“Siyaset bu...” diyebilirsiniz. “Türkiye’de politika kavga ederek, rakibinden daha fazla konuşarak, daha sert ifadeler kullanarak, gerekiyorsa kışkırtarak yapılıyor” diyebilirsiniz.
Ben ise tam aksini düşünüyorum. Siyasette etiği yakalayamadığımız, nezaketi gösteremediğimiz zaman gerçek bir demokrasiden söz edemeyeceğimizi düşünüyorum.
Sonuçta her parti bizim partimiz, her siyasetçimiz bizim siyasetçimiz. AKP’lisi de, CHP’lisi de, MHP’lisi de, DP’lisi de; bu ülkenin daha iyiye gitmesi için çalışmıyor mu? Eğer çalışmıyorsa, farklı hayalleri varsa; bunu da demokrasinin kuralları içerisinde çözümleyebilmeliyiz. Gelin, İzmir siyasetindeki bir fotoğrafa bakalım.
* * *
AKP İl Başkanı yüklendikçe yükleniyor. Her gün dozunu da artırıyor. Özetle, “Aziz Bey başarısız...” diyor ama onunla da kalmıyor. Son bir ay içinde kullandığı ifadeleri şöyle not etmiştim:
Beceriksiz... Kifayetsiz... Basiretsiz... Cesaretsiz... Ucuz şov peşinde koşan...
Aydın Şengül, bunları bazen satır aralarına yediriyor, bazen de gazeteye manşet olacak kadar güçlü ifadelerle kullanıyor. Birkaç örnek daha vereyim:
“Aziz Bey’den Büyükşehir Belediye Başkanı olmaz. Çünkü cesur değil...”
“Kocaoğlu kendi beceriksizliğini, ‘İmza yetkimi kimseye kullandırtmam’ sözüyle örtbas etmeye çalışıyor...”
“Hala ‘Yapacağız, edeceğiz’ diyerek dürüstlük edebiyatı yapıyor...”
“Emekçilerinin hak arama eylemleriyle elde ettikleri sosyal hakları bile gösteriye dönüştürüp sanki bir lütufmuş gibi lanse etmeye kalkıyor...”
“Kocaoğlu’nun sergilediği bu tutum gerçekten acziyetinin ve başarısızlığının bir göstergesidir...”
“Her şeyi eline yüzüne bulaştırdı...”
* * *
Aslında Başkan Aziz Kocaoğlu da, “Konuşmuyorum, cevap vermeyeceğim...” diyor ama sonunda kendini tutamıyor. O da bazen isim vermeden, bazen göndermeler yaparak açıyor ağzını yumuyor gözünü... Örnek...
“Ben beceriksiz belediye başkanıyım, öyle itham ediliyorum. İktidar partisinin il başkanı benim hakkımda ‘beceriksiz, cesaretsiz’ gibi ithamlarda bulunuyor. Göreve geldiğimizde Büyükşehir Belediyesi’nin 35 milyon geliri, 45 milyon YTL de faiz borcu vardı. Bugün bir kuruş bile faiz borcu kalmadı...” (Başkan rakamlar veriyor, belediyenin hangi noktada olduğuyla ilgili kısa özetler yapıyor.)
“Ahbapçavuş ilişkisi içinde hizmet vermiyorsam evet ben beceriksizim. Birini beceriksizlikle suçlamak ayıptır. Cesaretsizlikle suçlamak daha da büyük ayıptır. Belediye başkanı mazlumla uğraşmaz, zayıf olanı ezip külhanbeylik yapmaz. Belediye başkanı şer odaklarının karşısında adam gibi durur. Adamlık lafla değil, eylemle olur...”
“Kim cesaretsiz ve beceriksiz diyorsa gelsin benim elimdeki imza yetkisini kentin yararına olmayan bir şey için kullandırtsın. O zaman kimin adam olduğunu görürüz...”
* * *
Evet, siyaset Türkiye’de böyle yapılıyor olabilir. Ama ben bu ülkenin vatandaşlarının beklentilerinin çok farklı olduğuna inanıyorum. Ve...
MHP İl Başkanı Musavvat Dervişoğlu’nun şu sözlerinin herkes tarafından dikkatlice okunması gerektiğini düşünüyorum:
“İzmir’ce konuşmalıyız. Yani İzmir’in alışkanlıklarını her alanda yaşama geçirmeliyiz. Siyasette de böyle olmalı... Bu kentin tarihi sorumluluklarını asla unutmamalıyız. İzmir farklı bir dil kullanmalı...
İzmir’e mahsus olan dünya görüşünü siyasetin her alanında göstermeliyiz. İzmir’in ortak kabullerinde her siyasetçi buluşmalıdır. Parti ayrımı olmadan bazı konularda ortak hareket edebilmelidir. İzmir’ce siyaset, Türkiye’ye hakim olmalıdır...”
Bir gazeteci olarak Musavvat Dervişoğlu’nun sözlerini hep takip edeceğim, kendisinin de bu İzmir’ce yaklaşıma uyup uymadığını kendi adıma denetleyeceğim.
Ama bu yoruma katıldığımı açıkça söylemeliyim. İzmir’deki siyaset dili bazı sözleri kaldırmaz, kaldırmamalı...