İstisnasız tüm partilerin yetkilileriyle, il başkanlarıyla, milletvekilleriyle, üst yönetimiyle oturup konuşuyoruz. Kendileri kabul etmiyorlar ama... TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç’un “Akıl tutulması...” yorumu hemen hepsi için geçerli diye düşünüyorum.
Her partinin olayları kendine göre yorumlaması normal görülebilir; ancak Türkiye’de yaşanan siyasi süreci böyle yorumlamak ne kadar doğrudur?
Bundan bir süre önce “İzmir için sivil bir dil oluşturmak gerekiyor” diye yazmıştım. Aklın çok, ortak aklın olmadığı bir siyaset diliyle Türkiye bir yere gidemiyor.
TÜSİAD, “Anayasa tüm partilerin, sözü olan tüm sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek oluşturacağı bir konvansiyonla yapılmalı” diyor.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise “İşte biz bunu altı ay önce söylemiştik. Bizim nasıl öngörülü olduğumuzu gösteriyor” diyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün...
Gerçek olan şu ki; başta AKP olmak üzere tüm partiler Türk insanın beklentilerinin çok uzağında siyaset yapıyor. Ben sivil, daha liberal bir dil ve dünya görüşüyle Türkiye’nin bugün geldiği noktadan çıkabileceğini düşünüyorum.
* * *
Size farklı bir pencereden, ekonomiden bir örnek vermek istiyorum.
Geçenlerde Songül Hatısaru’nun Milliyet’te Procter & Gamble Türkiye Genel Müdürü Saffet Karpat ile yaptığı güzel bir röportaj vardı.
Karpat, şöyle demişti.
“Marka yaratmada dünyanın en önde gelen firmalarından biriyiz. Bunun altında tüketiciye verilen değer ve onu anlama çabası var. Gidip ev ziyaretleri yapıyorum. ‘Deterjanı nasıl kullanıyorsunuz, saçınızı nasıl boyuyorsunuz’ diye soruyorum. Bu bazen İstanbul’da Gaziosmanpaşa, Bağcılar, bazen Kayseri’de bir kasaba, bazen Nevşehir olabiliyor...”
Procter&Gamble küresel bir firma... Bir dünya firması olsanız da, oturduğunuz yerden tüketicinin isteklerini, beklentilerini anlayamazsınız. Zaman zaman yapılan anketler de, saha çalışmaları da yeterli değildir. O yüzden eğilimleri ve değişimi gözlemleyerek hareket eden bu stratejiyi bir şov değil, kendini geliştirmenin çok önemli bir ayrıntısı olarak görüyorum.
Bence bu strateji siyaset için de geçerli...
* * *
Kapı kapı dolaşarak siyaset yapan AKP... Ancak AKP de bu anlayışıyla çok eleştiriliyor. Çünkü seçmenin ayağına gidiyor ama kömür dağıtmak için, erzak dağıtmak için...
Bunun sandıkta bir bedeli var elbette... CHP’si, DP’si, MHP’si bu yaklaşımı, seçmeni “sadaka kültürüne” hapseden yaklaşıma itiraz ediyor ama alternatif de geliştirmiyor.
Seçmenin kendisini anlamasını, verdiği mesajları doğru algılamasını istiyor.
Bugünün dünya gerçeklerinde bunun olamayacağını bu partiler ve yetkilileri bir türlü anlamıyor.
Seçmenle inat etmeye devam ediyor. Procter & Gamble Türkiye Genel Müdürü Saffet Karpat’ın yaptığını aslında birçok firma yapıyor.
Bu stratejiyi uygulamak için ille de uluslar arası bir firma olmanız gerekmiyor. Birçok Türk kobisi de benzer çalışmaları yürütüyor.
* * *
Şöyle düşünüyorum. Bugün özel sektörümüz dünyayla rekabet edebilir ürün kalitesi yakaladığı gibi iş felsefesi anlamında da büyük atılımları gerçekleştirmeyi başardı.
İnsanımız da modern, çağdaş, bugünün yaşam koşullarına uygun bir çok düşünceyi hayatına monte etmeyi başardı. Problem...
Türkiye’ye dar gelen siyaset anlayışı ve eski tip politikacılardır.
Ülke ve dünya gerçeklerine göre değil, parti tüzüğüne göre hareket ettikleri sürece Türkiye bir türlü rahata eremeyecektir.