Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen gün ajanslardan bilgisiyarlarımıza düşen bir haber gündemin yoğunluğundan satır aralarında kaybolup gitti.
Habere konu olan kişi; Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’da çalışan Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu’ydu.
Çiftçioğlu, yaşamının 18 yılını yurtdışında bilimsel çalışmalara adayan, edindiği tecrübe ve birikimini bundan sonra ülkesinde harcamak isteyen bir kişiydi.
Bu genç bilim insanı; Türkiye’ye dönmek istediğinde kendisini anlatacak, nerede istihdam edilebileceği gibi konularda muhatap bir kuruluş aramış ama bulamamış.
Bunun üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na başvurmuş, derdini anlatmaya çalışmış.
Bakanlık konuyla ilgilendikten sonra yurt dışından ülkesine dönmek isteyen bilim adamlarının istihdam edilmelerini sağlayacak “koordinatör bir kurum” oluşturulması için girişimler başlatmış.
Bence son derece yerinde bir adım...
Çiftçioğlu, bakın neler diyor.
“Birçok ülkede bu konuda çark şöyle işliyor; o ülkenin yurt dışındaki temsilcilikleri, büyükelçilikleri, konsoloslukları, özellikle belli projelerde çalışmış bilim adamlarını, sanatçılarını, mühendislerini ülkelerine bildiriyorlar. ‘Bu kişi, şu projelerde çalıştı, şu kişi bu projede çalıştı ve ülkeye dönmeye karar verdi’ deniyor. Bu kişiler ülkelerine döndükten sonra onları bir kurum karşılıyor. İşte bizde de böyle bir kurum olsa ve bende oraya gidip; ’Ben ülkeme döndüm, benim şu teknolojileri kurma yeteneğim var. Şu patentlerim var, ben bu alanlarda şunları yapabilirim’ diyebilsem. Ama maalesef, böyle koordinasyonu sağlayacak bir kurumumuz yok. Oysa ben şimdi, samanlıkta iğne arıyorum. Gidiyorum üniversitelere... Tek tek görüşüyorum ve kişisel inisiyatiflerle karşı karşıya kalıyorum. Bana ‘Kadromuz dolu’ bile dendi. İşte bu nedenle, özel teknolojilerle dönmüş insanlara kolaylık sağlanması lazım. Varsayın ki ben bir opera sanatçısıyım. Ülkeme döndüğümde ‘Beni operaya alır mısınız?’ diye sormamam gerekir. Operadan bana ‘Gel...’ demeleri gerekmez mi? Şu ana kadar önemli bir kurumda çalışmışım ve o kurumdan teknoloji transferi yapmak istiyorum. Bunun tartışılır yanı olabilir mi? Biz bilim adamları bumerang gibi olmalıdır. Bumerang, gider ama sahibine geri döner. Ama geri dönmüyorsa, bunu atan kişi yanlış yapıyor demektir. Atan kişi suçludur. Onun için şimdi ben ülkesine dönmüş bir bumerangım ama beni kimse tutmuyor.”
Çok çarpıcı ifadeler değil mi?
*   *   *
Bu satırları okurken bizzat benim tanık olduğum ve yakın çevremdeki insanların beklentileri, talepleri geldi.
Birçok arkadaşım; İzmir’deki iş olanaklarının sınırlı olmasından dolayı istemeye istemeye İstanbul’a, yurtdışına gittiler.
Çoğunluğu iyi imkanlarla çalışmalarına rağmen Türkiye sevgisiyle yanıp tutuşuyorlar, İzmir’e dönmek için can atıyorlar.
Tatil dönüşünün onlar için ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum.
Her seferinde oturup konuşuyoruz, alternatifleri yeniden değerlendiriyoruz.
Ama mevcut imkanlarla Türkiye’nin, İzmir’in sundukları arasında büyük farklar var.
Gerçeği söylemek gerekirse; yarısına bazen üçte birine razılar ama o işleri yakalamak bile zor gibi gözüküyor.
Neva Çiftçioğlu gibi birçok dostumuz, arkadaşımız aynı sıkıntılar içinde...
Türkiye’yi küçümsemeyelim...
Bu ülke doğru yönetilir, doğru sektör tercihleri yapar, yatırımlarını ona göre planlarsa önümüzde hiçbir engel bulunmuyor.
İzmir’in özelinde de aynı gerçekler sözkonusu...
*   *   *
Benim önerim.
Sanayi Bakanlığı’nın kurmakta olduğu bir yapının benzerinin İzmir’de de kurulması.
Bunu Ticaret Odası mı üslenir, Sanayi Odası mı?
Yoksa her kurumun iştirakiyle kurulacak yeni bir üst çatı mı?
Bunu İzmir’i yönetenler belirlesin...
Ama görülen o ki; İzmir gibi bir kentin atılım yapması için bu insan kaynağına ihtiyacımız bulunuyor.