Prof. Dr. Graham MacGregor başkanlığında bir grup sağlık profesyoneli, yiyeceklerde şeker kullanımının azaltılmasına yönelik bir kampanya başlattı. Amaç; gıdaların içinde yer alan ‘saklı / gizli’ şeker miktarının azaltılması. Böylece 3-5 yıl içinde gıdaların içindeki şeker oranının yüzde 20-30 arasında düşürülmesini hedefliyorlar.
Tatlıya karşı zaafımızın nedeni nedir?
Şekerle aldatıcı ilişkimiz doğumla başlar. Genelde tatlısever bir damakla doğarız. Pek çok bilim insanı şekere olan ilgimizin, hayatta kalmamızda oynadığı yaşamsal rol nedeniyle içgüdüsel olduğunu belirtiyor.
Şeker gerekli midir?
Karbonhidratlı bir yemek yediğimizde basit şeker olan glikoz, bağırsaklardan emilerek kan dolaşımıyla tüm hücrelere dağıtılır. Glikoz, nöronlar olarak adlandırılan yüz milyar sinir hücresinin tek yakıtı olarak, beyin için özellikle önemlidir.
Kilo vermek için mucizevi bir besin mi arıyorsunuz? Üzgünüm ama arayışınıza son vermelisiniz çünkü böyle bir yiyecek yok! Ancak umutsuzluğa kapılmayın, tokluk hissi veren gıdalar var
Elma
Orta boy bir elma, yaklaşık yüzde 85 su ve 5 gram çözünen liften oluşmaktadır. Elma, aynı zamanda kuersetin içerir. Kuersetinin bazı kanser türleriyle savaşmaya yardımcı olduğu, kolesterolün azalmasına destek verdiği ve akciğer sağlığını koruduğu bilinmektedir. Üzerine serpeceğiniz tarçınla tokluk hissini artırabilirsiniz. Eğer insülün direnci veya glikoz metabolizmanızda sorununuz varsa yanında biraz süt veya fındık gibi proteinler tüketin.
Yumurta
Yumurta, sizi tok tutmaya yardımcı önemli bir protein kaynağıdır. Son araştırmalara göre, kahvaltıda iki yumurta yiyenlerin simit yiyenlere oranla takip eden 24 saat içerisinde 400 kalori daha az aldıkları görülmüştür. Uzmanlar, bu araştırmayla yumurtanın daha yüksek oranda ve uzun sürede tokluk sağladığı görüşünü doğrulamaktadır.
Çiçek sebzeler
Kilo verme dönemlerinde, karnabahar, brokoli gibi yüksek lif ve düşük kalorili sebzeler iyi seçimdir. Bu sebzeler aynı zamanda sağlık için de faydalıdır. Karnabahar, kanserle savaşan bitkisel
Tahıllar ve obezite ilişkisi, pek çok araştırmaya konu oluyor. Tahılların diyetteki tüketimi dünya genelinde çok tartışılıyor. Ancak kanıta dayalı tıp diyor ki: Sağlıklı beslenmede tahıllar önemli yere sahip...
Geçen hafta; Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu yetkilileri, yurt dışından gelen beslenme ve diyet uzmanları, ülkemizden değerli akademisyenler ve meslektaşlarımın katılımıyla yeni un tebliğini tartıştık.
2 Nisan 2013 tarihinde çıkan bu yeni tebliğ ile artık fırınlara giden unlar farklı. 1 Ağustos’ta tamamlanan geçiş süreci sonunda 17 katkı maddesi ekmekten çıkarıldı. Ayrıca lif miktarı yüzde 30 artarak 100 gram un için 4.5 gram oldu. Magnezyum, B grubu vitaminler, çinko, demir artırıldı; tuz miktarı ise azaltıldı.
Ekmek kutsaldır, ekmek nimettir...
Günlük beslenmemizde önemlidir, özellikle ekonomik koşullar açısından baktığımızda doymak için yemeğin katığıdır. Türkiye’de günlük kişi başı ekmek tüketim miktarı, ortalama 200 gram, yani 8 dilim. Yoğun tüketilen bir besin maddesi olarak ekmekteki yeni düzenleme büyük önem taşıyor.
BUĞDAY ÜRÜNLERİ VE OBEZİTE
Buğday unu tüketimiyle obezite arasındaki bağlantıyı doğrudan kuramıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün
Diyabetliyseniz ne yediğiniz kadar ne içtiğiniz de çok önemli. Karbonhidrat içeren ve yüksek kalorili içecekler kan şekeri düzeninizi bozabilir. Su her zaman ilk içeceğiniz olmalı
Diyabetli bireylerin sadece yediklerine değil, içtikleri sıvılara da çok dikkat etmeleri gerekiyor. Susadınız mı? Bardağınıza susuzluğunuzu gidermek için bir şeyler doldurmadan önce sağlıklı yaşam ve diyabet için doğru içeceği seçtiğinizden emin olun.
Beslenme alışkanlıklarında karbonhidratlarla ilgili çok kontrollü ve akıllıca seçimler yapılması şart. Çünkü karbonhidrat içeren ve yüksek kalorili içecekler kan şekeri düzeninizi hızlıca bozabilir. Bu nedenle günlük aldığınız içecekleri de en az yiyecekler kadar iyi tanımanız gerekir
SIFIR KALORİLİ İÇEÇEK; SU
Eğer tip 2 diyabetiniz varsa; su her zaman ilk içeceğiniz olmalıdır. Su; metabolizma ve fizyolojik fonksiyonlar, aynı zamanda florid, kalsiyum ile magnezyum gibi elzem mineraller için gereklidir.
