Kişisel arşivime aldığım bir yazıda şöyle bir yorum vardı.
* * *
“Entel kelimesi Fransızcadan geliyor. Entelektüel kelimesinin kısaltılmışıdır.
Sıkça rastladığımız bir entel tipi vardır. Fransa’dan bir örnek verelim.
Tanınmış bir mağazadan alınmış siyah bir palto giyerler. Paltonun dış cebinde ismi okunacak şekilde yerleştirilmiş Le Monde gazetesi vardır.
Elinde Borsalino marka bir fötr şapka tutar. Şapkayı, markası okunacak bir şekilde elinde taşır.
Başlıca özellikleri, her konuda basit çözümler üretmektir.
Kendilerine ait görevlerde bile basit çözümlere giderler ama bu çözümleri uygulayamazlar.
Le Monde gazetesi entel tipini bu tarife yakın şekilde anlattıktan sonra, bunların çoğunun ‘solcu’ olmadıkları halde ‘solcu geçindiklerini’ belirtiyor.
Bir de hakikaten entelektüel olan aydın insanlar sınıfı tanımlanır.
Fransızlara göre...
Bunlar ülke sorunlarını çok iyi bildikleri halde, zaman zaman etkili görünmek gayretiyle entel takımı ile iş birliği yaparlar.
Bu durumda birçok kimse aydınlar dilekçesindeki tanınmış bazı entelleri örnek göstererek aydınları küçümsemeye kalkarlar.
Bir yandan da ‘Aydın kimdir?’ sorusu üzerine fikir yürütülür.
Aydınlar sınıfı yanında bir bilge insanlar sınıfı vardır.
Bunlara batı dünyasında ‘Wise Man’ ismi verilir.
Bunlar ise bir sihirbaz ustalığıyla, ülke sorunları üzerine eğilirler.
İşte ülkeleri ayakta tutan kitle bilge kişilerdir. Bilge olmak başka bir deyimle akil olmaktır. Aydın olmaktan, akıllı ve zeki olmaktan farklı bir şeydir...”
* * *
Dediğim gibi bu bir alıntı.
Ve Fransızların entel, entelektüel, akil adam gibi kavramlara bakışını anlatan bir yorum. Hele hele “Akil adamlar” son yıllarda sıkça konuşulan kavramlardan biri.
Hatta Avrupa Parlamentosu geçen yılın ortasında farklı bir karar alarak Akil Adamlar Komitesi bile kurdu. Türk hukukçusu Prof. Dr. Rona Aybay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin reformu için çalışacak 11 kişiden oluşan komiteye seçildi.
Bu fikrin babası olan Fransa Devlet Başkanı Sarkozy idi.
Avrupa Devlet ve Hükümet başkanlarının “Akil Adamlar Konseyi” denilen bir yapılanmayı, Avrupa hakkında düşünmekle görevlendirmiş olmasını muazzam bir başarı olarak kutluyordu.
Sarkozy, bir Avrupa ülkesi olarak görmediği Türkiye’yi AB’ye, “Akdeniz Birliği” denilen birlik aracılığıyla bağlamak istiyordu.
Türkiye’yi AB’den uzak tutma vaadi sayesinde seçimlerden de başarıyla çıkan Fransa Devlet Başkanı, şimdi buna uygun bir gayretle, Ankara’yla üyelik müzakerelerini durdurmak için çaba gösteriyor.eski Başbakanı Felipe Gonzales başkanlığındaki Akil Adamlar Grubu, genişleme ve Türkiye’nin üyeliği konularını gündeme almayacak.
AB’nin gelecekte karşılaşacağı sorunları ele alacak grubun incelemesi ve görüş bildirmesi istenen konular arasında; sosyoekonomik modeller, hukuk devleti yapısı, kalıcı büyüme ve gelişme, küresel istikrar, göç, enerji ve suç örgütlerine karşı mücadele gibi dosyalar yer alıyor.
Bütün bu tartışmalar devam ederken İtalya’dan bu grupla ilgili ilginç bir çıkış oldu.
İtalya’nın eski Başbakanı Prodi, “Akil adamlar akıllıca davranmalı...” deyip ince Fransa Devlet Başkanı’na bir gönderme yaptı.
Bugünlerde Türkiye’nin geldiği siyasi atmosferin düzelebilmesi için benzer bir model öneriliyor.
Karşı çıkmıyorum aksine destekliyorum.
Ama Prodi’nin uyarısını da dikkatlere sunmak istiyorum.
“Yüzde 47 aldık, milletin iradesi arkamızda” deyip çoğulcu demokrasi anlayışında olan, bizden ondan politikasını sonuna kadar uygulayan bir hükümet bugün akil adamın sözünü mü dinler?
Yanıtını siz verin.
Bir hatırlatma daha...
Akil adamlar da akıllıca davranmalı...