Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pa­zar gün­kü ya­zım­da, “Ben ma­hal­le bas­kı­sın­dan ya­na­yım...” de­miş ve ya­zı­mı şöy­le bi­tir­miş­tim:
“Bu ül­ke­de ya­sa­la­ra uy­ma­yan­la­ra, ka­nun­lar çer­çe­ve­sin­de ha­re­ket et­me­yen­le­re, baş­ka­sı­nın hak­kı­nı gasp eden­le­re, baş­ka­sı­nın ma­lın­da gö­zü olan­la­ra, ku­ral­la­rı çiğ­ne­yen­le­re, dü­ze­ne mey­dan oku­yan­la­ra... Bor­cu­na sa­dık kal­ma­yan­la­ra, dev­le­te ver­gi ver­me­yen­le­re, ye­ti­min hak­kı­nı ye­mek­ten çe­kin­me­yen­le­re... Ha­zi­ne ara­zi­ni çe­vi­rip ge­ce­kon­du ya­pan­la­ra... Dev­le­tin ma­lı de­niz di­ye dü­şü­nen­le­re, iha­le al­mak için her tür­lü nu­ma­ra­yı çe­vi­ren­le­re... Ya­sa dı­şı her tür­lü işi ya­pan­la­ra... Ne­den ma­hal­le bas­kı­sı uy­gu­lan­mı­yor?”
Bak­tım ma­il ku­tum do­lup taş­mış.
*   *   *
Bir öğ­re­tim gö­rev­li­si dos­tum di­yor ki...
“Biz­de kom­şu­mu­zun bir yan­lı­şı­nı ih­bar et­mek ayıp sa­yı­lır. Av­ru­pa’da böy­le de­ğil­dir. Eğer ku­ral­lar dı­şın­da bir ey­lem var­sa ve uya­rı­la­ra rağ­men bir dü­zel­me ol­mu­yor­sa bir Pa­ris­li, bir Ber­lin­li te­le­fo­nu­nu açar ve ih­ba­rı­nı ya­par. Yap­ma­dı­ğı za­man ken­di­ni iyi his­set­mez. Biz­de ise tam ter­si­dir. İz­mir’in so­kak­la­rı, cad­de­le­ri kir­len­se de, kır­mı­zı ışık­ta ge­çil­se de, ko­ca­sı ka­rı­sı­nı döv­se de ara­sı­nın bo­zul­ma­sı­nı is­te­mez...”
*   *   *
Gi­ri­şim­ci bir baş­ka dos­tum ise şöy­le bir not gön­der­miş:
“İn­san­lar­da bir bık­kın­lık var. Uyar­sa da in­san­lar yap­ma­ya de­vam edi­yor. Şi­ka­yet et­se de so­nuç de­ğiş­mi­yor. Mah­ke­me­ye gi­di­yor­sun yıl­lar sü­rü­yor. Po­li­se şi­ka­yet edi­yor­sun, hiç bek­le­me­di­ğin ta­vır­lar­la kar­şı­la­şı­yor­sun. Söz­lü uya­rı­da bu­lu­nu­yor­sun anın­da şid­det­le ce­vap bu­lu­yor­sun. Ama çok hak­lı­sın, Tür­ki­ye’nin de­ğiş­me­si­ni is­ti­yor­sak ma­hal­le bas­kı­sı­nı top­lu­mun de­ğer­le­ri­ni ge­liş­tir­me­si adı­na kul­lan­ma­lı­yız...”
*   *   *
Özel sek­tör­de yö­ne­ti­ci bir ar­ka­da­şım ya­şa­dı­ğı bir de­ne­yi­mi­ni ak­ta­rı­yor...
“10 yı­lı aş­kın bir sü­re Fran­sa’da ya­şa­dım. Sa­de­ce bir ke­re tra­fik ce­za­sı ye­dim. Ce­za­yı eli­me al­dı­ğım­da şa­şır­dım. Sa­ba­ha kar­şı, so­kak­la­rın boş ol­du­ğu bir za­man­da kır­mı­zı ışık­ta geç­tim. İh­ba­rı ya­pan, ha­va­ala­nın­da kar­şı­laş­tı­ğım bir ar­ka­da­şım­dı. Onu da kal­dı­ğı ye­re bı­ra­kıp evi­me gi­de­cek­tim. Bu ta­vır Fran­sa’da son de­re­ce do­ğal kar­şı­la­nır. Ha­di ge­lin bu­nu Tür­ki­ye’de ya­pın. O za­man her­kes bir­bi­riy­le küs olur...”
*   *   *
De­mok­ra­si­nin her za­man dün­ya­nın en zor re­ji­mi ol­du­ğu­na inan­mı­şım­dır.
De­mok­rat ola­bil­mek için de hoş­gö­rü­nü­zün yük­sek, em­pa­ti gü­cü­nü­zün ge­liş­miş ol­ma­sı ge­re­kir.
Ama her şey­den önem­li­si...
De­mok­ra­si­nin ku­ral­lar­la iş­le­ye­bil­me­si ve ol­gun­la­şa­bil­me­si­dir.
Her­ke­sin is­te­di­ği gi­bi ha­re­ket ede­bi­le­ce­ği bir re­ji­mi­ni adı de­mok­ra­si ola­maz.
Ba­na ge­len me­saj­lar­dan an­lı­yo­rum ki, top­lum­da müt­hiş bir çe­kin­gen­lik ve gü­ven­siz­lik var.
Adam­sen­de­ci­lik, fü­tur­suz­luk, he­sap ver­mez­lik al­mış ba­şı­nı gi­di­yor.
Ba­tı de­mok­ra­si­sin­de bi­rey­sel hak­lar her şe­yin önün­de­dir.
Ve bi­rey bu ka­za­nım­la­rı ko­ru­ma­da en önem­li ro­lü üst­len­mek­te­dir.
Biz­de ek­sik olan bu top­lum­sal ref­leks­tir.
Ma­hal­le bas­kı­sı­nı “tür­ban” ola­rak al­gı­la­yan bir top­lum, asıl bas­kı­yı top­lu­mun ge­liş­me­si için kul­la­nır­sa çok da­ha iyi so­nuç­lar or­ta­ya çı­ka­bi­lir.