Elimde, yaklaşan belediye seçimleriyle ilgili yapılmış bir anket çalışması var.
Adaylar henüz belli olmadığı için sorular başkan olacak kişinin hangi özelliklere sahip olmasına odaklaşıyor.
Bunlardan sadece birini bugünkü köşemde irdelemek istiyorum.
Anketi yapan firma soruyor.
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Avrupa ve dünyada örnek bir şehir olması için nasıl bir belediye başkanına sahip olması gerekir?”
İşte İzmirlilerin verdiği yanıtlar...
Yüzde 38.1’i genç, çalışkan, işlerinde başarılı bir başkan görmek istiyor.
Yüzde 18.1’i İzmir’in ihtiyaçlarına ilişkin gerçekçi ve etkileyici projeleri olan...
Yüzde 11.9’u devlet ve bürokrasi deneyimi olan, yönetim politikasını iyi bilen ve üst düzey yöneticilik deneyimi bulunan...
Yüzde 7.9’u ayrımcı olmayan, tüm İzmirlilere eşit mesafede duran...
Yüzde 6.6’sı iyi eğitimli, yabancı dil bilen ve kültürlü...
Yüzde 4.1’i belediyecilikte tecrübeli...
Yüzde 4.0’ü uluslararası ilişkiler konusunda deneyimli...
Yüzde 3.7’si çağdaş, vizyon sahibi...
Yüzde 5.6’sı da diğer özellikleriyle öne çıkan bir Büyükşehir Belediye Başkanı görmek istiyor.
Sizi bilmem ama bana göre İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Türkiye’deki 10 önemli koltuktan biridir.
Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık... Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı...
Milli Eğitim, Savunma, Enerji Bakanlığı...
İstanbul, İzmir, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı...
* * *
Bunlara bir iki ekleme yapıp sayıyı 10’dan 15’e çıkarabiliriz. Ama sonuçta bir şey değişmez; İzmir’in başkanı olmak birçok bakanlıktan çok daha değerlidir.
“Nasıl bir başkan istiyorsunuz?” sorusuna cevap veren İzmirlilerin de bu gerçeği çok net gördüğünü hissediyorum.
Özetle deniyor ki...
“İzmir’e başkan olacak kişi Türkiye Cumhuriyeti’ne başbakan olacak kişiyle aynı vizyona ve özelliklere sahip olmalıdır...”
Nereden mi çıkarıyorum bunu...
Verilen tariften...
Projeleri olan...
Devlet ve bürokrasi tecrübesiyle hayallerini birleştirecek ve yepyeni bir kent yaratacak bir kişi isteniyor.
İyi eğitim kadar yabancı dile hakimiyet de bekleniyor.
Demek ki, İzmir’i dünyaya anlatacak, uluslararası organizasyonlara evsahipliği yapabilecek bir başkan özleniyor.
Sonra...
Vizyon sahibi...
Yetmiyor...
Uzlaşmacı olan, adaletli davranan, herkese eşit duran... Herkesi kucaklamak, toplumun tüm kesimlerinde aynı güveni sağlamak, parti farkı gözetmeden çalışmak ne kadar önemli değil mi?
Aylardır bunu yazıyorum.
Ve diyorum ki...
Türkiye’de bir şeylerin değişmesini istiyorsak; önce kullandığımız üslubu değiştireceğiz. Bugünün çağdaş ve modern dünyasına uygun daha uzlaşmacı bir dil kullanacağız.
Buna mecburuz...
Daha serbest, daha liberal, daha özgürlükçü bir dil İzmir’e fayda getirmez mi?
Tek bir sorudan çok farklı sonuçlar çıkarmak mümkün. İzmirliler çıtayı yükseltmek, projelerin konuşacağı bir dönem yakalamak istiyor.
Peki adayları ne zaman öğreneceğiz?
Çok zaman kalmadı.
Ağustos bitti. Eylülde Ramazan var.
Ekimde kulisler hızlanır. Kasım ortasından sonra isimleri öğreniriz.
Bu özelliklere sahip adaylar var mı?
Olmaz mı?
İzmir’in potansiyeli de, kaynağı da, insan kaynağı da var.