SOFRANIZDA LiFi ARTIRIN

4 Aralık 2013

Lifli yiyecekler hem daha uzun süre tok tuttuğu; hem de obezite ve diyabetle mücadelede önemli bir yere sahip olduğu için günlük beslenmenin önemli bir parçası olmalıdır

Amerika Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması’nda 1999-2010 yılları arasında 23.168 kişi incelenmiş. Bu araştırmanın sonuçlarına göre düşük lifli diyetin metabolik sendrom, kalp rahatsızlıkları ve obezite başta olmak üzere birçok rahatsızlık açısından risk oluşturduğu bildiriliyor. Ayrıca, metabolik sendrom, inflamasyon (iltihap) ve obezite gibi sağlık sorunu olanların beslenmesinde lif daha az. Oysa lif tüketimi artırılınca obezite ve metabolik sendrom riski azalıyor.
Daha önceden yapılan çalışmalar da diyet lifinin kan basıncı, kolesterol düzeyleri ve obezite riskini azaltmaya yardımcı olacağını göstermişti. Biz de sürekli “Lif tüketimi artırılmalı” mesajlarını yineliyoruz ancak hâlâ yeterli tüketim yerleşmemiş görünüyor.

DAHA FAZLA TÜKETMEK iÇiN

Çoğu sebze, meyve ve tahılda porsiyon başına 2-3 gram lif bulunuyor. Örneğin pişirilmiş kuru fasulye ve baklagillerde porsiyon başına 10 - 15 gram besinsel lif bulunuyor.

-Meyvelerin suyu yerine kendini tercih edin.

Yazının Devamı

UZUN YAŞAMIN REÇETESi SiZDE

1 Aralık 2013

Ne kadar mutlu, iyimser ve pozitif olursak hayatımız o kadar kolay oluyor. Bunu bir yaşam biçimi haline getirirsek, ömrümüz de uzuyor

Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi’nden iç hastalıkları uzmanı Hillary Tindle’ın önderliğinde 2009 yılında bir çalışma yapıldı. Araştırmacılar, Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün 1991’de başlattığı 15 yıllık bir kadın sağlığı araştırmasına katılan 50 yaş ve üzerindeki 97 bin 253 kadından sekiz yıl boyunca toplanan verileri inceledi. Çalışmanın sonuçlarına göre, iyimser kadınların kötümser olanlara göre kalp hastalığından ölme riski yüzde 30, herhangi bir sebepten ölme riskiyse yüzde 14 daha düşük.
Tabii ki uzun yaşamak için iyimser olmak yeterli değil. Ancak etkili olduğu göz ardı edilemez. İlk çağlardan bu zamana kadar insanın yaşam süresindeki değişiklik çok ciddi boyutlarda. Değişen yaşam koşulları, bilim ve teknolojinin gelişmesi, medeniyetin artması bunun en önemli nedenleri arasında. İletişim çağında olmamız, insanların bilgilere daha kolay ulaşmasını sağladı.
Bu durum, bilgi kirliliğine ve kafalarının karışmasına da yol açmıyor değil. Ancak, sağlıklı yaş alma konusunda her geçen gün daha bilinçleniyoruz. Okuduğumuz ya da

Yazının Devamı

SU VE SEBZE RUHUMUZA iYi GELiYOR

27 Kasım 2013

İngiltere’de yapılan bir araştırma; şeker, kafein, alkol ve çikolatanın stresi artırıcı yiyecekler olduğunu ortaya koydu. Bu bilgi, stresle mücadelede yol göstericiniz olabilir

1907 yılında endokrinolog Dr. Hans Selye’nin tanımıyla hayatımıza giren “stres”, hâlâ güncelliğini koruyor. O zamandan bu yan sebep gösterilemeyen pek çok duruma “strese bağlı” deniyor. Öğrenciler, iş dünyası, ev hanımları hatta çocuklar bile stresle mücadele
halinde. Bugünlerde stres hakkında çok fazla soru almaya başladık, bu yüzden daha önceden bahsettiğim önerileri bir kez daha sizinle paylaşmak istedim.
Strese bağlı gerilimler; fiziksel bozukluk, gürültü, kalabalık, yakın bir kimsenin kaybı, çatışma, sıkıntı, hayal kırıklığı, başarısızlık, eleştiri gibi dış etkilerden kaynaklanabilir veya tek başına meydana gelebilir. Gerilim, vücudun iç ve dış çevrede meydana gelen değişmelere karşı verdiği sabit bir biyokimyasal cevaptır.
Strese karşı reaksiyon verme süreci ilk “Alarm” durumuyla başlar. Bu aşamada herhangi bir olayın meydana gelmesiyle denge bozulur, vücut kısa bir süre alarm durumuna geçer daha sonra denge durumuna gelmeye çalışır. İkinci aşama “Direnç” olarak adlandırılır. Savunma

