Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İs­tis­na­sız tüm par­ti­le­rin yet­ki­li­le­riy­le, il baş­kan­la­rıy­la, mil­let­ve­kil­le­riy­le, üst yö­ne­ti­miy­le otu­rup ko­nu­şu­yo­ruz. Ken­di­le­ri ka­bul et­mi­yor­lar ama... TÜ­Sİ­AD Yük­sek İs­ti­şa­re Kon­se­yi Baş­ka­nı Mus­ta­fa Koç’un “Akıl tu­tul­ma­sı...” yo­ru­mu he­men hep­si için ge­çer­li di­ye dü­şü­nü­yo­rum.
Her par­ti­nin olay­la­rı ken­di­ne gö­re yo­rum­la­ma­sı nor­mal gö­rü­le­bi­lir; an­cak Tür­ki­ye’de ya­şa­nan si­ya­si sü­re­ci böy­le yo­rum­la­mak ne ka­dar doğ­ru­dur?
Bun­dan bir sü­re ön­ce “İz­mir için si­vil bir dil oluş­tur­mak ge­re­ki­yor” di­ye yaz­mış­tım. Ak­lın çok, or­tak ak­lın ol­ma­dı­ğı bir si­ya­set di­liy­le Tür­ki­ye bir ye­re gi­de­mi­yor.
TÜ­Sİ­AD, “Ana­ya­sa tüm par­ti­le­rin, sö­zü olan tüm si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin bir ara­ya ge­le­rek oluş­tu­ra­ca­ğı bir kon­van­si­yon­la ya­pıl­ma­lı” di­yor.
Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ce­mil Çi­çek ise “İş­te biz bu­nu al­tı ay ön­ce söy­le­miş­tik. Bi­zim na­sıl ön­gö­rü­lü ol­du­ğu­mu­zu gös­te­ri­yor” di­yor.
Ör­nek­le­ri ço­ğalt­mak müm­kün...
Ger­çek olan şu ki; baş­ta AKP ol­mak üze­re tüm par­ti­ler Türk in­sa­nın bek­len­ti­le­ri­nin çok uza­ğın­da si­ya­set ya­pı­yor. Ben si­vil, da­ha li­be­ral bir dil ve dün­ya gö­rü­şüy­le Tür­ki­ye’nin bu­gün gel­di­ği nok­ta­dan çı­ka­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.
*    *     *
Si­ze fark­lı bir pen­ce­re­den, eko­no­mi­den bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum.
Ge­çen­ler­de Son­gül Ha­tı­sa­ru’nun Mil­li­yet’te Proc­ter & Gamb­le Tür­ki­ye Ge­nel Mü­dü­rü Saf­fet Kar­pat ile yap­tı­ğı gü­zel bir rö­por­taj var­dı.
Kar­pat, şöy­le de­miş­ti.
“Mar­ka ya­rat­ma­da dün­ya­nın en ön­de ge­len fir­ma­la­rın­dan bi­ri­yiz. Bu­nun al­tın­da tü­ke­ti­ci­ye ve­ri­len de­ğer ve onu an­la­ma ça­ba­sı var. Gi­dip ev zi­ya­ret­le­ri ya­pı­yo­rum. ‘De­ter­ja­nı na­sıl kul­la­nı­yor­su­nuz, sa­çı­nı­zı na­sıl bo­yu­yor­su­nuz’ di­ye so­ru­yo­rum. Bu ba­zen İs­tan­bul’da Ga­zi­os­man­pa­şa, Bağ­cı­lar, ba­zen Kay­se­ri’de bir ka­sa­ba, ba­zen Nev­şe­hir ola­bi­li­yor...”
Proc­ter&Gamb­le kü­re­sel bir fir­ma... Bir dün­ya fir­ma­sı ol­sa­nız da, otur­du­ğu­nuz yer­den tü­ke­ti­ci­nin is­tek­le­ri­ni, bek­len­ti­le­ri­ni an­la­ya­maz­sı­nız. Za­man za­man ya­pı­lan an­ket­ler de, sa­ha ça­lış­ma­la­rı da ye­ter­li de­ğil­dir. O yüz­den eği­lim­le­ri ve de­ği­şi­mi göz­lem­le­ye­rek ha­re­ket eden bu stra­te­ji­yi bir şov de­ğil, ken­di­ni ge­liş­tir­me­nin çok önem­li bir ay­rın­tı­sı ola­rak gö­rü­yo­rum.
Ben­ce bu stra­te­ji si­ya­set için de ge­çer­li...
*    *     *
Ka­pı ka­pı do­la­şa­rak si­ya­set ya­pan AKP... An­cak AKP de bu an­la­yı­şıy­la çok eleş­ti­ri­li­yor. Çün­kü seç­me­nin aya­ğı­na gi­di­yor ama kö­mür da­ğıt­mak için, er­zak da­ğıt­mak için...
Bu­nun san­dık­ta bir be­de­li var el­bet­te... CHP’si, DP’si, MHP’si bu yak­la­şı­mı, seç­me­ni “sa­da­ka kül­tü­rü­ne” hap­se­den yak­la­şı­ma iti­raz edi­yor ama al­ter­na­tif de ge­liş­tir­mi­yor.
Seç­me­nin ken­di­si­ni an­la­ma­sı­nı, ver­di­ği me­saj­la­rı doğ­ru al­gı­la­ma­sı­nı is­ti­yor.
Bu­gü­nün dün­ya ger­çek­le­rin­de bu­nun ola­ma­ya­ca­ğı­nı bu par­ti­ler ve yet­ki­li­le­ri bir tür­lü an­la­mı­yor.
Seç­men­le inat et­me­ye de­vam edi­yor. Proc­ter & Gamb­le Tür­ki­ye Ge­nel Mü­dü­rü Saf­fet Kar­pat’ın yap­tı­ğı­nı as­lın­da bir­çok fir­ma ya­pı­yor.
Bu stra­te­ji­yi uy­gu­la­mak için il­le de ulus­lar ara­sı bir fir­ma ol­ma­nız ge­rek­mi­yor. Bir­çok Türk ko­bi­si de ben­zer ça­lış­ma­la­rı yü­rü­tü­yor.
*    *     *
Şöy­le dü­şü­nü­yo­rum. Bu­gün özel sek­tö­rü­müz dün­yay­la re­ka­bet ede­bi­lir ürün ka­li­te­si ya­ka­la­dı­ğı gi­bi iş fel­se­fe­si an­la­mın­da da bü­yük atı­lım­la­rı ger­çek­leş­tir­me­yi ba­şar­dı.
İn­sa­nı­mız da mo­dern, çağ­daş, bu­gü­nün ya­şam ko­şul­la­rı­na uy­gun bir çok dü­şün­ce­yi ha­ya­tı­na mon­te et­me­yi ba­şar­dı. Prob­lem...
Tür­ki­ye’ye dar ge­len si­ya­set an­la­yı­şı ve es­ki tip po­li­ti­ka­cı­lar­dır.
Ül­ke ve dün­ya ger­çek­le­ri­ne gö­re de­ğil, par­ti tü­zü­ğü­ne gö­re ha­re­ket et­tik­le­ri sü­re­ce Tür­ki­ye bir tür­lü ra­ha­ta ere­me­ye­cek­tir.