Sayıştay’ın raporu ortada... Büyükşehirlerdeki imar yapısı tam bir felaket...
Düzensiz ve kaçak yapılaşma almış başını gitmiş.
İstanbul’un yüzde 70’i, Ankara’nın yüzde 40’ı, İzmir’in yüzde 60’ı kaçak...
Bunlar tespit edilebilenler...
Yani ben bu oranın çok daha vahim olduğunu düşünüyorum.
İstatistikte Türkiye’nin son yıllarda müthiş bir aşama kaydettiğine inanıyorum ama yine de birçok konuda olduğu gibi şehirleşme alanındaki rakamların tam anlamıyla gerçeği yansıttığını düşünmüyorum.
Demek ki ortada sıkıntılı bir tablo var.
Sayıştay, büyükşehir belediyelerinde ilk önce plana aykırı veya plansız yapılaşma olduğunu, bu alanlara altyapı hizmetlerinin daha sonra götürüldüğünü söylüyor.
Elbirliğiyle şehirlerimizin katili olmuşuz.
Kentin nasıl ve hangi yönde gelişmesi gerektiğini ortaya koyması beklenen imar planları, çoğu yerde fiili duruma ayak uydurmak zorunda kalmış.
Rapor çok net...
“Bu da kaçınılmaz olarak altyapı kurumlarının yatırımlarını kısa dönemli ihtiyaçlara yönlendirmesine, tesislerini farklı zamanlarda ve birbirinden bağımsız kurmalarına yol açmaktadır...”
Daha da vahimi şu satırlarda yer alıyor:
“Birçok büyükşehir belediyesinde gecekondu alanları için sonradan hazırlanan imar planlarıyla mevcut durum arasında uyumsuzluklar oluştu. Halihazır haritalarda mesken olarak görünen yerler, imar planlarında yol, haritalarda yol olarak görünen yerler, imar planlarında mesken alanı olarak yer alabilmektedir.”
Bir kentte sürekli imar planı değişikliğine gidilirse sonuç işte bu olur.
Ne plan gerçeğe uyar ne gerçeğe kaynak yetişir.
* * *
Büyükşehirler sürekli bir şantiye görünümünde...
Başkanlar, “Büyükşehirlerde yaşayanlar buna alışmalı...” diyor.
Oysa ben bu fikre katılmıyorum.
Paris’te katıldığım bir konferansta konuşmacı olan bir mimarın şu sözünü hafızama kazımıştım:
“Şehirlerin de dinlenmeye ihtiyacı var...”
Ne kadar doğru...
Paris’i, Viyana’yı, Köln’ü, Berlin’i, Brüksel’i bir düşünün.
Yeniden yapılan Barselona’yı, Sevilla’yı, Milano’yu bir hatırlayın.
Bu kentlere gittiğinizde sürekli bir inşaat çılgınlığı görüyor musunuz?
Görseniz bile bu fotoğraf size plansız, programsız gibi geliyor mu?
Gelmez...
Çünkü izin vermezler.
Siyasilerimiz oy uğruna yapılan yanlışları yıllarca görmedi.
Ya da affetti...
Sanki bu hak kendilerinde varmış gibi...
Ben Paris’te duyduğum o cümleyi bir gün bulabilecek miyim diye umudumu koruyorum:
“Şehirlerin de dinlenmeye ihtiyacı var...”