Doğan Heper

       Üçlü zirveden sağduyu çıktı...
       Böyle olacağı belliydi. Tahminlerimiz de bu yöndeydi.
       Ama her şeye rağmen, yine de kritik bir dönemeçti ve kazasız belasız dönülmüş oldu.
       Hükümet devam ediyor.
       Şimdi diğer sorunlar ele alınabilir.
       Örneğin, cumhurbaşkanı seçimi.

       Apo için bugün liderler zirvesi var.
       Düğümün çözümü MHP'de. Belki de bir kısmınız bu satırları okurken o düğüm çözülmüş olacak.
       DSP'nin ve ANAP'ın tutumu belli.
       Avrupa İnsan Hakları Mehkemesi'nin kararına kadar beklemek.
       MHP ise beklemeye karşı, idamın infazından yana görünüyor.
       Çünkü seçim kampanyasını aşağı yukarı bu temaya dayandırmıştı. "Şimdi adil yargı da kararını verdi. Öyleyse daha ne bekleyeceğiz?" diyorlar.

       İstanbul, İstanbul'u sevmeyenlerin elinde kaldı.
       Bayram boyunca şehirde kalanlar yaşadılar.
       Trafik durmuştu, TEM'de, E - 5'te, Boğaz köprüleri istikametinde hareket yoktu demek, yanlış olmaz.
       Ara yollar da aynı durumdaydı.
       Oysa bu şehrin valisi var, belediye başkanı var, vilayette bir trafik komisyonu var. Üstelik bir de Ulaştırma Bakanlığı var, Bayındırlık Bakanlığı var. Ama İstanbul'da yeni yollar, alternatif yollar çalışması yok.
       Örneğin Bakırköy'ün İncirlik'ten sahile kadar uzanan bir büyük caddesi var. Onu sahile doğru tek yön yapmak düşünülemez mi? Bu şekliyle iki yönlü cadde mevcut yükü kaldırmıyor. Tıkanıp kalıyor. Tek yön olsun, aşağı denize doğru trafik aksın. Ama bunun için aksi yönde bir de sahilden İncirlik'e doğru çıkış yolu bulmak lazım. Yöneticilerin işi ne, isterlerse bulabilirler. Daha doğrusu bulmaları gerekir.

      "Benim köylüm, benim işçim, benim memurum, benim emeklim" diye diye oy dilenenlerin Türkiye'yi getirdikleri nokta işte bu; sosyal ve ekonomik iflas...
       Durumun adı iflas değilse alınan olağanüstü tedbirler ne?
       Kimler bu ülkeyi oya kurban edenler?
       Gelmiş geçmiş tüm liderler ve politikacıların birçoğu.
       Bir Cottarelli geldi, yıllar boyu tutulan yanlış yolu ve o yolun yolcularını açığa çıkarttı.
       Ve o yanlışçılar, o itiraf belgesinin altına imzayı "niyet mektubu" olarak attılar.

       Bayram yazısının iyimser olması gerekir.
       Belki de ilk kez iyimserliğimiz bayramlık olmayacak.
       İşler iyi başladı. İyi giderse milletçe iyimserliğimiz de kalıcı olacak.
       İlan edilen ekonomik program ve önlemler üç - beş ay önce akla bile gelmezdi.
       Ama gerekliliği konusunda bugün ittifak var. Daha doğrusu başka çare kalmadı.
       Yalnız uygulama konusunda bazı noktalara dikkat çekiliyor.

       Apo sorunu ayın 12'sinde sonuca bağlanacak.
       Konu herhalde; "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını bekleyelim. Ama bu arada idam cezasını kaldıralım" şeklinde bir sonla noktalanacak.
       Aklıselim bu yolu gösteriyor. Dosyanın bekletildiği yer önemli değil. Hukuken neresi olabiliyorsa; Başbakanlık, Meclis Adalet Komisyonu veya Cumhurbaşkanlığı.
       Türkiye'nin çıkarları terazisinin kefelerine konan malzemeden yukarıdaki iki cümle ağır basıyor.
       Öyleyse, "üçlü zirve" ülke çıkarının gösterdiği yön dışında bir karara varabilir mi?
       Zaten zirvenin iki üyesinin görüşünün bu yönde olduğu biliniyor.

       Hukuksuzluk masa başı bir kararla hukukilik kazanabilir mi?
      "Ben yaptım oldu" derseniz olur, ama bunu her şeyden önce vicdanlar kabul etmez.
       Yüksel Yalova, Devlet Bakanı, İstanbul'a imar affı çıkartacakmış.
       İmar affı dediği 10 bin kaçak yapıyı, gecekonduyu, 10 bin gaspı meşrulaştırmak.
       Siz İstanbul'da dar gelirli bir işçi, memur olarak 30 - 40 yıldır yasalara saygınız nedeniyle çoluk çocuk kiralarda sürünüyorsunuz, ama o saygıyı duymayan; vakıf arazisine, başkasının arazisine ev yapıp oturabiliyor.
       Hatta daha sonra o gecekondu denen mülkü genişletip bir bölümünü veya tamamını kiraya da verebiliyor.

       Türkiye 2000'e üç önemli sorunla girdi.
       Cumhurbaşkanlığı seçimi.
       Apo'nun idamı.
       AB'ye intibak çabalarının ağır faturası.
       Bunların her ne kadar çözümleri zor sanılsa da, mevcut koalisyon tarafından hallolunması mümkün intibaı baskın görünüyor.
       Çünkü Ecevit koalisyon hükümeti bugüne kadar umulmadık bir uyum ve performans gösterdi.