Öyle gözüküyor ki; kapatma davasıyla ilgili karar en geç bir ay içinde belli olacak. Yani ağustos başında Türk siyasetinin yol haritası belli olmuş olacak.
“Kapatma” çıkarsa erken genel seçim garanti gibi görülüyor.
Erken seçim demek iki seçimin bir arada yapılması demek.
Yani 2009 Mart’ında yapılması gereken yerel seçimler öne çekilecek, seçmenin önüne iki sandık birden konacak.
Yasalar böyle söylüyor.
* * *
Benzer bir tablo 1999 seçimlerine gidilirken de vardı.
İki seçim birden yapılmış, birinci parti olan DSP birçok kentte de seçimi önde bitirmişti.
Ahmet Piriştina ilk döneminde gerçekten güçlü bir başkanlık yaptı.
Türkiye genelinde esen rüzgar, İzmir’de de esmiş; meclis üyeliklerinde DSP mutlak bir hakimiyet sağlamıştı.
Bir başkan için meclise hakim olmak büyük bir avantaj kabul edilir.
Bu fotoğraf ikinci döneme yansımadı.
Piriştina’nın kişisel oyları büyükşehirde farkı artırırken, mecliste çok az farkla CHP önde bitirmişti.
* * *
Eğer kapatma kararı çıkar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yasaklanırsa; AKP’nin önünde başka bir seçenek kalmıyor.
Partinin üst yöneticileri Erdoğan’ın bağımsız da olsa Meclis’e yeniden gelebilmesi için seçimi şart göreceklerdir.
Daha önce de yazmıştım.
2009’daki yerel seçimler Türk siyasetin geleceği için de büyük önem taşıyor.
Bugüne kadar yerelle genel siyaseti finanse etmiş olan AKP, var gücüyle seçimlere asılacaktır.
CHP için de bu bir dönüm noktası olacaktır.
Zaten tartışılmakta olan CHP kadroları herhangi bir başarısızlık karşısında kendilerini savunmakta artık zorluk çekeceklerdir.
Sonuçlar ister istemez bütün partilerde değişimi getirecektir.
Bu AKP için de, CHP için de geçerlidir.
22 Temmuz sonrasında siyasete atak bir çizgi izleyen MHP de iyi sonuçlar almak isteyecektir.
Genel Başkan Devlet Bahçeli, geneli kazanmak için önce yerelde başarılı olmak gerektiğini çok iyi biliyor.
Demokrat Parti’nin ise iddiasını bir başka bahara bıraktığı, çok açık ortada.
Bütün bu gelişmeler, İzmir’i daha da ön plana çıkarıyor.
* * *
Seçimin kalbinin burada atacağı, en zorlu yarışın bu kentte olacağı kesin.
CHP’de Aziz Kocaoğlu’nun durumu netleşmeden bir başka adayın çıkması neredeyse olanaksız.
Çünkü her seçimde mevcut başkanın yüzde 51 şansı vardır.
Diğer adaylar bunu bildikleri için genel merkezin tercihini görmek isteyecektir.
Ama bu durum diğer partiler için geçerli değil.
Geçmiş yerel seçimlerden ders çıkarmış olması gereken AKP, bu sefer adayını önceden ilan etmek zorunda.
Çünkü AKP’li adayın kendisini anlatabilmesi, projelerini ortaya koyabilmesi için çok daha fazla zamana ihtiyacı var.
Bu söylediklerim MHP ve DP için de geçerli...
Elbette DSP’nin de CHP’yle yeniden işbirliğine gidip gitmeyeceği ayrı bir merak konusu.
Önümüzdeki seçimlerde yüzde 1’in bile anlamı olduğu düşünülecek olursa DSP’nin kendi adaylarını çıkarması durumunda bu karardan en fazla zarar görecek olan CHP olacaktır.
* * *
Sonuç olarak...
Sıcak geçeceği önceden belli olan yaz daha da bunaltıcı olacak.
Türk siyasi tarihinin belki de en kritik, tansiyonu en yüksek seçimlerine gidilirken; gözler İzmir’de olacak.
Her parti güçlü adaylarla yarışa girmeli. Bu sefer adaylar kadar seçim programının ve projelerin de önemli olduğunu hatırlatmak isterim.
Çünkü karşımızda ihmal edilmiş, hak ettiğinin çok azını alabilmiş bir İzmir bulunuyor.