Konsültasyon lazım!

23 Mayıs 2002

Bunu Sabah' tan Mehmet Çetingüleç telefonla Ecevit' e soruyor. "™yle bir şeyi hiç aklıma getirmedim. Rahşan'ın da düşündüğünü sanmıyorum" diyor Ecevit... Sonra telefon kulağındayken eşine d"nüyor: "Sen ne dersin Rahşan, Sayın Çetingüleç, 'Başbakanlık Konutu'na taşınacak mısınız', diye soruyor."Rahşan Hanım sesleniyor: "Evde olmayı tercih ederim.""Ben de aynı g"rüşteyim" diye tamamlıyor Bülent Bey:"Evde olmak iyi..."* * * Atatürk' e de doktorları s"z geçiremezdi.™lmeden 1 yıl "nce Neşet ™mer Bey, "İçkiyi bırakmalısınız" dediğinde Atatürk, Bismark' ın şu s"zünü aktarmıştı: "Doktorumu terk ederim, içkimi terk etmem.""Onu emanet ettiğimiz" Türk hekimler, Ata' nın karizmasını aşıp "Artık içki yasak" diyemediler. Bunu yapabilecek hekim, Avrupa'dan getirtildiğinde ise artık çok geçti. Atatürk, bir dünya harbi yaklaşırken yatalak hale geldiği haberinin Türkiye'ye zarar vereceği endişesiyle hastalığının gizlenmesini istiyor, güç g"sterisi için uzun, yorucu seyahatlere kalkışıyordu.Hekimler engelleyemedi. Atatürk onlara güveniyor muydu?Sanmam.™lmeden 4 ay "nce Savarona' da ateşler içinde yatarken Kılıç Ali' ye "Annene sor bakalım, ateşimi geçirecek bir ev ilacı

Yazının Devamı

Konsültasyon lazım!

23 Mayıs 2002


<#comment>Doktorları, Ecevit'in Başbakanlık Konutu'na taşınmasını istiyor. Orada daha kolay müdahale edilebileceği düşünülüyor.
Bunu Sabah'tan Mehmet Çetingüleç telefonla Ecevit'e soruyor.
"Öyle bir şeyi hiç aklıma getirmedim. Rahşan'ın da düşündüğünü sanmıyorum" diyor Ecevit...Sonra telefon kulağındayken eşine dönüyor:
"Sen ne dersin Rahşan, Sayın Çetingüleç, 'Başbakanlık Konutu'na taşınacak mısınız', diye soruyor."Rahşan Hanım sesleniyor:
"Evde olmayı tercih ederim.""Ben de aynı görüşteyim" diye tamamlıyor Bülent Bey:"Evde olmak iyi..."* * *Atatürk'e de doktorları söz geçiremezdi.Ölmeden 1 yıl önce Neşet Ömer Bey, "İçkiyi bırakmalısınız" dediğinde Atatürk, Bismark'ın şu sözünü aktarmıştı:"Doktorumu terk ederim, içkimi terk etmem.""Onu emanet ettiğimiz" Türk hekimler, Ata'nın karizmasını aşıp "Artık içki yasak" diyemediler. Bunu yapabilecek hekim, Avrupa'dan getirtildiğinde ise artık çok geçti.Atatürk, bir dünya harbi yaklaşırken yatalak hale geldiği haberinin Türkiye'ye zarar vereceği endişesiyle hastalığının gizlenmesini istiyor, güç gösterisi için uzun, yorucu seyahatlere

Yazının Devamı

Kaçak binada liderler zirvesi

21 Mayıs 2002

Ben de yıllar yılı "bahçesiz" modern işyerleri yerine o güzelim eski evleri mesken tuttum kendime... O bahçelerin yeşilliğinde yazıp çizdim, beton ormanlarından uzakta...."Bahçeli", Anıtkabiri gölgelememe kaygısıyla 4 katın üzerinde binalara cevaz vermez, onu yemyeşil bir örtüyle kucaklardı.Ta ki, Anıtkabirin tam karşısına o sevimsiz bina dikilene kadar...***Günün birinde baktık, konut alanı olarak planlanmış caddeye 4 katlı bir hastane için yapım izni verilmiş.Zamanla önünden gelip geçerken gördük ki, inşaat 4. katta durmuyor, yükseldikçe yükseliyor. Meğer proje 8 kata göre değiştirilmiş.Önce Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı ve Valilik ayağa kalktı, Anıtkabirin gölgeleneceği, güvenlik sorunları yaşanacağı, yasanın çiğnenmiş olacağı anımsatıldı, yıkım istendi.Ancak Prof. Mehmet Haberal aldırmadı:"Askeri lojmanlar nasıl yapılabildi" diye sorup işine devam etti.2000 sonunda "kaçak inşaat" mühürlendiyse de mühür kırılıp yapım hızlandırıldı.Savcılık suç duyurusunu dikkate almadığı gibi, Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz yıkım ekibiyle birlikte inşaata gittiğinde karşısında yıkımı durdurma kararını buldu.Şu koalisyona bakar mısınız:DSPnin cumhurbaşkanı adayı Mehmet Haberalın

Yazının Devamı

Kaçak binada liderler zirvesi

21 Mayıs 2002


<#comment>Bahçelievler, adı üstünde, bahçe içinde planlı evlerin dizi dizi sıralandığı şirin bir semtidir başkentin...
Ben de yıllar yılı "bahçesiz" modern işyerleri yerine o güzelim eski evleri mesken tuttum kendime... O bahçelerin yeşilliğinde yazıp çizdim, beton ormanlarından uzakta....
"Bahçeli", Anıtkabir’i gölgelememe kaygısıyla 4 katın üzerinde binalara cevaz vermez, onu yemyeşil bir örtüyle kucaklardı.
Ta ki, Anıtkabir’in tam karşısına o sevimsiz bina dikilene kadar...
***
Günün birinde baktık, konut alanı olarak planlanmış caddeye 4 katlı bir hastane için yapım izni verilmiş.

