Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin yeni dergisi “ESİAD Yaşam” çıktıktan sonra tartışma yarattı.
Konuşulan dergiler yapmak gerçekten zordur.
Peki hangi konu bu kadar gürültü çıkardı?
“İyi ki gavur İzmirliyiz...” başlığı atılan kapak konusu.
Her gün İzmir’in geçmişini aradığını, gelecek için yeni bir vizyona ihtiyacımız olduğu ve genetik kodlarımızın gelişime, değişime çok yatkın olduğunu konuşmuyor muyuz? Sizi bilmem ama ben bu tartışmaların hep içinde buluyorum kendimi. Şimdi size bu yazıdan bazı cümleler aktaracağım.
Başlık şöyle açılmaya çalışılıyor.
“18 ve 19’uncu yüzyılda Türk, Levanten, Rum, Musevi ve göçmenleriyle Avrupa’yı kıskandıran kent... İzmir’in geleceğini şekillendirmesi için geçmişine bakması yeterli... Avrupa’nın hayran kaldığı şehir: İzmir...”
Bu cümleye itirazınız olabilir mi?
Gerçekten de farklı kültürleri içinde barındıran, bulunduğu coğrafyaya şekil veren ve ticaretin en önemli merkezlerinden biri olarak görülen İzmir’i daha iyi anlatan bir yorum olamazdı.
Devam edelim.
“Yüzlerce yıl Doğu ile Batı’nın ticari, kültürel kucaklaşmasına ev sahipliği yapan İzmir için o günler tarih mi oldu? Kurtuluş Savaşı’nın ardından ekonomik kalkınma savaşının startının verildiği ekonomik öncülük gerilerde mi kaldı? İzmir büyük bir köy haline geldi! İzmir’in kalkınması engelleniyor!”
“Bu söylemler, boşa geçen yıllar, İzmirlilerin özgüvenini zedeledi. Bu olumsuz değerlendirmeler herkesi etkisi altına almaya başladı. Öyle ki, nerdeyse tüm İzmir elbirliği ile bu söylemleri doğrular hale geldi.”
* * *
“Oysa tüm bu yaklaşımlar, İzmir’in tarih boyunca sahip olduğu zenginliği, birikimi, altyapıyı görmezlikten gelmek demek. İzmir, tarih boyunca bu topraklarda ilklerin yaşandığı şehir oldu. O nedenle, bu olumsuz değerlendirmelere, dar kalıplara, geçmişi yok sayan düşüncelere mahkum edilemez.“
“İzmir, büyük bir köy olamaz. Çünkü, Anadolu’nun Batı’ya açılan penceresi İzmir, gerileyemez. Çünkü, İzmirliler girişimcilik ruhunu geçmişinden alır.”
“İzmir’in yeniden uyanışı diyemeyiz, İzmir hiç uyumadı. Birlik ve beraberlik içinde eski başarıları geri kazanmanın çabasını veriyor. Yeter ki kimse gölge etmesin!”
Cumhuriyet’ten bu yana geçen zaman aslında pek de İzmir’in lehine işlemedi. Elbette hala Türkiye’nin en güçlü dış ticaret kentlerinden biri ama geçmişte aldığı mirasa bakılırsa bugün bambaşka bir kent olmayı hak ediyor. Madem İzmir geçmişte birçok yabancı kültürün odaklandığı bir ticaret ve liman kentiydi o zaman artık bu misyonu bir görev olarak geleceğe taşımanın zamanı. Yabancı yatırımları, ortaklıkları ve işbirliğini teşvik ederek, yeniden Avrupa’nın en iddialı kentlerinden biri haline getirmek boynumuzun borcu...”
* * *
Peki bu yorumlara da itirazınız olabilir mi?
Girip arşivlere bakın bu konuşmaları birçok kişi arama toplantılarında, panellerde, toplantılarda söylememiş midir?
O zaman bütün tartışma “Gavur İzmir” sözünden mi çıkıyor?
Dergide çok çarpıcı bir cümle daha var ki, o da yazıyı kaleme alanların iyi niyetini ve dünyaya bakışını çok güzel özetliyor.
“’Gavur İzmir’ söylemi de örselemez İzmirliyi. Bu tanımlama, bizim zengin kültürümüzü simgeler. Birbirinden farklı milletlerin, kültürlerin yüzlerce yıl huzur ve barış içinde bir arada yaşamasını özetler bu söylem.”
* * *
Bence son derece açık ifadeler...
Resmin bütününe bakalım.
Geçmişimizle gurur duyalım.
İzmir’in Cumhuriyet tarihimizdeki yeri ve Türk insanına getirdikleri tartışılmayacak kadar ortadadır.
Yazıda ne deniyor?
“Geçmiş böyleydi, biraz da geleceğe bakalım...”