İnsan vücudu, besin almadan haftalarca hayatını devam ettirebilmesine rağmen, su olmadan ancak birkaç gün yaşayabilir. Su ‘sıfır’ kalorili bir içecek. Su içmeyi sevmiyorsanız önerim; suyu daha lezzetli yapmak için içerisine limon
Kilo vermeyle ilgili mucizevi öneriler sunan ama gerçek sağlık profesyoneli olmayan insanların formüllerine itibar etmeyin. Gelin, bu tavsiyelerden birkaçına yakından bakalım
“Kolay ve hızlı kilo vermenin formülü bulunda sonunda!” desem, eminim tüm dünyanın en çok okunan haberi olurdu bu satırlar. Bu sorunun cevabı yıllardır aranıyor ancak cevap pek değişmiyor.
İnsanların bu konuya olan ilgi ve merakından dolayı ticari oyunlarla pek çok kişi ciddi ölçüde paralar kazanıyor. Ancak doğruları söylemek, biz gerçek sağlık profesyonellerinin mesleki ve ahlaki görevi olarak hep birinci sırada duruyor.
İşte bugün sıkça duyduğunuz ve mucizevi arayışlara konu olan bazı formüllerden bahsedeceğim.
NE KADAR DOĞRU?
Üç saat arayla beslenmelisiniz: Bazı insanlar bu görüşe dakikası dakikasına uyarlar, tok olsalar bile bir şey yeme ihtiyacı hissederler. Hatta saat kuran danışanlarım bile oluyor.
Teksas Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre; açlık hissederek yemek yiyenler, diğerlerine göre daha az kalori alıyor. Ancak bu noktada seçimleriniz ve vücudunuzu gerçekten tanımanız çok önemli. Çünkü uzun saatler çalışan ve öğün atlayan bireyler, ara öğün yapmadığında gece çok
Genetik ve hormonal faktörler, aile içindeki sorumluluklar ve duygusal hassasiyet kadınları erkeklere göre daha çok etkiliyor. Bu yüzden kadınların fiziksel ve ruhsal açlığını bastırmaya çalışırken obez olma ihtimalleri yüksek
Kadının kilolu olması, 1900’lü yıllardan önce bereket ve bolluk sembolüydü. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise kilolu olmak, sağlık açısından uygun değil ancak bir model gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.
Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyor. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyor.
Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması, erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar var.
KADINLAR ÇOK KİLO ALIYOR
Östrojen hormonu nedeniyle kadın bedeni daha çok yağlı ve kas oranı erkeğe göre daha düşük. Bu yüzden metabolizması da daha yavaştır ve çabuk kilo alır.
Dünya Sağlık Örgütü, gece çalışanların meme ve prostat kanserine daha sık yakalandığını belirtiyor. Ayrıca bu insanlar uyku sorunu yaşıyor ve yetersiz besleniyor. Sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak için bazı tavsiyelerim var
İnsan vücudunun doğal ritmine göre, gece uyumak gündüz uyanık olmak normaldir. Ancak gece mesaisinde çalışanlar için durum maalesef normalin dışında gelişiyor. Doktor, hemşire, güvenlik personeli ve tam gün üretim yapan işletmelerin çalışanları, call center görevlileri, gece çalıştıkları için beslenmelerini planlamakta zorluk yaşıyor.
Uzmanlar uykusuzluk hormonlarının; vücut sıcaklığını, atletik yetenekleri, ruh halini ve beyin fonksiyonlarını değiştirdiğini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü, gece çalışanların meme ve prostat kanserine daha sık yakalandığını belirtiyor ve buna neden olarak gece salgılanan melatonin hormonunun yetersiz kalması gösteriliyor.
UYKU BOZUKLUĞU
Gece çalışanlar; uyku, sindirim ve kardiyovasküler sistemle ilgili sorunlar yaşıyor. Gece ve vardiya sisteminde çalışanlarda uyku bozuklukları sık görülüyor. Bu konuda yapılan bir çalışmada, vardiyalı çalışanların yüzde 56.4’ünün ‘sık sık’ ve ‘sürekli’ uyku
Amerika’da yapılan yeni bir araştırmanın sonuçları, hareketsizlik ve hastalıklar arasındaki ilişkiyi kanıtlar nitelikte
Geçen yıl Brad Pitt’in başrolünü oynadığı ‘Dünya Savaşı Z’ filminde beni etkileyen bir replik vardı: “Hareket hayattır”.
Çok basit gibi dursa da hayatımızın her alanında anlam bulabilecek bir cümle bu. Sağlıklı yaşamak, hastalıklardan korunmak için hareketin önemini sürekli vurguluyoruz. Bu konuda Türk Romatoloji Derneği de ‘Hareket Hayattır’ temalı çalışmalar yaptı; ben bu sloganı çok sevdim.
DİYABETLE İLİŞKİLİ
Amerika’da yapılan en son araştırmalardan biri, hareketin önemini özellikle diyabetten korunmayla ilişkilendirmiş. Araştırma kapsamında 8 yıl boyunca 100 bin hemşirenin sağlık durumları izlenmiş. Sonuçlara göre; kasları güçlendirmek için yapılan ağırlık kaldırmak ve şınav çekmek gibi direnç hareketleri diyabet riskini düşürüyor. Yetişkinlerin haftada en az 150 dakika egzersiz yapması tavsiye ediliyor.
Aynı çalışmaya göre, haftada en az bir saat kas güçlendirici hareketler yapan kadınların, hiç egzersiz yapmayan kadınlara göre Tip2 diyabete yakalanma riskleri üçte bir oranında azalıyor.