Yazının Devamı

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

24 Kasım 2013

İlkokuldan başlayarak bugünlere gelmemde katkısı bulunan değerli öğretmenlerim ve tüm öğretmenlerin 24 Kasım’ı kutlu olsun

Hepimiz doğar doğmaz etrafımızdakileri algılamaya, hissetmeye çalışır ve öğrenmeye başlarız. Yemek yemeyi, emeklemeyi, konuşmayı, konuşulanları anlamayı, hissetmeyi, koşmayı... Ölene kadar devam edecek birçok şeyi öğreniriz. Bu dönemde yanımızdaki ilk öğreticiler genelde anne- babamız, ailenin diğer fertleri ve tanıdıklarımız olur. Bir zaman sonra önce oyun çağı gibi görünen anaokulları ve daha sonra da uzun yıllar sürecek gerçek öğrenme hayatımız başlar. İşte o zaman ailemiz kadar etkili öğretmenlerimizle tanışırız. Bir anda hayatımıza en çok dokunan ve iz bırakanlar onlar olur...
Tarsus Eliyeşil İlkokulu’ndaki anaokulu öğretmenim Sönmez Bakır ve ilkokul öğretmenim Nejla Alıcı eğer beni hatırlıyor (Dilara Acımış olarak) ve okuyorlarsa emekleri için sonsuz teşekkür etmek istiyorum. Öğretmenlerimizi, anne-babamızdan sonra kişiliğimizin şekillenmesine büyük katkı sağlayan, hakkı ödenmez ikinci ailemiz olarak görüyorum. Bazen yeğenlerim veya arkadaşlarımın çocukları kalabalık bir ortamda aynı anda bir araya gelince hayret ediyorum, nasıl aynı anda

Yazının Devamı

OBEZiTE ÇOCUKLARIMIZI TEHDiT EDiYOR

20 Kasım 2013

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre obezite, dünya üzerindeki en ölümcül beş tehditten biri. Rakamlar son derece çarpıcı, tehlikenin ne kadar yakın ve güncel olduğunun da ispatı

Araştırmalar, 2015 yılında dünya nüfusunun 2.3 milyonunun aşırı kilolu, 700 milyonununsa obez olacağını gösteriyor. Giderek yayılan bu tehditi daha çok hisseden ülkeler artık yalnızca gelişmiş, zengin ülkeler değil. Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde de benzer sonuçlar ortaya çıkıyor. Hemen her gün nasıl bir tehlike olduğundan, birçok hastalığa davetiye çıkardığından ve yaşam kalitesini nasıl düşürdüğünden bahsediyoruz ancak hâlâ bu ilerlemeye engel olunabilmiş değil.

13 yaşında kalp krizi riski
Bu hafta sonu yaklaşık bir saat süren bir belgesel beni bir kez daha derinden üzdü. BBC World, Hindistan’ın dünya üzerindeki en büyük obez nüfusa sahip ülkesi olma yolunda olduğunu ortaya koyuyor. “Hindistan’ın Süperboy Çocukları” başlıklı güncel belgesel, ülkede giderek büyüyen orta sınıfların ve onların çocuklarının yaşadığı obezite sorununu anlatıyor. Kaleb, 13 yaşında 100 kiloluk bir çocuk, bu yaşında obeziteye bağlı kalp krizi geçirmiş ve diyabeti var. Obezite sorununu çözmek için de ciddi bir tedavi

Yazının Devamı

AZ KALORiLi MEYVE TATLILARI

17 Kasım 2013

Bugün kış aylarında keyifle tüketebileceğiniz meyveli tatlı tarifleri paylaşacağım. Meyveli tatlılar; hazırlık aşamasında yağ kullanılmadığı için daha düşük kalorilidir. Hem de lezzetlerine doyum olmaz

