Fark göremedik, ya siz?

10 Mayıs 2008

PFDK’nın Galatasaray- Fenerbahçe derbisiyle ilgili kararında federasyon gölgesi olmadığını düşünmek mümkün değil.
Gerekçeli kararın geçmişte benzeri görülmemiş bir uygulamayla internet sitesinde yayınlanması da, kamuoyunda bu yönde oluşan görüşün değiştirilmesi isteğinden kaynaklandı kuşkusuz.
Okudum, tebessüm ettim!
Meğer talimatlardaki boşluklar, yeri ve zamanı geldiğinde ne güzel işe yarıyormuş!
Tıpkı tehlike anında “camı kırıp kaçın” uyarısı gibi.
Bu yüzden 7 sayfalık gerekçeli karar beni tatmin etmedi.
Federasyonun, Galatasaray’ın olası şampiyonluk turunu atacağı maçta tepkilerden çekinerek sahanın kapanması riskini göze alamadığı yolundaki görüşümü de değiştirmedi.

Yazının Devamı

Finali müthiş oldu

8 Mayıs 2008

Öncelikle, iki genç teknik adam, Mesut Bakkal ile Tolunay Kafkas’ın mütevazı kadrolarıyla finale kadar gelmesi alkışa layıktı.
20 yıl sonra dört büyüklerin televizyon başında seyrettiği Anadolu finalini yine uzun bir süreden  sonra FIFA kokartlı bir hakem yerine sezonun en formda ismi Yunus Yıldırım’ın yönetmesi ise güzel bir jestti.
Bursa’daki mücadelenin anlamı, gelecek sezon ülkemizi UEFA’da temsil edecek ilk takımın adresinin Anadolu olmasıydı.
Bu başarıyı yaşamak isteyen iki ekip de oyuna kontrollü başladı. Hem hücuma çıkarken, hem de savunmada aşırı titizlik göstermeleri ilk yarım saatlik bölümde ceza alanları içinde tehlike yaşanmasını engelledi. Meşin yuvarlak adeta ortada sıkıştı kaldı. Enerjilerini doksan dakikanın ötesine taşıma kaygısı da vardı tabii.

Olmadı işte!
Gençlerbirliği’nde Kahe ve Isaac, Kayserispor’da ise Cangele ile Iglesias’ın ilk topları olumlu kullanabilmek için rakip savunma ile boğuşmaktan canları çıktı. 18. dakikada Mehmet Topuz’un, 41. dakikada Engin’in kaleyi uzaktan

Yazının Devamı

Aurelio Milli Takım’da oynar mı?

3 Mayıs 2008

Fenerbahçe ile Aurelio arasındaki restleşme tatsızlıkla sonuçlanırsa Milli Takım bundan etkilenir mi?
Bence evet.
Özel sözleşmeye dayanarak bir yıllık opsiyon hakkını kullanmak isteyen Fenerbahçe’nin amacı belli.
İspanya’da birden fazla talibi olan Aurelio’nun bedava gitmesini engellemek, ikame edeceği bir oyuncu bulamadığı takdirde kadroda tutmak.
Madem ki iki yıl önce taraflar arasında böyle bir anlaşma yapıldı, kulübün uzatma istemesinde yadırganacak bir durum yok.
Ya Aurelio açısından?
Devre arasından bu yana cazip transfer teklifleriyle kafası karışan Brezilyalı oyuncunun, son yaşananlardan sonra Fenerbahçe ile işi zor.

Yazının Devamı

Öldü öldü dirildi

27 Nisan 2008

Şifre “kazanmak” ise çocukluğumuzun mahalle maçlarında ağabeylerimizin bizi kızdırmak için söylediği gibi, “haticeye değil neticeye bakalım.”
Şampiyonluk hedefini dört büyüklerin dışında bir Anadolu takımı koyamaz diyenlere inat, son iki haftaya girilirken bu ezberi bozmaya çalışan Sivasspor’un Denizli deplasmanında kazandığı üç puan, üç puandan çok daha fazlasını ifade ediyordu.
Aylardır sakatlıklar ve cezalarla uğraşan, bu yüzden “İşte ideal kadrosu budur” diyemediğimiz Sivasspor’un erken bulduğu gol işini kolaylaştırmak yerine güçleştirdi. Dün takımın bu kadar zorlanmasındaki en önemli faktör ise Mohammed’in yokluğu oldu. Sergio onun dublörü bile olmaktan uzak kaldı. Sivas iki ciddi atak yaptı, iki gol buldu.
Kazandığı maçları ikinci yarıda koparan kırmızı-beyazlılar, ligin en rahat takımlarından biri karşısında özellikle son yirmi dakikayı adeta kabus gibi geçirdi. Denizlispor’un her iki yarıda da rakibine oranla çok daha baskılı olduğunu ve pozisyon bulduğunu göz

Yazının Devamı

Yapılanma mı kapılanma mı?

