Depresyon yiyeceklerle azaltılabilir mi? Yiyecekle depresyon arasında bağlantı kurulabilse de depresyon ve duygu durum bozukluklarında yemek önerileri yapmak zor çünkü bu tip durumlar söz konusu olunca altta yatan birçok neden olabilir.
Bazı istatistikler ABD’deki yetişkin nüfusun yüzde 10’una yakınında düzenli depresyon belirtileri olduğunu gösteriyor. Bu kadar yaygın olan bir sorunda altta yatan birçok neden bulmak normal, bu sebeple sadece yiyeceklere bağlamak mümkün değil.
Duyguya bağlı yemek yeme sendromundan kurtulmanın en önemli anahtarı farkındalıktır. Bunu kazanmak için kişinin kendini tanıması, hangi duyguların yemek yeme ihtiyacına sebep olduğunu anlaması gerekir.
Kan şekeri ve insülin dengesizliğinin depresyon etkisine dair kanıtlar var, bu yüzden bazı çalışmalar, işlenmiş yiyecek ve rafine şekerin azaltılmasının yararlarını gösterir. Aynı şekilde, 5 -6 defada az ve sık yemek üç büyük öğün yaklaşımından çok işe yaramaktadır.
Protein alımı önemli
“Alerjik depresyon” fikri de
Bazı anne ve babalar çocuğunun çok hareketli ve atak olduğundan, konsantrasyon bozukluğu yaşadığından şikayetçidir. Hiperaktivite tanısı konmuş çocuklarda, huzursuzluk, sabırsızlık, dikkat kaybı, unutkanlık, öğrenme güçlüğü gibi davranış bozuklukları saptanmıştır. Hiperaktif çocukların beyin kimyasındaki dengesizlikler sonucunda anormal davranışlar gösterebildiği görülmüş fakat hâlâ tam anlamıyla nedeni tanımlanamamıştır. Çocuğunuzun çok hareketli ve atak olduğundan, konsantrasyon bozukluğu yaşadığından şikayetçi iseniz mutlaka bir hekime danışın.
Hiperaktifliği artırıyor
Hiperaktivite kızlara oranla erkek çocuklarında daha çok görülüyor ve çocuklardaki dikkat dağınıklığı genelde üç yaşında başlıyor. Bu dönemlerde önemsenmeyip kontrol altına alınmazsa çocuğunuzun ileriki yaşamını olumsuz yönde etkileyecek problemler ortaya çıkıyor. Bu da çocuğun özellikle ergenlik dönemini daha çalkantılı ve başarısız geçirmesine sebep oluyor.
Yapılan bilimsel
Porsiyon miktarı
Besin etiket bilgilerinin en üstünde porsiyon miktarını görebilirsiniz. Porsiyon miktarları genelde tavsiye edilen miktarlar kadardır ama bazı istisnalar da olabilir.
Kaloriler
Kalori bir enerji birimidir ve o besinin, kişinin vücuduna ne kadar enerji sağladığını gösterir.
Etiket bilgisinde verilen rakamlar yediğimiz besinin bize bir porsiyonda ne kadar enerji verdiğini gösterir.
Nisan ayında Amerikan Ulusal Sağlik Enstitüsü (NIH) yeni bir araştırma sonucu yayınladı. Buna göre karın bölgesindeki yağlar kadınlar için iyi bir gösterge değil, ayrıca bel çevresi ile birlikte kalça çevresi de ölçülmeli. Kilodan bağımsız olarak bu değerlendirme mutlaka yapılmalı. Boy uzunluğunuza göre normal veya hafif kilolu olsanız bile bel / kalça oranı 0.88 değerinden fazla ise risk var.
44 bin 600 kadın üzerinde uzun süreli yapılan bir çalışmanın sonucunda araştırmacılar çok açık bir şekilde ifade ediyorlar ki : Bel çevresi kilodan daha çok önem taşımaktadır!
Bel ölçünüzün 88 cm’den ve bel/kalça oranının da 0,88’den az olması, normal kilo aralığında olmanızdan daha fazla önem taşımaktadır.
Sağlıklı bir kiloda kalmak kronik hastalıkları ve erken ölümleri engellemekte temel olmaya devam etse de sağlıklı bir bel çevresine sahip olmak ve abdominal/karın bölgesi obezitesini önlemek de eşit derecede önemlidir.
İki yılda bir kontrol
Bu çalışmaya
Badem aslında gülgillerden bir çeşit ağacın ürünüdür. Meyvesi ancak çağla halindeyken yenir, çok sınırlı bir zamanda tüketilebilen bu yeşil ve serinletici meyve kız kardeşim ve benim için baharın geldiğini ve yakında yeşil eriklerin çıkacağının habercisidir.
