz var olabilmek adına
Yüzlerce doğuruyoruz da anlatamıyoruz derdimizi bizden olana
Yüz kere ölüyoruz, yine de yaşıyoruz bir solukta.
Yüz kadın yüz replik yüzlerce yazarın dilinden sahnede, hep birlikte...”
Dün, işte bu manifestoyla Kenter Tiyatrosu’nda yüz kadın yüz replikle sahnedeydi.
Dünyada belki de ilk defa erkeklerin eski gücünü kaybettiği bir dönemden geçiyoruz.
Geçen yıl birçok ülkede gerçekleşen kadın yürüyüşlerinden #MeToo hareketlerine önemli, sevindirici adımlar atılıyor.
8 Mart’ta İstiklal Caddesi’nde de gördük, kadınların isteyince, bir araya gelince neler yapabildiğini...
Şimdi, kadınlar o gün sahneye çıkarılmadığında ses çıkarmayan erkekler düşünsün!
