Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün kaldığım yerden devam edeyim. Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin “ESİAD Yaşam” dergisindeki “İyi ki gavur İzmirliyiz...” başlığı çok tartışıldı. Haberi yapan editör kadrodan hangi mantıktan yola çıkarak bu yazıyı hazırladıklarını sordum.
Bana şöyle bir not ilettiler.
*    *     *
“İzmir birçok kültürün özellikle de Levantenlerin asırlar boyu, bir arada dost ve kardeşçe yaşadığı, bunun ticaret hayatına olumlu yansıdığı ve Avrupa’yı bir zamanlar kendine hayran bıraktıran bir kent olduğu yönündeydi. ‘İyi ki gavur İzmirliyiz’ sloganıyla aslında anlatmak istedikleri tam buydu. Başka hiçbir art niyet aramamak gerekir, çünkü doğal olarak sürecin en yakın tanığıyız.  
Kapak konusunun ana fikri ise şöyle doğdu:
Türkiye gittikçe ithalata kayan bir ülke oldu. Üretimin artırılması gerekiyor, ancak Türkiye’de piyasa aktörleri, hükümet yetkilileri, reel sektör hep bunu söyleyip duruyor ama Türk sermayesinin atılım yapabilecek, yeni tesisler açabilecek gücü çok sınırlı.
Üstelik know-how gerçeğine de yeniliyoruz, yeterli teknolojik yatırım yapmak gittikçe zorlaşıyor.  Türkiye’nin ekonomik ve siyasi konjonktürü de reel sektörün yeni yatırım yapmasını sürekli engelliyor.
Her yıl mevcut işsizlerin dışında 700 bin gencine iş bulmak zorunda kalan Türkiye aslında yapılmayan yatırımlarla geleceğini sürekli tahakküm altına alıyor. İyi yetişmiş beyin gücünü yurtdışına kaçırıyor, kendi belli boyuta ulaştırdığı şirketlerini, fabrikalarını ise yabancılara ucuz fiyatlarla satmak zorunda kalıyor.
Oysa önemli bir çözüm yolu da Türk girişimcilerin alanlarında güçlü yabancı kuruluşlarla birlikte, yeni ortaklıklarla doğrudan yabancı sermaye yatırımını sağlayabilmesinden geçiyor. Yabancılarla kurulan ortaklıklara devlet de ciddi destek verebilmeli. Aksi takdirde ilk 500 büyük firmamız bugün bir Toyota kadar etmiyor, kuruluşların değeri gün geçtikçe eriyor.
İzmir ve çevresi de bunu yapabilecek ender kentlerden birisi çünkü geçmişten bu yana yabancılarla ticarette ciddi bir birikimi var. Ticarette ulaştığı nokta en azından bunu İzmir ve çevresi için değerlendirebilecek bir potansiyeli ifade ediyor.
Avrupa’da İzmir’i anlatan tanıtımlara başlanmalı, ticarette hangi alanlarda işbirliği yapılabileceğine dair Ege envanteri çıkartılmalı, devlet de bunu destekleyebilmeli. Bu nedenle de hatta Yatırım Promosyon Ajansı Başkanı ile bir röportaj yapıldı.
İzmir’de sürekli arama konferansları düzenleniyor. Henüz İzmir’in 21’inci yüzyıl vizyonu netleşmiş değil. Gelecek vizyonunu belirlemek kentin altına otopark yapmak, bölgeye bir turizm tesisi kazandıracağız diye müjde vermenin ötesine geçebilmeli. İzmir 19’uncu yüzyılda olduğu gibi Avrupa, Asya ve Afrika’nın en önemli ticaret kenti olabilmeli. Asırlar sonra böyle bir kente bizler hala nasıl ivme kazandıracağımızı tartışarak yol almamalıyız.
*    *     *
EXPO kapsamında bile İzmir’i tanıtırken çoğunlukla havası, suyu ve güneşiyle tanıtmaya çalıştık. Oysa EXPO’nun amacı ticariydi ve bizler İzmir’in 17’nci yüzyıldan itibaren nasıl bir ticaret kenti olduğunu, birçok medeniyeti bünyesinde nasıl buluşturduğunu tam yansıtamadık. İşte bu görüşler aşamalar halinde dergide yansıtılmak istendi. Hatta ilk sayı için giriş kısmı hariç hazırlayanlar olarak bizler, ‘Yazının genelinde yorum yapmayalım’ diyerek Bülent Şenocak’ın ‘Levanten yıldızı İzmir; levantenler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler’ başlıklı kitabından yararlanarak tarihi bilgileri verdik.”
*    *     *
Şöyle düşünüyorum.
Artık bazı tartışmaları bırakıp bu kentin, bu bölgenin yeniden değişim programını hazırlamalıyız.
Gerçekten de EXPO önemli bir fırsattı.
Olmadı ama bu süreçte belirlenen hedefler bu şehrin vizyonuna çok uygun programlardı.
Her yatırımı, her projeyi İstanbul’a yığan, yapan hükümetler; Türkiye’nin yeni açılıma ihtiyacı olduğunu görüyorlar. Bunun için de en uygun coğrafya bizim yaşadığımız yerler. İzmir’in geçmişten gelen mirası son derece kıymetli. Cesur, girişimci, değişime inanan, geleceğe yatırım yapan, öngörü sahibi ve açık fikirli insanlarımız mutlaka ve mutlaka yarını düşünmeli.