Havalar iyice soğumaya başladı. Güneşli gün sayısı azalıyor. Hava da erken karararınca bir an önce eve koşmak isteğim giderek artıyor ve açıkçası bu durum üzerime bir rehavet çökmesine neden oluyor. Kış aylarında genelde daha erken uyuyoruz, yaz aylarına göre daha hareketsiz zamanlarımız oluyor. Ama bu tembellik havası pek iç açıcı bir haber değil. Çünkü kış mevsimi en çok kilo almaya meyilli olduğumuz zamandır.
Bu aylarda daha az hareket edip, daha çok yemek yenmesi ve vücudun yağlanma eğilimi ile metabolizma yavaşlar. Bahar ayları gelip, ince kıyafetler giymeye başlayınca “Eyvah yaz geliyor” diyerek, hızlı kilo verme çareleri aranır.
Eğer “Ben asla bu duruma düşmem” diyorsanız sizi tebrik ediyorum ancak “Tam da beni tarif ettin Dilara” diyorsanız, şimdiden uyarmak istiyorum: Sürekli mevsimsel kilo alıp vermek; bel kalınlaşmasına ve metabolizmanızda yavaşlamaya sebep olabilir.
Kış aylarında akşam keyfinizi tatlı ile artırmak alışkanlığınız varsa lütfen bunu her akşam

Yazının Devamı

DiYABETE YAKIN BAKIŞ

13 Kasım 2013

Yarın 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Hastalıkla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla bu tarihte çeşitli bilgilendirme etkinlikleri düzenleniyor. Gelin biz de hastalığa yakından bakalım

Diyabet, her an hayatımıza dahil olabilecek türden bir hastalık. Pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği hormonun etkili şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir sorun. 1921 yılında insülini bularak diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig’in doğum yıldönümü anısına, her yıl 14 Kasım’da Dünya Diyabet Günü düzenlenerek, bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.
Araştırmalar, son 10 yılda diyabet hastalarının sayısında iki kat artış yaşandığını gösteriyor. Diyabet Vakfı, diyabetin ölüm nedenleri arasında altıncı olduğunu bildiriyor. Diyabetteki artışın nedeninin obeziteyle ilgisi bilimsel olarak kanıtlandı. Yani, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik diyabetin sebebi olabilir. Dünyada da rakamlar iç açıcı değil, 2030 yılında hasta sayısının 438 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

Kişiye özel beslenme programı olmalı
Diyabette önemli iki nokta var: Sağlıklı beslenme ve hareket. Her

Yazının Devamı

ÇOCUKLARDA OBEZiTE VE DiYABET ARTIYOR

10 Kasım 2013

Sağlıksız beslenme ve hareketsizlik gibi etkenlerle ortaya çıkabilen diyabet, çocukluk çağı hastalıklarından biri haline geldi

Diyabet, her yaşta görülebilen bir hastalık. Çocukluk çağının da önemli sorunlarından. Pankreastan salgılanan insülin hormonunun yokluğu veya iş levini tam yerine getirememesi sonucu ortaya metabolizma hastalığı olan diyabet, ömür boyu sürer, tedavi edilmesi gerekir. Diyabet, Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere ikiye ayrılır.
Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesiyle meydana gelir. Genelde çocukluk ve gençlik çağında görülür. Tip 2 diyabetse yanlış beslenme tercihleri ve hareketsizlikle çok yakından ilgili. Araştırmalar, son 10 yılda diyabetli hasta sayısının Türkiye’de yüzde 7’den yüzde 14’e çıktığını gösteriyor.
Yanlış beslenme tercihleri, spor yapmama nedeniyle eskiden 50’li yaşlarda görülen Tip 2 diyabetin artık, 10-12 yaşlarındaki çocuklarda bile ortaya çıktığı belirtiliyor. Tip 2 diyabet görülme sıklığının bu kadar artmasının en önemli nedenlerinden biri, obezite. Çocuklar, sağlıksız besleniyor ve hareketsiz büyüyor. Biz, sokaklarda büyüyen bir nesildik.

Yazının Devamı