Ecevit imzalı kitaptan...

9 Mayıs 2002

Ecevit, uçakta yanına çağırıp "Nereden "ğrendiniz bunu" diye hayretle sormuş, sonra da "mrünün başucu kitabını imzalamıştı benim için...O, yine sancılı bir d"nemin arifesinde evine çekilirken, Tagore' un Tanrı'ya hitaben yazdığı bu lirik kitabın sayfalarını "çevirdim" (çeviri hataları bana ait) dün;...biraz g"ç hüznü, biraz da yoldaki akbabalara duyduğum "fkeyle...* * *"Kainatın ş"lenine davetliydim; hayatım kutsandı b"ylece... G"rdü g"zlerim, kulaklarım duydu.Bu ş"lende benim işim, çalgımı çalmaktı ve bunu da yaptım elimden geldiğince...Şimdi soruyorum:Nihayet yüzünü g"rmenin ve sana asude esenlikler sunmanın vakti geldi mi? * * *T"hmet altındayım, pervasızlıkla suçlanıyorum. Haklılar, hiç şüphe duymuyorum. Pazar yeri dağıldı ve işgüzarlar bitirdi işini...Beyhude yere beni uğurlamaya gelenler, hiddetle d"ndü geri...Ben, kendimi senin ellerine bırakmak için sadece aşkı bekliyorum.* * *G"k, kederli bir adam gibi inliyor.Bu gece hiç uykum yok.Her dakika kapımı açıyor ve karanlığa bakıyorum Mevla'm!... ™nümde hiçbir şey g"remiyorum. Yolunu bulamıyorum.Sen, kimbilir o katran karası nehrin hangi müphem sahilinden,o hiddetli ormanın hangi uzak k"şesinden,o kasvetli büyünün hangi

Yazının Devamı

Ecevit imzalı kitaptan...

9 Mayıs 2002


<#comment>Bülent Ecevit'in hayatının en zorlu gecelerinde, en sancılı karar arifelerinde büyük Hint şairi Rabindranath Tagore'un Gitanjali'sini okuduğunu örneklerle yazmıştım bir Hindistan gezisi öncesinde...
Ecevit, uçakta yanına çağırıp "Nereden öğrendiniz bunu" diye hayretle sormuş, sonra da ömrünün başucu kitabını imzalamıştı benim için...
O, yine sancılı bir dönemin arifesinde evine çekilirken, Tagore'un Tanrı'ya hitaben yazdığı bu lirik kitabın sayfalarını "çevirdim" (çeviri hataları bana ait) dün;
...biraz göç hüznü, biraz da yoldaki akbabalara duyduğum öfkeyle...

* * *

Yazının Devamı

O adam neden sadece 3 fotoğraf çekti?

7 Mayıs 2002

G"nderen gençler banttaki sesin Deniz Gezmiş' e ait olduğunu "ne sürüyorlardı.Bandı dinledim, kaba saba bir erkek sesiydi.Doğrusu bu sesi fotoğraflardaki Deniz' e iliştiremedim.Emin olmak için "o ses" i en yakından işitmiş birinin, avukatı Halit Çelenk' in kapısını çaldım.* * * Geçenlerde bana bir ses bandı ulaştı. Bunun üzerine sohbet, dün 30. yıld"nümünde anımsanan idamlara ve savunmalara geldi. Halit Çelenk, mahkeme salonunda herkesi dehşete düşüren bir "ayrıntı" yı g"zyaşları içinde anlattı:Sanıklar 150 sayfalık savunmalarını ortaklaşa hazırlamışlar, b"lüm b"lüm okuyorlardı.İlk s"zü alan Deniz Gezmiş kürsüde ortak savunma metnini okurken, birden kapı açıldı. Salona resmi elbiseli bir g"revli girdi. Kuş uçurtulmayan, basına kapalı mahkemede dikkat çekici bir rahatlık içinde yargıçların "nüne kadar geldi ve Deniz' in fotoğraflarını çekip gitti.Ardından okuma sırası Yusuf Aslan' a geldi. Yine aynı adam salona girip bu kez Yusuf' u g"rüntüleyip çıktı.İzleyiciler, tüm sanıkların fotoğraflanacağını düşündüler "nce...Ancak Yusuf' tan sonra savunmayı devralan Atilla Keskin' de "beklenen adam" gelmedi.Sonra Hüseyin çıktı kürsüye ve kağıtlara bakmadan s"zlü savunmaya

Yazının Devamı

O adam neden sadece 3 fotoğraf çekti?

7 Mayıs 2002


<#comment>Geçenlerde bana bir ses bandı ulaştı.
Gönderen gençler banttaki sesin Deniz Gezmiş'e ait olduğunu öne sürüyorlardı.
Bandı dinledim, kaba saba bir erkek sesiydi.
Doğrusu bu sesi fotoğraflardaki Deniz'e iliştiremedim.
Emin olmak için "o ses"i en yakından işitmiş birinin, avukatı Halit Çelenk'in kapısını çaldım.

Yazının Devamı

Kır çiçekleriyle...

