Dört adım kaldı

14 Nisan 2008

Kayserispor işi biraz ciddiye alsa, Fenerbahçe maçındaki performansının yarısını sergilese, Sivasspor’un maçı kazanması bu kadar kolay olamazdı.
Kuşkusuz ev sahibi de rakibe göre motive olma hastalığına deva bulamayanlardandı. Özellikle gol bölgelerindeki tutukluğu anlaşılır gibi değildi. Sivasspor tüm enerjisini ikinci yarıya saklamıştı belli ki. İlk yarıda oyunu dengede tutup, bulursa ani ataklarla Kayserispor kalesini yoklamayı düşünmüştü. Yoksa işi bitirmek ikinci bölüme kalacaktı. En büyük silahı da her zamanki gibi bitmez tükenmez enerjisiyle Mehmet Yıldız olacaktı. Topu her ayağına aldığında rakip savunmayı hallaç pamuğu gibi atan Mehmet gerçekten de dün sahanın “yıldızı” idi.
Sivasspor ikinci yarıya beklendiği gibi çok istekli başladı. Santra ile birlikte golü bulması kaçınılmazdı, kaçıran İlhan oldu. Ancak pozisyonu telafi etmek yine İlhan’a düştü. 5 dakika önceki atağın bir benzerinde pası veren İlhan, golü yapan ise Mehmet Yıldız oldu. Bu ikili Kayserispor savunmasını çözmeye yetti.

Tab

Yazının Devamı

Demirören’in ayrıcalığı ne?

12 Nisan 2008

Futbolcuya yazık, bordroluya kazık
Kulüplere müjde, işçime, esnafıma, memuruma şamar.
Dünyanın hangi ülkesinde futbolcunun kazandığı milyonlarca doların vergisini kulüp öder?
Hangi ülkesi vergi cennetidir Türkiye gibi?
Sen bordroludan daha maaşını almadan yüzde 25 vergisini keseceksin.
Trilyonları cebine indiren futbolcuya yüzde 15 diyeceksin.
Üstelik bu yükü kulüplerin, dolayısıyla o futbolcuyu izlemek için bir dolu para ödeyen taraftarın omuzlarına yükleyeceksin!

Yazının Devamı

Yattara oynarsa

5 Nisan 2008

Yattara bu. Kimi zaman sorumsuzluğu ile adından söz ettiriyor. Kimi zaman hem oynuyor, hem oynatıyor. O takımını ateşlemese Trabzonspor’un kımıldayacak mecali, golü düşünecek hali yoktu dün akşam.
Tanrı yetenek vermiş, ama nasıl kullanacağına karışmam demiş. İşte o Yattara ikinci yarının başlarında tribüne oynamaya başlayıp Kotchoni’nin tekmesini yiyinceye kadar sahanın en iyisiydi. Kart göstermemek adına zaman zaman sertliğe izin veren hakem Hakan Özkan’ın bu pozisyonu es geçmesi maçın en çok tartışılacak pozisyonuydu. Gineli’nin 7 asistinden ikisinin golle sonuçlanması ise skora yaptığı katkının göstergesiydi.
Maç öncesi önemli futbolcularını “isyanın” bedeli olarak kadro dışı bırakan Denizlispor tek forvet oynuyor gibi görünmesine karşın Musa, Fatih ve Serhat gibi isimlerle hücumda çok çabuk çoğalıp Trabzonspor savunmasını güç anlar yaşattığı dönemde kalesinde golü gördü. Gol takımın psikoloijisini, dolayısıyla disiplinini bozdu.

Taraftar mutlu!
Rakibin arka alanda bıraktığı boşlukları

Yazının Devamı

Bu kadar da değil

30 Mart 2008

Trabzonspor ununu elemiş, eleğini asmış. Mücadelesi prestij için. Puan cetvelinde Denizlispor ile ligin en rahat ve hedefsiz iki takımından biri. Ama bu bile mazeret değil o kadar ruhsuz oynamaları için.
Taşıdıkları formanın ağırlığını unutanların sezon bitiminde sonu bol sıfırlı transfer pazarlığına nasıl oturacaklarını doğrusu merak ediyorum. Trabzonsporlu futbolcuların yapacakları en iyi iş, dünkü maçı tekrar tekrar izleyip takımlarının neden bu konuma düştüğünü sorgulamaları olmalıdır.
Ya Ankaraspor’a ne demeli? Kümede kalma uğraşı veren bir ekip böyle mi oynamalı? Koşacak, pres yapacak, rakibi boğacak, bir an önce gole kavuşacak bir takım beklerken, Ankaraspor’un rahatlığı şaşırttı beni!

