Türkiye, AB eşiğini atlayacak mı?

7 Aralık 1999


       Türkiye'nin AB'de olması mı Yunanistan'ın lehinedir, olmaması mı?
       Herhalde olması.
       Eğer Yunanistan'ın yöneticileri Türkiye'den korkuyorlarsa, Türkiye'nin AB üyesi olması onları bu korkudan kurtaracaktır. Hasım olan değil, aynı toplulukta bir arada olan, tek bir Avrupa devleti içinde yer almış Türkiye'den çekinmek anlamsız olacaktır.
       Ama buna rağmen Atina'nın Helsinki'de Türkiye'nin AB'ye adaylığını veto etmeyeceği gibi kesin bir sonuç çıkartamıyoruz.
       Bunu Başbakan Simitis'in söz ve davranışları ortaya koyuyor.
       * * *

Yazının Devamı

İki deprem arasında

5 Aralık 1999


       Milliyet'le İTÜ'nün düzenlediği deprem zirvesinin açılışına katıldım.
       Sonra konuşmaları dışarıdan izledim.
       Söylenenler ürkütücü.
       Dünyaca meşhur Fransız Profesör Xaviere Le Pichon, Marmara'da meydana gelecek bir depremin 7.7 şiddetinde olabileceğini vurguluyor.
       Bunun İstanbul ve Trakya'da önemli hasara yol açacağını da yine Profesör Pichon bildiriyor.
       Bu konuşmalar uyarıcı mı?

Yazının Devamı

Kafamızdaki bomba...

4 Aralık 1999


       Hayatımız pamuk ipliğine bağlı.
       Prof. Dr. Cengiz Kuday diyor ki:
      "Ebru Gündeş'in başına gelen her an hepimizin başına gelebilir. Çocuk, büyük, genç, yaşlı fark etmez."
       Yalnız büyüklerin bir farkı var. Sigara, içki, stres onlar için tehlikeyi biraz daha yakına getirebiliyor. Kalıtımın rolünden de söz edenler var ama henüz ispatlanmamış.
       Nedir Ebru Gündeş'te olan?
       Beyinde damarların baloncuk yapması. Buna "anevrizma" deniyor. Su sızdıran boru gibi bu genişleyen, baloncuk yapan damarlardan kan sızıyor.

Yazının Devamı

Koray Aydın sözünü tuttu

3 Aralık 1999


       Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi büyüklüğündeki parçası, tabir yerindeyse yerle bir oldu.
       Buna "asrın felaketi" denildi.
       Bu gelişmiş bölgedeki 20 milyon kişi depremden etkinlendi. 20 bine yakın insanımızı kaybettik.
       Ve felaketten bu yana üç buçuk ay geçti.
       Önceki gün binlerce prefabrike konutun anahtarları felaketzedelere teslim edildi.
       Tüm emeği geçenleri kutlamak, her şeyden önce insanlık borcumuz.

Yazının Devamı

Enerjinin foyası çıktı

2 Aralık 1999


       AGİT sırasında enerji konusunda da Türkiye'de çok olumlu bir hava yaratıldı.
       Anlaşmalardan sanki bugün sonuç doğacakmış gibi bir izlenim çıktı.
       Türkiye; enerjinin hem deposu, hem köprüsü olacak.
       776 bin kilometrekareye yağmur gibi enerji yağacak.
       Sonra da Bakan Cumhur Ersümer Milliyet'i ziyaret etti ve konuştu. Yine güzel sözler, parlak gelecek, enerji dolu günler, geceler.
       Ama gerçek pazar günü balyoz gibi indi.

Yazının Devamı

Çevik Bir ve Cumhurbaşkanlığı

1 Aralık 1999


       Emekli Orgeneral Çevik Bir'in çıkışı yararlı oldu.
       Demokrasilerde herhangi bir makama ne kadar çok aday olursa seçim o kadar sıhhatli, daha doğrusu sonuç o kadar amaca, hizmete uygun olur.
       Cumhurbaşkanlığı konusu da buna dahil.
       Bu konuda Türkiye'de tartışılan hep şu üç nokta oldu.
       * Cumhurbaşkanını halk mı seçsin, Meclis mi?
       * Cumhurbaşkanlığı makamı sivilleşsin, asker görüntülü olmasın veya neden olmasın?

Yazının Devamı

Türkiye zamanı iyi kullanmalı

30 Kasım 1999


       Helsinki geldi kapıya dayandı.
       Türkiye ya aday olacak, ya aday olacak...
       Çünkü Türkiye 35 yıldır "tam üyelik" peşinde koşarken adaylığa razı hale geldi. Artık o da olmazsa pes...
       Aksini düşünen de yok gibi. "11 Aralık'ta aday oluruz."
       Ama dün Yunanistan Dışişleri Bakanı bazı şartlar daha attı ortaya.
       AB Dönem Başkanı Finlandiya Başbakanı Lipponen'se yeni engeller sergiledi.

Yazının Devamı

Karı - koca kavgası başlıyor!..

28 Kasım 1999


       Medeni Kanun tasarısı yenilikler getiriyor.
       En önemli değişiklik, karı - koca arasında eşitliği sağlama amacına dönük olanlar.
       Bunlardan en ilginci de karı - koca arasındaki mal rejiminin değiştirilmesi.
       Bilindiği gibi eşler arasında bugüne kadar Medeni Kanun'daki "mal ayrılığı" rejimi geçerliydi.
       Yani karının malı karıya, kocanın malı kocaya.
       Tabii bu, kadınların aleyhine bir durum yaratıyordu.

Yazının Devamı