Uzun süre tatlı yemediğinizde canınız tatlı istemez hatta hiç aklınıza gelmez. Ama bazen öyle günler ve haftalar olur ki her gün tatlı yemeden rahat edemezsiniz. Her yemek sonrası vücudunuz tatlı yemeden doydum sinyali göndermez sanki beyninize veya gece çikolata yemeden uyuyamaz hale gelirsiniz. Bu durum birkaç sebepten kaynaklanıyor olabilir. Birincisi damak tadı ve beslenme alışkanlığınızı bu şekilde geliştirmiş olabilirsiniz veya psikolojik olarak sizi daha mutlu ettiğine ve tatlı yemeye ihtiyacınız olduğunuza inanırsınız veya insülin denen iştah canavarı pankreas tarafından kontrolsüz salınıyor olabilir.
Her üç durumu da çözmek ve tatlı krizlerini yenmek mümkün. Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, yemekten 3 - 4 saat sonra anormal acıkma ve gece tatlı isteği gibi şikâyetler insülin metabolizmasında bozukluğu düşündürür. Özellikle fazla kilonuz varsa ve bu yağlanma karın bölgenizde dikkat çekici ise mutlaka bir endokrinoloji ve diyabet uzmanına danışın. Sadece
Kilolu olmanızın nedeni sadece aldığınız ve harcadığınız kalori arasındaki yanlış denge olmayabilir. Metabolizma, hormonlar ve iyi çalışmayan bezler de kilolu olmanızın sebebi olabilir. Kendinizi aç bırakmadan önce mutlaka bu sebepleri değerlendirin ve sebep ne olursa olsun bir beslenme ve diyet uzmanından beslenmeyi öğrenmenin en doğru yol olduğunu hiçbir zaman unutmayın.
Bezler: Çok iyi çalışmayan tiroid bezleri, kilo problemlerinin nedeni olabilir. Ancak gerçek şu ki aşırı kilolu her insanın tiroid bezlerinde problemi yoktur ve olsa bile genellikle kilo aldıracak kadar ciddi bir boyutta değildir. Eğer salgı bezlerinizde bir sorun olduğundan şüpheleniyorsanız, doktora gitmek konusunda tereddüt etmeyin. Ancak aşırı kilolu insanların sadece yüzde 5’inden az bir kısmında bu problemin olduğunu da unutmayın.
Metabolizma: Vücudunuzun yaşamak için kullandığı enerji (kalori) miktarı olan metabolizma hızı, kişiler arasında oldukça değişkenlik gösterir. Bu da onların kilo alıp vermelerini etkiler. Bazı kadınlar günde 1600 kalori ile hızlı bir şekilde kilo verirken, günde 800
Havalar ısınmaya başlayınca kış aylarında alınmış kiloları vermek için diyete ve egzersize başlama fikri, birçok kişinin hedefi oluyor. Aslında sadece belirli dönemlerde egzersiz yapmak ve beslenmeye dikkat etmek yerine yılın 12 ayı ve ömür boyu bu düzeni korumak en doğrusu. Egzersize yönelik beslenme programı hazırlarken, beslenme uzmanıyla egzersiz uzmanının görüşmesi, en iyisidir. Hangi nabız ile kaç dakika egzersiz yapılabileceği, haftada kaç gün hangi bölgenin çalıştırılması gerektiği, egzersizin hangi saatte yapılacağı detayları önemlidir.
Kişinin insülin veya farklı bir hassasiyeti yoksa, sabah yürüyüşleri aç karnına yapılmalıdır. Çünkü sabahın erken saatlerinde yağlar kanımızda daha küçük parçacıklar, yani yağ asidi şeklinde kullanıma hazır bir şekilde bulunur. Bu yüzden de daha iyi yakılır. Egzersiz gün ortasında yapılacaksa aç karnına değil, hafif bir öğünden bir saat sonra yapılmalıdır. En azından kepek ekmekli bir tost veya light süt ile muz veya meyveyle yoğurt pratik
Sızma zeytinyağını ısıtmanın iyi olup olmadığını değerlendirirken göz önüne alınacak ana noktalardan birisi yağın duman çıkarma noktasıdır. Duman çıkarma noktası ısınan yağdan gözle görünür gazlı buhar çıktığı derecedir. Bu genellikle yağın dekompozisyonunun (yapısının bozulmaya) başladığının işareti olarak kabul edilir. Dekompozisyon sadece lezzet ve besinsel değerde azalmayla değil sağlığa zararlı olan zararlı kansere yol açıcı bileşiklerin (oksijen radikalleri) oluşumuyla sonuçlanabilen kimyasal değişimlerden sayıldığından dolayı yağı duman çıkarma noktasını geçmeyecek kadar ısıtmak önemlidir. Dumanı solumak da zarar verebilir.
Duman çıkarma noktasıZeytinyağının duman çıkarma noktasından bahsetmeden önce bazı terimleri açıklığa kavuşturmakta fayda var:
Sızma: Zeytinlerin ilk kez sıkılmasından elde edilir (en ince lezzete sahiptir)
Rafine: Zeytinin ham yağının rafine dilerek oluşturulduğu yağdır
Riviera: Rafine ve sızmanın karışımıdır yemeklerde kullanım için daha uygundur.