26 Nisan 2008

Kemal Dinçer hakkında günlerdir pek çok şey yazıldı. Kendisini tanımam. Tek bildiğim Fenerbahçe kontenjanından Gözlemci ve Temsilciler Kurulu Başkanı olduğu.
Hiç garipsemeyin, kim kimin torpili olmamış ki bugüne kadar.
Düzeni ne Haluk Ulusoy değiştirebildi ne de Hasan Doğan değiştirebilir.
Peki Dinçer işini kötü mü yapıyor?
Değerlendirmek için erken.
Zaten Dinçer’in defosu, neleri yapıp yapamadığında değil.
Neler yazıp ne çabuk unuttuğunda.

Yazının Devamı

Çılgınlık bu

20 Nisan 2008

Bülent Uygun, belki de hayatının en büyük kumarını oynadı. 58. dakikada Diallo’yu oyundan alıp, Cvetkov’u hücum bölgesine göndermesinin tek anlamı vardı: “Ya hep ya hiç.”
Zaten Hayrettin ve Abdurrahman gibi ofansif yönü kuvvetli iki kanat oyuncusu yoktu. Koşullar Bülent hocayı dörtlü savunma kurgusunu değiştirip ceza alanını Saidi, Diallo ve İlhan’a teslim etmek zorunda bırakmıştı. Bu bile büyük risk iken, son yarım saatte her şeyi göze alıp oyunu Ankaraspor yarı alanına yıkma düşüncesi çılgınlıktı. Ancak bu çılgınlık son üç haftaya girilirken Sivasspor’u şampiyonluk potasının içinde bırakmaya yetti. Kısıtlı imkanlar ve kadroyla tarih değiştirmeye çeyrek kala bu takım ve teknik direktörü için “Hepinize helal olsun”dan başka ne söylenebilir? Yürekleriyle mücadele eden bu adamlara bin kere helal olsun!
Maçın kader anı diyebileceğimiz iki pozisyonu vardı. İlki henüz 56. saniyede Mehmet Yılmaz’ın vuruşunda kaleci Petkoviç’in müthiş kurtarışı,

Yazının Devamı

Çin’i bir daha düşün Halil!

19 Nisan 2008

Biliyorum, kolay değildi. Sen üç yıl hiçbir müsabakaya girmeyecek, arada ciddi sakatlıklar yaşacak ve ilk Avrupa Şampiyonası’nda üç altın madalya kazanacaksın.
Halil Mutlu’dan beklenen buydu. Tabii ki olamazdı, olmadı!
Yirmi yıla yakın halter takip ettim. Bu spor diğerlerine benzemez.  Emek vermen, özel yaşamından fedakârlık etmen, haftanın yedi günü çalışman gerekir. Bazen eşini  ve çocuğunu aylarca göremezsin.
Halil doping olayından sonra çok sıkıntı çekti. Yalnız kaldı, ona sırtını dönenler oldu. Moral vermek yerine kuyusunu kazmak isteyenlerle mücadele etti.
Şimdi aynı insanlar Halil’den dördüncü olimpiyat şampiyonluğunu istiyor. 20 kilo bile kaldırmamış adamlar altın madalyayı garanti sanıyor.
Açık söyleyeyim çok zor.
2000 Sidney Olimpiyatı’nda, Naim Süleymanoğlu’nu izlerken içim cız etmişti.

Yazının Devamı

İş başa düştü

17 Nisan 2008

Futbolun cazip tarafı bu. Sonucu önceden kestiremediğiniz için sürprizler sevindirici de olabilir, can da sıkabilir.
Salı gününe kadar kendini UEFA Kupası’na katılacak iki takımdan biri olarak gören Kayserispor için de böyle oldu. Gençlerbirliği’nin, Galatasaray’ı eleyeceğini aklının ucundan bile geçirmeyen sarı-kırmızılılar hesaplarını gözden geçirmek zorunda kaldı.
Finali Galatasaray ile oynayıp kaybetseler bile rakibin en azından sezonu ikinci bitirip Şampiyonlar Ligi’ne katılacağını, dolayısıyla kupa finalisti olduğu için UEFA’ya gideceğini düşünen Kayserispor’da iş başa düştü. Yani bu sezon tek hedef olan Avrupa kupa şartına bağlandı.
Final için de formaliteyi tamamlaması gerekiyordu. Rizespor karşısına ilk maçtaki 3-0’lık skorun avantajıyla çıkan ev sahibinin istediği alması zor olmadı. Rövanş bir antrenman havasında geçti. Her iki takım da kendini sıkmadı. Süper Lig’deki konumu itibarıyla hafta sonu Beşiktaş ile oynayacağı maça odaklanan konuk ekibin zaten şansını zorlamak gibi bir

Yazının Devamı