Çağlayı yeşil hali ile hiç görmeyenler, çok merak ettiyseniz hemen manava sorun çünkü çağla zamanı bitmek üzere. Ben bademin hem çağla hem de sert kabuklu halini çok severim ve danışanlarımın günlük beslenmeleri içinde de genelde tavsiye ederim.
Dünyada toplam badem üretiminin yaklaşık 1,5 milyon ton olduğu bildiriliyor. Yunanistan, İran, İtalya, Fas, Protekiz, İspanya ve Türkiye de ana üreticilerindendir. Türkiye’de en kaliteli üretimi Datça Yarımadası’nda yapılmaktadır.
Bademin sağlığa olan faydalarını farklı kaynaklar ve araştırma özetlerinden inceleyerek size geniş bir özet vermek istedim. Bademin sağlığa pek çok yararı var ama yine de mesajımız aynı ”ölçülü beslenin,
Bahar aylarında genelde sıkça karşılaşılan bir durum olan yorgunluğun nedeni, insan metabolizmasında gerçekleşen bazı değişikliklerdir. Havaların ısınmasıyla birlikte, birçok kişi eklem ağrılarından, halsizlikten, sürekli uyku isteğinden bahseder ve bu da “bahar yorgunluğu” olarak adlandırılır. Bahar mevsiminde havadaki elektrik yükü artar. Bu yük havada bulunan pozitif ve negatif yüklü iyonlar aracılığıyla taşınır. Bu durum da psikolojik sıkıntılarla birlikte, yorgunluğa neden olabilir.Bahar yorgunluğundan korunmak için hayat tarzınıza küçük değişiklikler getirebilirsiniz
1. Akşam yatmadan önce ve sabah kalkınca odanızı havalandırın. Oksijen sizi daha enerjik kılabilir.
2.Düzenli uyku saatleri belirlemeli, günde 7-8 saat uyumaya çalışmalısınız.
3.Haftada en az 3 gün yapacağınız tempolu yürüyüşler ve aktif yaşam tarzı yorgunluğa karşı sizi koruyacaktır.
4.Bazı gevşeme egzersizlerini öğrenmeniz, yine rahatlatıcı etki gösterecektir.
5.Sabahları ılık bir duş almak sizi dinçleştirebilir.
Kuşkonmaz K vitamini, B vitamini (folat), C vitamini ve A vitamini açısından oldukça zengindir. Kuşkonmazda ayrıca folat dışında da B1, B2, B3 ve B6 B vitaminleri bulunur. Kuşkonmaz lif, manganez, bakır, fosfor, potasyum ve protein için iyi bir kaynaktır.
Kuşkonmaz et yemekleri ile beraber çok iyi bir seçimdir, özellikle kalp hastalığınız varsa ve et yemekten çekiniyorsanız mutlaka ikisini beraber tüketmenizi öneririm. Kuşkonmaz çorbasını çok sevdiğimi de itiraf edeyim. Mönüde kuşkonmaz gördüğüm zaman kaçırmıyorum, ızgara olarak yapıldığında da hoş oluyor.
Kalp hastalığı için mükemmel seçim:
Kuşkonmazda yüksek miktarda bulunan folat, sağlıklı bir kardiyovasküler sistem için çok önemlidir. Folat seviyesi düşük olunca kalp hastalıkları riski önemli ölçüde artar. Bir porsiyon kuşkonmazda günlük folat ihtiyacının yüzde 66’sı bulunmaktadır. Kuşkonmaz ayrıca potasyum açısından da zengin bir kaynaktır ve sodyum içeriği oldukça düşüktür.
Yaz yaklaşırken sıvı tüketimi daha da önem kazanıyor, özellikle terle kaybedilen elektrolitleri de düşündüğümüzde maden suyu tüketimi daha da önemli hale geliyor. “Doğal Mineralli sular”da (maden suyu) çözünmüş bulunan kalsiyum, magnezyum, sodyum ve klor gibi ana mineraller; flor, iyot gibi eser elementler ve bikarbonat ve sülfat gibi iyonların bir dizi fizyolojik fonksiyonlar üzerine destekleyici etkileri ve bazı hastalıklarda da terapötik yararları söz konusudur.
1 Böbrekler üzerinde: Mineralli sular böbrek ve idrar yollarında taş oluşumunu önlerler. İdrar yolu enfeksiyonlarında özellikle bikarbonat, magnezyum ve kalsiyum içerikleri yüksek mineralli sular iltihabı geriletici etki gösterirler. Boşaltım sisteminin birçok hastalığında böbrek fonksiyonlarını destekleme ve geliştirme amacıyla bol su ile birlikte doğal mineralli su içilmesi temel önlemlerdendir.
2 Metabolizma üzerine: Mineralli sular özellikle sülfatlı olanlar, safra kesesi tembelliğinde yararlıdır ve pankreas fonksiyonlarını da