Halı saha maçı!
Gol mü? Bordo-mavili savunmanın bu ikramını da geri çevirseler ayıp olurdu. Trabzonspor’un ilk yarı boyunca tek bir pozisyon dahi yaratamadığı bu garip oyunda başkent ekibi çok daha istekli ve hırslı olmalıydı. Ankarasporlu futbolcuların çoğu sanki takımın küme düşme hattında olduğunun farkında değildi. Hürriyet, Tita ve biraz da

Yazının Devamı

Terim, Hamit ve forma

29 Mart 2008

Futbol bu. Antrenmanda da sakatlanabilirsin, maçta da. Hangi teknik adam oyuncusunu kaybetmek ister.
Canı yanar, içi acır.
Tıpkı Fatih Terim’in Belarus maçından sonra Hamit ve Arda için hissettiği gibi.
Ama ne yarar sağlayacağı tartışılan bir maçta, üstelik böyle bir zeminde, en önemli silahlarını riske atıyorsan artık buna şanssızlık diyemezsiniz.
Adı üzerinde hazırlık maçı.
Gerçi zamanlaması da, tercih edilen rakip de sorgulanacak cinsten ama...
Amacın kadroya aldığın yeni isimlerin performansını gözlemek ise;

Yazının Devamı

Altı dakikada bitti

24 Mart 2008

Sonuç normal. Normal olmayan Sivasspor’un ligin en çok gol yiyen takımı karşısında tam 74 dakika suskun kalmasıydı. Üstelik o ana kadar Konyaspor’un iki topu direkten dönmüş, ev sahibi takımın son haftalardaki performans düşüklüğü belirgin biçimde kendini göstermişti.
Bu tablo karşısında Bülent Uygun da sıkılmıştı. İkinci yarının ilk 20 dakikasında üç oyuncu birden değiştirmesi, sahadan sürpriz bir sonuçla ayrılma kaygısındandı. Son on dakikayı Diallo’nun sakatlanmasıyla on kişi tamamlaması ise ne kadar büyük bir risk aldığının kanıtıydı. Zirvenin karıştığı haftada Sivasspor’un sahasında puan kaybetmesi, ciddi güven sorunu yaratabilirdi.
Bu düşünceler ve tribünlerin giderek artan endişesi 74. dakikada Cvetkov’un Konyaspor savunmasının adeta yerine mıhlandığı bir anda gol coşkusuna dönüştü. O ana kadar son derece etkisiz kalan Mehmet Yıldız’ın yarı hissesine sahip olduğu bu gol gelecek sağanağın da habercisiydi.

Fiziki yetersizlik
Konyaspor’un direnci tıpkı Fenerbahçe maçında olduğu gibi bir

Yazının Devamı

Yürüüü be Sergen

22 Mart 2008

“Çok açık görüldü ki bu yama dikiş tutmaz.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın seçim hediyesi olarak Eskişehirspor’a  transfer ettiği Sergen Yalçın,  kısa bir süre sonra teknik direktörü Metin Diyadin’i yer.
Alışıldık disiplinsiz davranışları, at yarışı tutkusu ve bahis oyunlarına zaafı nedeniyle süresiz kadro dışı bırakılan Sergen, yönetim tarafından affedilip geri döner.
Sonrasında Sergen canının istediği maçlarda forma giyer, bazen aniden sakatlanıp İstanbul’un yolunu tutar.
Arada bir klasını konuşturur, Eskişehirspor’a maç kazandırır ama huylu huyundan vazgeçmez.
Neden vazgeçsin ki?..
Bu kez  arkasında kapı gibi Kemal abisi varken...”

Yazının Devamı

Müthiş bir maçtı

15 Mart 2008

Manisaspor’un kritik maçı kazanabilmesi için kapasitesinin üzerine çıkması ve ekstra işler yapması gerekiyordu. Örneğin savunmacıların kabusu Mehmet ile rakibin etkili silahı Muhammed’e göz açtırmaması, orta alanı çok adamla kontrol etmesi, gol umudu Burak’ı sıkça topla buluşması ya da onun boşalttığı alana sürpriz adamlar sokması gibi. En önemlisi de yenilginin kümede kalma umutlarını alıp götüreceğinin farkında olmasıydı!
Sivas zirve takibi için kayıpsız geçmek zorunda olduğu deplasmanda tedbirli ve sabırlı oynamak zorundaydı. İlk bölümde bu dengeyi sağladı. İkinci yarıya forvete Chetkov’u alarak başlaması skor istediğinin göstergesiydi. Ancak Manisa’nın karşı hamlesi ise Targino oldu. İki takımın da kazanma arzusuyla tempo müthiş yükseldi.
Ev sahibi ekip hücum bölgesini Rafael ile takviye edince geçen hafta Ankaragücü maçında tehlike sinyalleri veren gerideki dörtlü blok, baskı karşısında bocalamaya başladı. Özellikle son 15 dakikalık bölümde çok bunaldı. Manisa

Yazının Devamı