Pazar günü bir arkadaşım aradı. Dostum uluslararası bir firmanın Türkiye genel müdürü.
Her yıl bir başka ülkede yapılan şirket toplantıları bu sefer Türkiye’deymiş. İstanbul’daki toplantılar bitince şirketin üst yönetimini Çeşme’ye davet etmiş.
ABD’li konuklar Çeşme’ye bayılmış. Alaçatı’yı, Dalyan’ı, Ilıca’yı çok sevmişler.
Pazar günü de kendisine ait yatla birlikte bir yarımada turu planlamışlar.
Yıllardır her zaman gittikleri Eşek Adası’nda bir mola verip, denize girmek istemişler.
Tabii arkadaşlarımızın birkaç defa yazdığımız yasaklar zincirinden haberi yok.
Demişler ki...
“Burası ikinci derece deniz askeri yasak bölgesi...”
Konuklar bir problem olduğunu anlayınca sormuşlar.
“Yunan adaları yakın biliyorduk ama bu kadar yakın olacağını tahmin etmemiştik...”
Dostum orasının Sakız değil, Eşek Adası olduğunu ve hala Türk sularında olduğunu söylemiş.
Tabii sorunun neden kaynaklandığını anlamaya çalışmışlar.
Yetkililer yabancı bayraklı bir tekneyle orada kalamayacaklarını ve ısrar etmeleri halinde ceza yazacaklarını söylemişler. Söylenen ceza da öyle küçük bir rakam değil.
Peki bu ikinci derece deniz askeri yasak bölgeleri ne anlama geliyor?
12’inci madde deniz askeri yasak bölgeyi tarif ediyor.
“İkinci derece kara askeri yasak bölgelerinin sahilde bittiği noktadan itibaren deniz yönünde; birinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin sınırlarından itibaren deniz üzerinden her yönde, iki deniz miline kadar uzaklıktaki seçilen noktaların birleştirilmesi suretiyle tespit olunur...”
Devam edelim.
“Yurt savunması bakımından gerekli görülen diğer yerlerde de ikinci derece deniz askeri yasak bölgesi tesis edilebilir. Bu bent hükümlerine göre tesis edilen ikinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin sınırları en az bir en fazla iki deniz mili olarak tespit olunur. İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin yukarıdaki bentlerde belirtilen sınırları savunma ihtiyacı veya bölgenin özelliklerinin zorunlu kıldığı hallerde Genelkurmay Başkanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla kısaltılabilir veya uzatılabilir...”
İki yıldır devam eden ama bu yıl artan denetimlerin nedeni, yabancı bayraklı yatlar ve deniz araçları...
Çünkü yasalarda “İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerindeki liman, koy, körfez gibi yerlere Türk deniz araçları serbestçe girip çıkabilir” diyor.
Yabancı bayraklılar için ise yasaklar getiriliyor.
İyi de gel bunu ABD’li konuklara anlat.
Tabii misafirler sormuşlar.
“Neden yabancı bayrak... Tamam ama siz Türk vatandaşı değil misiniz? Türkler yat alamıyor mu?”
Yıllardır tam bir komedi yaşanıyor.
Eğer 100 bir euroluk bir tekne alır ve Türk bayrağı takarsanız yıllık 25 bin eurodan dört yılda bir tekne parası ödemiş oluyorsunuz.
Yabancı bayrak takarsanız; başlangıçta şirket kurma masrafları dışında neredeyse yok denecek kadar az bir vergi veriyorsunuz.
Amatör kaptanlıkla yabancı tekneyi kullanıyorsunuz, yerliyi kullanamıyorsunuz.
Tam bir çelişkiler yumağı... Daha da kötüsü... Çeşme’deki uygulamalar...
Sormak istiyorum; Eşek Adası’nın stratejik bir önemi mi var?
Kırk yıldır insanlar tekneleriyle oraya ya da Hacettepe Koyu’na, Dalyan’a giderler, denize girerler, vakit geçirirler. Hatırlatalım.
Türkiye’nin turizmde yeni cazibe merkezi olarak ilan ettiğimiz Çeşme’de bu tür uygulamalar sektörü zora sokuyor. Diyeceksiniz ki; yasalar...
Nereden baktığınıza, nasıl yorumladığınıza bağlı...
Bana birisi Çeşme’nin hemen yanındaki Eşek Adası’yla ilgili yasadaki “Yurt savunması bakımından gerekli görülen diğer yerlerde de ikinci derece deniz askeri yasak bölgesi tesis edilebilir” cümlesini yorumlasın lütfen.
Arkadaşıma gelince...
Ne kendisi ikna olmuş, ne de ABD’den gelen dünya devi şirketin CEO’su, dört yardımcısı ve eşleri...
Sonra da biz Çeşme’nin, Türkiye’nin imajından bahsedeceğiz.
Kimse kusura bakmasın.