Çeşitli firmalar zeytinyağı ürünleri için farklı duman
“Sakız çiğnemek faydalı mı yoksa zararlı mı?” diye daha önce düşünmemiş olabilirsiniz. Hatta erkek çocuklarını “sakız çiğneme bıyıkların eğri çıkar” diye korkuturlardı eskiden. Oysa sakız endüstrisi o kadar gelişti ki marketlerde sakız reyonu gittikçe büyüyor. Artık çeşit çeşit sakız var. Aynı kahve sektöründeki veya yoğurt seçimlerindeki inanılmaz çeşitlilik gibi. Artan tüketim ve ilgiye bağlı olarak bu konuda yapılan araştırmalar da artıyor.
Sakız çiğnemek çoğumuzun çocukluğumuzdan kalan bir alışkanlıktır. Bazen kendimizi abur cuburlardan korumak bazen de sinirimizi yatıştırmak için sakız çiğnemeyi tercih ederiz. Her ne nedenle olursa olsun sakız çiğnemek çoğumuzun alışkanlıkları arasında yer alıyor.
270 milyon nüfusa sahip ABD’nin sakız tüketimi yılda 46 milyar adettir. Yani ABD’de kişi başına 184 sakız düşmektedir. Türkiye’deki duruma göz atacak olursak sakız tüketiminin her geçen gün arttığı göze çarpmaktadır. Aylık
Dünyada her yıl 11 milyon kişi kansere yakalanıyor, bunların yedi milyonu yaşamını yitiriyor. Artış sürerse, kanserli hasta sayısının 2020’de yılda 16 milyon, kaybedilen hasta sayısınınsa yılda 10 milyon kişiye ulaşması bekleniyor.
Erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer, prostat ve kolon kanseridir. Prostat kanseri 50 yaş üzeri erkeklerde daha sık görülmekle birlikte 40 yaşından itibaren tedbirli olmakta fayda var. Özellikle ailesinde prostat kanseri öyküsü varsa mutlaka erken yaşlardan itibaren kontrol ettirilmeli. Ailesinde prostat kanseri olan bireyin, olmayan bireye göre kanser olma riski 2 - 3 kat daha fazla.
Prostat kanseri Amerikalı erkekler arasında en yaygın kanser türü. Kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanserinden sonra ikinci sırada geliyor. Prostat kanseri ve diğer prostat sorunları için risk, genlerle güçlü bir şekilde bağlantılı olsa da diğer kontrol edilebilir yaşam tarzı faktörleri daha da önemli gibi gözüküyor. Daha yüksek prostat hastalıkları ve kanseri riski ile ilişkilendirilen faktörler
Bu harika görünümlü altın sıvı, bal arılarının mucizevi ürünüdür ve beyaz şekere alternatif doğal lezzetlidir. Sene boyunca ulaşılabilir olsa da yazın ve sonbaharda yeni toplandığında ve en taze halindeyken tüketmek ayrıca bir zevktir.
Balın büyüleyici yapım süreci, arıların çiçeklerden ziyafet çekip çiçek nektarlarını ağızlarında toplamalarıyla başlar. Daha sonra bu nektar arının salyasındaki özel enzimlerle karışır bu, nektarı bala dönüştüren bir simya sürecidir. Arılar balı duvarlarındaki hücrelere bıraktıkları kovanlarına geri taşırlar. Kanatlarını çırpmaları onu tüketime hazır hale getiren nem içeriğini azaltmak için gerekli havalandırmayı sağlar.
Doğanın besleyici tatlandırıcısı olarak bilinen şöhretine ek olarak araştırmalar, ayrıca balın kendine özgü bileşiminin onu antimikrobiyotik bir ajan ve antioksidan olarak da kullanışlı hale getirdiğini gösteriyor. Antibakteriyel özelliği olduğundan balın içinde bakteri üreyemiyor.
Yara iyileştirici özelliği var
Balın sağlığa
Ara öğün tüketiminin çok önemli olduğunu birçok kez söylemiş olabilirim ancak bu gün bu konuyu daha derin bir şekilde size aktarmak istedim. Bu beslenme prensibini başarmanız halinde iştahınızı kontrol altına almak, kilo kontrolü sağlamak, zayıflamak, mide ve barsak sisteminizi rahatlamak çok çok kolay. Bir gün içinde yediklerinizi altı öğüne bölmek daha fazla enerji harcamanıza sebep oluyor.
Günlük 1500 kalorilik yiyecek toplamını iki öğün yerine beş öğünde tüketmeniz daha fazla kilo vermenizi sağlıyor. Çünkü her yediniz besin için tüm sindirim sistemi çalışıyor ve yediğinizin yanma enerjisiyle birlikte kilo vermek kolaylaşıyor. Sadece kilo vermek içinde değil gaz ve sindirim şikâyetiniz varsa çok hızlı yemek yiyorsanız öğünleri bölmeye hemen başlayın.
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin altın kuralıdır üç ana üç ara öğün şeklinde beslenmek. Temel amaç, kan şekerinizi dengede tutarak çabuk acıkmayı ve bir sonraki öğünde çok