CHP'nin iftarı

4 Ocak 2000


       İsmet İnönü, Konya'da bulunduğu bir gün Mevlana Türbesi'ni ziyarete gidiyor.
       Fatiha okuyor.
       Sabah saat beşte. Ortalarda kimseler yokken.
       Fotoğrafını yalnızca CHP'nin fotoğrafçısı çekiyor. O film de İnönü'ye veriliyor. Ortalarda dolaşmıyor.
       İnönü'nün evinde gerektikçe Kuran okunuyor, okutturuluyor. Ama bunu kimse duymuyor...
       İsmet İnönü dinine bağlı, dinine saygılı bir kişi. Ama dini ve dini duyguları siyasete alet etmenin veya başkalarının onun adına alet etmesinin ne felaket doğuracağını biliyor.

Yazının Devamı

18 aydır köprü aynı köprü...

2 Ocak 2000


       Şu bizim Galata Köprüsü oldum olası üstünden geçecek insanları şaşırtır.
      "Köprü açıldı" denildi mi, kapalıdır.
      "Kapandı" denildi mi, açıktır.
       Ama o köprü eskidi, yenisi geldi.
       Beceriksizlik yarışması olsa birinciliği kaptırmayız.
       Yeni köprüyü yaptık, ama 7 yıldır doğru dürüst çalıştıramıyoruz.

Yazının Devamı

Özeleştiri

1 Ocak 2000


       Şu son 15, 20 güne gelene kadar, "ücretleri sınırlayın, kiraları sınırlayın, doları sınırlayın, faizi sınırlayın, vergileri artırın, fiyatları artırın. Türkiye kurtulsun" diyen bir siyasi, bir bürokrat, bir ekonomiden anlayan, yazan, çizen var mıydı?
       Yoktu.
       Ama bugün birçoğu sanki bu önlemlerin yaratıcısı...
       Sanki yıllardır savunulan bu.
       Oysa çokseslilik ne işe yarıyor? Fikirlerin çatışmasıyla doğruyu bulmaya.
       Ama bizde; ben bu işin, örneğin ekonominin uzmanıyım diyenler bile normalin, harcıalemin dışına çıkamıyor, değişik, işe yarayan farklı bir fikri savunamıyor.

Yazının Devamı

2000'li yıllara ilk adım...

31 Aralık 1999


       Bu yılbaşı diğerlerinden farklı.
       Bugün, ikinci binyılın, son yılının, son günü.
       Biraz karışık gibi de olsa böyle.
       Başka bir şekilde, bu yıl şöyle de ifade edilebilir: 20. yüzyılın son yılının son günü...
       Bu tarif de karışık gibi ama doğru.
       Yalnız burada bir çifte anlayış var.

Yazının Devamı

Valiler kuduza el koymalı...

30 Aralık 1999


       Türkiye üçüncü binyıla kuduz ayıbıyla giriyor.
       Bunun hayvan sevgisiyle bağdaşır yanı yok.
       Sokakta başıboş hayvan dolaşamaz, dolaşmamalı. Hele köpek hiç. Londra'da, Paris'te sokakta, caddede hatta parkta, bahçede sere serpe dolaşan, sağa sola sataşan, sokak köpeklerine rastlanır mı?
       Hayvan sevgisi adına insana sevgiyi ve saygıyı unutanların çoğu benim hayvan sevgisi sınırıma yaklaşamazlar bile. Ama bu sevgi 10 yaşındaki Serpil'in kudurarak hayatını kaybetmesini görmezden gelmeye neden olamaz.
       Tam tersine başıboş köpekleri toplayıp, koruma altına alma fikrini daha da güçlü bir şekilde savunmaya yarar.
       Geçende de bazı rakamları vermiştik; örneğin İstanbul'da 300 bin başıboş köpek olduğu hesaplanıyor.

Yazının Devamı

Konsensüs arayışı yok

29 Aralık 1999


      "Türkiye 2000'li yılların başında İtalya olacak."
       "Türkiye 2000'li yılların başında dünyanın ilk on ülkesi arasına girecek."
       Bu laflar masal olarak kaldı. Siyasiler de masalcı...
       Bu nedenle de siyasiler itibar, partiler oy kaybetti.
       Siyasiler yıllardır refah vaat ediyorlar ama kemer sıkma ile acı reçeteden başka marifetleri olmuyor.
       Türkiye'ye bakın; bir orta sınıf doğabilirdi. Ama filizlenmeden öldürüldü.

Yazının Devamı

Kağıt üzerindeki nazik denge

28 Aralık 1999


       Reform paketinin başarısı her şeyden önce onun başarılı olacağına, toplumun inanmasına bağlı.
       Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'i dün dinlerken ben de onun başarıya inanıp inanmadığını öğrenmeye çalıştım.
       Erçel inanıyor!..
       Peki bu reformun başarılı olacağına inanılıyorsa, bu reformu hazırlayan ve savunan bürokrasi son 3 - 5 aya gelene kadar tam aksi uygulamaları neden savundu?
       Yoksa IMF ve Cottarelli ilan edilen kemer sıkma önlemlerini isteyince, bizim bürokrasiye de, dün akı savunurken bugün karayı savunmak görevi mi düştü?
       Erçel'e göre bu doğru değil.

Yazının Devamı

Demirel'in veda konuşması

26 Aralık 1999


       Demirel cumhurbaşkanlığı döneminin son "yıl sonu toplantısı"nı espriler içinde yaptı.
       Çankaya'daki toplantıda Cumhurbaşkanı çok rahat görünüyordu. Kendisiyle ilgili olarak yaptığı espriler de bunu gösteriyordu.
       Üç saat süren toplantıda geçmişe ve geleceğe ait sözleri, tahlil ve tahminleri, sorulara cevapları onun deneyiminin ve kıvrak zekasının göstergesiydi.
       Cumhurbaşkanlığı için yeniden adaylığı gündeme getirilince gerekçesi açıktı:
      "Aşağı yukarı tüm ülkelerde cumhurbaşkanları artık halk tarafından seçiliyor.
       Halk tarafından seçilen güçlü olur."

Yazının Devamı