Yazının Devamı

"Sizin lideriniz olabilir, ama benim kocam"

19 Mayıs 2002

Liderler, kadınları, sağlıkları ve doktorları üzerine yakın tarihten birkaç hatıra nakledeceğim size...***Cumhuriyet ilan edildikten 2 hafta sonra çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa üst üste 2 spazm geçirdi. Doktoru Neşet Ömer (İrdelp) Bey acilen İstanbuldan gelip onu muayene etti ve "Yorgunluk" teşhisi koydu.Gazi, 11 - 17 Kasım haftasını dinlenerek geçirdi. Ama yetmedi.Eşi Latife Hanımın yakın denetimine rağmen perhize uymuyor, 10 sigara sınırını zulasından sigara aşırarak deliyor, yine çok çalışıyordu.Bunun üzerine Latife Hanım, onu alıp İzmire kaçırdı. Hem de - tam Cumhuriyet ilan edildiği dönemde - 50 günlüğüne...Kemal Paşa 1924ün 1 Ocak - 23 Şubat arasını, Göztepedeki Köşkünde dinlenerek geçirdi.Sonraki yıllarda yorgunluk ve sofra âdeti sürünce Latife Hanım -sevmediklerini eve sokmamaya gücü yetmese de - birkaç kez Atanın sağlığı gerekçesiyle sofraya müdahaleye kalkışmış, ancak bu yüzden sevdiği adamı hepten kaybetmiştir.***50 yıl sonra, 1973te bir başka Köşk, bir başka kadın:2. Adamın son günlerinde Mevhibe İnönüyü kızı Özden Tokerin günlüğünden okuyoruz:"Pembe Köşkte yeni bir hayat başlamıştı. Her gün Yüksek İhtisas Hastanesinden veya Ankara Tıp Fakültesinden

Yazının Devamı

"Sizin lideriniz olabilir, ama benim kocam"

19 Mayıs 2002


<#comment>Bu cümleyi anlayabiliyor insan... Eşini ikinci bir insanla bile paylaşmak istemeyen bir kadının onu bir ülkeyle ya da doktorlarla paylaşması zor olsa gerek.
Liderler, kadınları, sağlıkları ve doktorları üzerine yakın tarihten birkaç hatıra nakledeceğim size...
***
Cumhuriyet ilan edildikten 2 hafta sonra çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa üst üste 2 spazm geçirdi. Doktoru Neşet Ömer (İrdelp) Bey acilen İstanbul’dan gelip onu muayene etti ve "Yorgunluk" teşhisi koydu.
Gazi, 11 - 17 Kasım haftasını dinlenerek geçirdi. Ama yetmedi.
Eşi Latife Hanım’ın yakın denetimine rağmen perhize uymuyor, 10 sigara sınırını zulasından sigara aşırarak deliyor, yine çok çalışıyordu.

Yazının Devamı

İki binaya ağıt

18 Mayıs 2002

Sonra, ağır kadife perde, ağır ağır kapanacak; bir daha da açılmayacak.Gençliğimizin mabedi Akün Sineması tarihe karışacak.***1975te "Hababam Sınıfı"yla yola çıkmıştı Akün...Televizyon, seyirciyi esir almış, porno, perdede hükümranlığını ilan etmişti. Sinemalar pasaja dönüşüyordu artık...Tam da böyle bir dönemde Hababam Sınıfı, sinemanın ölmediğini kanıtlayan bir bayrak gibi 6 ay afişte kalarak Akünü hayata bağlamıştı.Çeyrek asır boyunca Akün, Ankaralıları perdeyle buluşturan sayılı salondan biri oldu:Kızılayda "Büyük", Sıhhıyede "Ankara", Bahçelide "Arı", Maltepede "Gölbaşı"yla birlikte...Kim bilir kaçımızın en içten kahkahalarını, en samimi gözyaşlarını, ergenlik buseleriyle anılarını saklayan diğer salonlar birer birer kapandı. Geriye bir tek Akün kaldı.***Çeyrek asır önce sinemanın havlu attığı dönemde açılan Akün, bugün yeni salonların pıtrak gibi çoğaldığı bir dönemde perde kapatıyor.Neden?Dinozorları yok eden nedenden?Büyüklüğü artık onu korumuyor, tersine sonunu hazırlıyor.Ancak küçük balıkçı teknelerinin direnebildiği kasırgada manevra yapmakta zorlanan ağır yük şilepleri gibi şelaleye doğru akıyor hızla...Ankaranın ihtişamlı salonlarının kimi işhanı oldu, kimi bölünüp

Yazının Devamı

İki binaya ağıt

18 Mayıs 2002


<#comment>Perşembe akşamı Ankara Akün Sineması’nda gong çalacak, ağır kadife perde açılacak ve "Hababam Sınıfı" oynayacak. Biletsiz içeri alınacak seyirciler Rıfat Ilgaz’ı, Adile Naşit’i, Kemal Sunal’ı anacak kah gülüp kah rahmet okuyarak...
Sonra, ağır kadife perde, ağır ağır kapanacak; bir daha da açılmayacak.
Gençliğimizin mabedi Akün Sineması tarihe karışacak.
***
1975’te "Hababam Sınıfı"yla yola çıkmıştı Akün...
Televizyon, seyirciyi esir almış, porno, perdede hükümranlığını ilan etmişti. Sinemalar pasaja dönüşüyordu artık...

Yazının Devamı