En sıkıntılı günlerde bile Türkiye’nin geleceğine hep inanmışımdır. Türk insanının yaratıcı ve krizleri çözme becerisini örnek göstermişimdir. Bugün de karamsar değilim. Ama bazı endişelerim var.
Uzun zamandır hükümeti, bürokrasisini uyarıyoruz. Dışarıdan nasıl algılanıyor bilemem ama bu eleştirileri daha iyi bir Türkiye istediğimiz için yapıyoruz. Hangi hükümet olursa olsun; biz söylediklerine değil, icraatlarına bakıyoruz. Vatandaşımız memnun mu, gençlerimiz geleceklerinden umutlu mu, demokrasimiz olgunlaşıyor mu?.. Biz onlara bakıyoruz.
* * *
Köşe yazarken rakam kullanmayı pek sevmem. Ama bazen gerçeği ortaya koyarken başka çareniz de kalmıyor. Ekonomide yaşanan sıkıntılarla AKP’ye açılan kapatma davasının uzaktan yakından bir ilgisi yok. Yabancılar, “Nasıl olsa Türkiye hükümetsiz kalmaz. Sıkıntılar olabilir ama kısa sürede çözüm üretilir...” diye düşünüyor. O yüzden olağanüstü gelişmeler kimse beklemesin.
Ekonomideki bozulma yeni bir konu değil. 22 Temmuz seçimlerine giderken gündem ekonomi değil, siyasetti. Cumhurbaşkanlığı, e-muhtıra, Cumhuriyet mitingleriydi.
Eğer enflasyon, mutfaktaki yangın, giderek artan işsizlik olsaydı; AKP yüzde 47’nin yarısını bile alamazdı. Bir süredir ekonomistlerle, işadamlarıyla, sokaktaki insanla AKP kurmayları ortak bir dil yakalayamıyor. Yakalaması da mümkün değil.
Çünkü vatandaş başka, hükümet başka pencereden olaylara bakıyor.
Gelin size Türkiye’nin gerçeklerini göstereyim. Sayılarla, oranlarla canınızı sıkacağım ama kusura bakmayın artık.
* * *
Rakamları ben değil, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar veriyor.
Türkiye’nin büyüdüğünü iddia edenler asıl büyümenin nerede olduğunu daha net görsünler.
Son 6 yılda kart borçlarındaki artış yüzde 505... 2008’in ilk 4 ayındaki kredi kartı işlem hacmi 54 milyar YTL olmuş. Kredi kartlarıyla yapılan harcamalar beş sektörde yoğunlaşmış.
Market, benzin, giyim, telekomünikasyon ve çeşitli gıdalar...
Harcama grafikleri gösteriyor ki; halkımız mutfak ihtiyaçlarını kredi kartıyla alıyor. Tüketici kredilerindeki artış da dikkat çekiyor. Kredi kartına yüzde 5’lerdeki faiz oranlarını ödemek istemeyen vatandaş 1.5’larda olan tüketici kredisine yönelmiş. Bugün tüketici kredileri 74 milyar YTL iken, kredi kart borcu 28 milyar YTL. Bu 74 milyarın 35’i konuta, 6’sı taşıta, 33’ü diğer ihtiyaçlara gitmiş,
İşçisi, memuru, esnafı, KOBİ’si, yaşamını sürdürebilmek için tek çare olarak bireysel krediyi görmüş.
2002 yılında 15.7 milyon olan kredi kartı sayısı bugün 39 milyonu aşmış. Kart başına borç tutarı da buna paralel olarak artarak 725 YTL olmuş.
2008’de Merkez Bankası’nın kara listesine giren kişilerin sayısı 826 bin 907...
2007’yle kıyasladığınızda borcuna sadık kalamayanlarda yüzde 160’lık bir artış meydana gelmiş.
Piyasalardaki nakit sıkıntısını ancak protesto edilen senetlerden ve karşılıksız çeklerden görebiliyorsunuz. 2002 yılında 816 milyon YTL olan protesto edilen senetlerin tutarı, 2007’de yüzde 602’lik artışla 5.7 milyar YTL’ye ulaşmış.
2004 yılında başlayan protesto edilen senet sayısındaki yükseliş; 2007’de bir önceki seneye göre yüzde 25 artarak 1 milyon 471 bin olmuş. 2008 Ocak-Nisan döneminde senet sayısı yarım milyona yaklaşmış. 2002 yılında 743 bin olan karşılıksız çek sayısı; 2007’de bir önceki yıla göre yüzde 16 oranında artarak 1 milyon 325 bine ulaşmış. Karşılığının olmadığını bilerek veya bilmeyerek verilen karşılıksız çeklerin 2007 yılında yüzde 63’ü geri ödenebilmiş.
* * *
Üretime, tüketime, güven endeksine hiç girmiyorum. Çünkü girersem iyice içiniz sıkılacak.
Şimdi soruyorum. “Ekonomi iyi gidiyor...” diyenler hangi rakamlara bakıyorlar?