Okurlarımızdan mesajlar alıyoruz.
Diyorlar ki...
“Siyaset haberleri AKP ve CHP arasında gidip geliyor. Ya Erdoğan’ın sözleri tartışılıyor ya da Baykal’ın... Bu ülkede başka partiler ve liderler de yok mu?”
Gazeteleri okuyanlar, televizyonları izleyenler; medya denilen o büyük camiayı takip edenler çok da haksız değil. Sayfaları çeviriyorsunuz, televizyon kumandanızdan haberler arasında bir geçiş yapıyorsunuz; genellikle iki partinin haberlerini görüyorsunuz.
Aslında bu fotoğraf tam da siyasetimizin içinde bulunduğu durumu anlatmıyor mu?
Alternatifsizlik bize patinaj yaptırmıyor mu? Bilinen, günlük politikanın dışına çıkamamamızın temel nedeni bu değil mi?
Hadi siyasetin tepesi yani Başkent böyle... Yerel siyaset çok mu farklı...
O da değil... Gelin İzmir özelinde tartışalım.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hangi partilerin aday isimleri gündeme geliyor?
Örneğin kulislerde Demokrat Parti’nin adayıyla ilgili ben çok az isim duyuyorum.
Ya ANAP’ta... DSP’de...
En güçlü isim Erdal İzgi gibi duruyor. DSP’nin İzgi’den daha iyi bir isim bulmasını biraz zor görüyorum.
MHP... Belki de aylar öncesinden tartışmaya son noktayı koyan MHP oldu. Müsavat Dervişoğlu adaylığını açıkladı ve çalışmalarına başladı. Bence çok da iyi yaptı. MHP’nin de bugün için Dervişoğlu’ndan daha iyi bir aday bulacağını zannetmiyorum.
Sizce bütün bu çabalar seçim kazanmak için yeterli mi? Geçmiş seçimleri hatırlayın; ANAP’ta da, DYP’de de kimin aday olacağı aylar öncesinden tartışılmaya başlanırdı. Öyle bir iki isim değil, siyasi koridorlarda onlarca isim tartışılırdı.
Bu böyledir. Siyasetçiler de, aday adayı olup politikaya adım atacaklar da; seçilebilecekleri yerlere gitmeyi tercih ederler.
Bugünün cazibe merkezleri AKP ve CHP...
Yarın... Bilinmez.
Nasıl Anavatan 80’lerde, nasıl Doğru Yol ve SHP 90’larda adaylar gözbebeğiyse; 2000’lerde de rüzgarlar AKP ve CHP’nin lehine esiyor.
O yüzden bu iki partinin merkezleri çok hareketli, adayların isimleri gün geçtikçe artıyor.
Bunu da normal karşılıyorum.
Bakarsınız; siyasetin nehri farklı akar, gelecek yıllarda ne AKP’nin, ne CHP’nin esamesi okunur.
Olmadı mı? Yaşanmadı mı?
Dünün güçlü partileri bugün baraj altında değil mi?
* * *
Okurlarımız haklı, Türk halkı haklı...
Ne yazık ki; Türkiye’de beklentilerin çok ötesinde bir siyaset yapılıyor.
AKP için yolsuzluk dosyaları her gün açılmaya başlanıyor. İktidarın yorgunluğu her alanda izleniyor. Seçimin üzerinden daha bir yıl geçmesine rağmen hükümet güven tazeleme ihtiyacı hissediyor. Garanti görse yarın seçime gidecek ve yeni bir başlangıç yapmaya çalışacak.
O yüzden şimdi kabine değişikliği gündeme geliyor. Bakanların değişmesi AKP’yi kurtarır mı?
Öteki yanda... CHP’nin politikaları da her kesimde eleştiriliyor. Muhalefet dili eleştiriliyor. Halk iktidar alternatifi olarak CHP’yi görmüyor.
Sonuç...
Yeni liderler ve yeni partiler için aslında oldukça uygun bir ortam var. Bu durum eski partilerin çıkaracakları yeni liderleri için de geçerli.
Seçimler gösteriyor ki; vatandaş yeniyi arıyor, farklının peşinden koşuyor.
Son söz...
Mevcut gelişmelerden medya değil, siyasiler sorumludur.