Prof. Dr. Mehmet Füzün’ün rektörlük öyküsü yeni değildir.
Namık Çevik’in görevinin son dönemlerinde bir araya gelen ve ortak çalışmaya başlayan Demokrasi Platformu Grubu’nun içinde Füzün’ün yanında Prof. Dr. Emin Alıcı ve Prof. Dr. Fethi İdiman da vardır. Sonraki yıllarda her ikisi de Dokuz Eylül’ün rektörlüğünü yapar.
Daha sonra Füzün ile Alıcı’nın yolları ayrılır.
Son süreçte Birleşik Dokuz Eylül Grubu çıkar. Her iki oluşumun da ilk toplantıları Füzün’ün aktif katılımıyla gerçekleşir. 2007 Nisan’ında yapılan ilk toplantıda rektör seçimlerine ortak adayla gidilme kararı çıkar.
Önce ilkeler ve projeler belirlenir, 2007’nin Kasım’ında ise bir ön seçim yapılır.
Füzün’ün ismi bu ortak iradeyle belirlenir.
Ve seçimlere hazırlanır.
Sonrasını biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, listede birinci olarak kendisine gelen Sedef Gidener’i değil de Prof. Dr. Mehmet Füzün’ü atayınca bir kıyamet koptu.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nin yeni rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün’le uzun bir sohbet yaptık.
Kendisini en çok üzen atanmasının siyasi olarak algılanmasıydı.
Şöyle konuştu:
“Ben yasanın değişmesi gerektiğini defalarca söyledim. Rektörler bir defalığına, uzun ya da kısa olmayan; örneğin 4 ya da 5 yıl için seçilmelidir. İki dönem seçilme durumunda, rektör birinci dönemde rahat çalışamamakta, genellikle ikinci seçimi kazanmak için dengeleri gözetmek yoluna gitmektedir. İkinci dönemi takiben de kendi yerine gelecek yeni rektörü belirlemeye çalışmakta ve üçüncü bir seçim kampanyası yürütmektedir. Bu durumda kurum feodal bir yönetim anlayışına kilitlenmektedir. Rektör kendi döneminden sonra kimin rektör olacağını belirlemeye kalktığında hali hazırda aşırı yetkiler ile görevde olduğundan özgür seçim ortamının oluşmasını engellemektedir. Dekan ve bölüm başkanları da bir defalığına seçilmelidir.”
Füzün’ün önerisi seçimlerin iki turlu yapılması, en çok oyu alan iki adayın yarışması...
Ama bir uyarısı daha var.
O da yasanın bütününün değişmesi koşuluyla... Özellikle de rektör yetkilerinin kurullara devredilmesi...
Yeni rektörün önünde uzun bir çalışma programı var.
Bunun için beş önemli kriteri var.
Eşit olmak... Adaletli olmak... Özlük haklarını korumak... Evrensel ölçüler getirmek... Dünyada konuşulan bir üniversite yaratmak...
Rektör Füzün, öğrencilerin de aktif yönetimde görev yapabileceği bir model yaratmak istiyor.
Öğrenci danışma meclisleri ilk yapılacaklar arasında...
Üniversite yetkilileri ile öğrenci temsilcilerinin gündemsiz her ay toplantı yapmalarını ve interaktif bir ortam yaratılmasını teşvik etmek istiyor.
Öğretim üyeleri danışma meclisleri de diğer önemli kurumlar arasında yer alacak.
İzmir’deki üniversitelerin çok sık bir araya gelmelerini öneriyor. Bu konuda ilk adımı da atmış. Ege Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz ile konuşmuşlar, İzmir’in altı üniversitesini ortak projelerde yer almasını sağlamak istiyor.
Kendi döneminde ikinci bir hastane kurmayı arzu ediyor. İzmir’in sağlıkta bölgenin önemli merkezi olabileceğini düşünüyor. Hatta yurtdışına sağlık hizmeti vermeyi planlıyor.
Gelelim siyasete...
Prof. Dr. Mehmet Füzün, siyasi rengi olmayan bir üniversite istiyor.
Dokuz Eylül’ün bilimsel projelerle öne çıkması gerektiğinin altını çiziyor.
Füzün’ün ilk yaptığı atamalara bakıyoruz.
Genel Sekreterliğe Prof. Dr. Cem Terzi... Rektör yardımcılıklarına Prof. Dr. Hakkı Bahar, Prof. Dr. Sami Aksoy, Prof. Dr. Alp Timur getirildi. Tıp Fakültesi Başhekimliği’ne de Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu atandı.
Bu beş kadro üniversitenin yönetiminde kilit kadrolardır.
Bu isimleri İzmir kamuoyu çok iyi tanıyor. Prof. Füzün farklı dünya görüşünden olan bu isimlerin ortak bir platformda çalışacağını söylüyor.
Ben üniversitelerdeki seçim sürecinin kurumlara zarar verdiğini en başından beri söylüyorum. Yasalar mutlaka değiştirilmeli, üniversitelerin dili bilim olmalıdır.
Bu görüşümde de ısrarcıyım.