5 Mayıs 2002

Uzun uzadıya sohbet ettik. Eşi, hocam Mahmut Tali ™ng"ren' i yitireli 1.5 yıl olmuştu.Nihayet onun ardından, ona yaraşır bir kitap çıkabilmişti. "O kadar çok işi vardı ki, kendi anılarını yazamadan gitti" dedi Esin Hanım; "Ben de yapamadım. Çalışma odasına bile giremiyorum, oda onsuz o kadar hüzün ve acı veriyor ki bana..."(Gel de Yaşar Kemal' in Tilda' sının ardından s"ylediğini anımsama şimdi: "Otobiyografimi yazmayacaktım, çünkü hayatını yazarken kendine yontabilir insan... Ama 'Tilda'yla konuşmalar' ımı yazabilirim. B"ylece kendime yontmam, çünkü Tilda' ya yalan s"yleyemem; "ldükten sonra bile!..")* * *Sonunda Esin ™ng"ren, sevgili dost, usta gazeteci Metin Aksoy' a emanet etmiş eşinin odasını... Ve Aksoy, bir yıl çalışıp "Tek Başına Orkestra" yı derlemiş. (TiHV Y. 2002) Esin Hanım, kitabı g"ndereceğini s"ylerken "Onun ardından en güzel yazılardan birini siz yazdınız. Sizi çok severdi" dedi: "Ona çok çektirdiler, ama küsmedi hiç" diye ekledi.Şimdilerde milli günlerde iftiharla ekrana sürülen Sovyet yapımı "Türkiye'nin Kalbi Ankara" filmini ilk o keşfetmiş, ancak bu yayıncılık başarısı, kovulmayla "düllendirilmişti.İşte bu çok dokunmuştu ona... TRT'yi kuran

Yazının Devamı

Kır çiçekleriyle...

5 Mayıs 2002


<#comment>Esin Öngören aradı önceki hafta... Telefonda sesi hüzünlüydü.
Uzun uzadıya sohbet ettik.
Eşi, hocam Mahmut Tali Öngören'i yitireli 1.5 yıl olmuştu.
Nihayet onun ardından, ona yaraşır bir kitap çıkabilmişti.
"O kadar çok işi vardı ki, kendi anılarını yazamadan gitti" dedi Esin Hanım; "Ben de yapamadım. Çalışma odasına bile giremiyorum, oda onsuz o kadar hüzün ve acı veriyor ki bana..."(Gel de Yaşar Kemal'in Tilda'sının ardından söylediğini anımsama şimdi: "Otobiyografimi yazmayacaktım, çünkü hayatını yazarken kendine yontabilir insan... Ama 'Tilda'yla konuşmalar'ımı yazabilirim. Böylece kendime yontmam, çünkü Tilda'ya yalan söyleyemem; öldükten sonra bile!..")* * *Sonunda Esin Öngören, sevgili dost, usta gazeteci Metin Aksoy'a emanet etmiş eşinin odasını... Ve Aksoy, bir yıl çalışıp "Tek Başına Orkestra"yı derlemiş. (TiHV Y. 2002)Esin Hanım, kitabı göndereceğini söylerken "Onun ardından en güzel yazılardan birini siz yazdınız. Sizi çok severdi" dedi:"Ona çok çektirdiler, ama küsmedi hiç" diye ekledi.Şimdilerde milli günlerde iftiharla ekrana sürülen Sovyet yapımı "Türkiye'nin Kalbi Ankara"

Yazının Devamı

İnsanlık ağacında bir dal

4 Mayıs 2002

Herkesin içini burkan bu ayrıntıyı geçenlerde Sadberk Hanım Müzesi'ndeki konuşmasında Murat Bardakçı hatırlattı.Bu ayıbı temizlemek için Alaeddin Yavaşça devreye girip Selçuk' a konservatuvardan maaş bağlatmış, ama bu nedenle onun hakkında da tahkikat açılmış.* * * Orhan Veli Kanık da karanlık bir sokakta sarhoş yürürken belediyenin kazdırdığı bir çukura düşmüş, 2 gün sonra, 36 yaşında, beyin kanamasından "lmüştür.™lümünden sonra yayımlanan son şiiri ş"yledir: "Cep delik, cepken delik/ yen delik, kaftan delik/ don delik, mintan delik/ kevgir misin be kardeşlik."Sabahattin Ali' nin Bulgar sınırında beyni parçalanarak "ldürüldüğünü düşünürsek Orhan Veli yine de şanslı sayılır.Onun suçu da iktidar sofralarına meze olmamaktır.* * *Sadrazam Talat Paşa, Neyzen Tevfik' e devlet dairesinde katiplik "nerdiğinde Neyzen sormuş: "- Katip olacağım da ne olacak?""- ™nce katip, sonra umumi müdür, vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam..." diye saymış Talat Paşa:"- Ya sonra?"Paşa, "Sonrası hiiiç..." diye omuz silkmiş.Gülmüş Neyzen:"Ben bugün de 'hiç' im. Sonu 'hiç' olduktan sonra onca zahmete ne hacet?.."Neyzen, 60'ına yakın Mustafa Kemal' in sofrasında ney üflerken

Yazının Devamı

İnsanlık ağacında bir dal

4 Mayıs 2002


<#comment>Münir Nurettin Selçuk'a belediyenin çöpçü kadrosundan emekli maaşı bağlandığını biliyor muydunuz?
Herkesin içini burkan bu ayrıntıyı geçenlerde Sadberk Hanım Müzesi'ndeki konuşmasında Murat Bardakçı hatırlattı.
Bu ayıbı temizlemek için Alaeddin Yavaşça devreye girip Selçuk'a konservatuvardan maaş bağlatmış, ama bu nedenle onun hakkında da tahkikat açılmış.

* * *

Yazının Devamı