Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

İklim krizi tartışmalarının gölgesinde ülkemizde ve birçok yerde ciddi doğal afetler yaşandı. Kuraklık, yangın, sel, dolu, taşkın ve fırtına. Yaşananlar, bir acı filmin fragmanları. Önlem alınmazsa filmin sonu kötü

Şimdiden dünya gündemine oturan iklim krizinin önümüzdeki 5 yıldan itibaren başlara iyiden iyiye dert olacağı ortada. Bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) atak, bilinçli ve ciddi. Dünyanın sağduyulu gelişmiş ülkeleri de devrede. Onun için haykırıyorlar: Kaybedecek zaman yok!

Havada 1 milyon madde ve parçacıktan 300 - 350 tanesi karbon olmalı. Sınır bu! Oysa insanoğlu son 200 yılda bu oranı milyonda 450’nin üzerine çıkarmış. Olacak iş değil! Gidişat o yüzden felaket!

Haberin Devamı

Doğayı bozduk, zarar verdik, şimdi yakınıyoruz. Özellikle 5 temel sorun, ertelenmeyecek türden. Zararlar, kayıplar, ekonomilerde büyük erozyon, ekolojik sistemin sarsılması, ölümler, maalesef geleceğin hep gündeminde.İklim krizinin ‘beşi bir yerdesi’ var.

Bu yaşadığımız sadece fragman

1- Sıcaklık ve kuraklık. Tarımsal sorunlar. Yoksulluk ve açlık.

2- Başta ormanlarda olmak üzere kentleri ve yerleşim yerlerini de tehdit eden yangınlar.

3- Şiddetli yağışlar ve bunlarla birlikte sık sık devreye girecek dolu.

4- Seller ve taşkınlar. Önüne geleni alıp götüren...

5- Elbette fırtınalar. Bu fırtınaların getirdiği su kütleleri... Deniz seviyesinde artışlar, özellikle cazip tatil beldelerinde su baskınları... Evleri, araç  gereç ve tarlaları silip süpüren dalgalar...

Harekete geçilmeli

Beşi bir yerdeler ile başımız dertte. Doğrusu, şimdiden önlem almak. Çözümler geliştirmek. Uluslararası işbirliği mekanizmaları oluşturmak. Bütçeler yaratmak. Sigorta kapsamlarını genişletmek, yeni ekonomik modeller yaratmak. Tehlike kapıda. Ve yaratacağı maddi kayıplar kolay kolay altından kalkılabilecek düzeyde değil. Yaşanan sancı dolu bir filmin fragmanı belki de. Ardında yeni, büyük ve daha tehlikeli sancılar var. Hepsinin çözümü büyük ölçüde insan da ve politikalarda. Alınacak doğru önlemler, yaşanacak sorun ve sancıları da azaltacak.

5’i 1 yerde soruna 15 maddede çözüm

Haberin Devamı

Aylardır onlarca bilim insanı, konunun uzmanı ile konuşuyorum. Kısa vadede öne çıkan ve alınması gereken önlem ve kararlar şunlar:

1- Dere yatakları acilen temizlenmeli ve buradaki binalar boşaltılmalı.

2- Riskli bölgeler  için yeni imar planları hazırlanmalı. Ya kentler taşınacak, sorun çözülecek, ya da yeni acılar yaşanacak.

3- Su, dere ve nehirler doğal kaynaklarında akıtılmalı, engel oluşturan bent, bina, köprü gibi yapılar temizlenmeli. 

4- Son yıllarda sayıları artan HES’ler konusunda da yeni bir inceleme ve değerlendirme yapılmalı. Tehlike arzeden konumdakiler yeniden ele alınmalı, gerekirse taşınmalı. 

5- Taş ocakları ve madenler konusuna da çevresel etki ve yansımalar çerçevesinde bakılmalı, bazı ruhsatlar iptal edilmeli, yeni dünya düzeninde fosil yakıtların yasak olacağı gerçeği doğru ve zamanında irdelenmeli. 

6- Yeni yerleşim yerleri için doğa, iklim ve çevre faktörleri dikkate alınarak düzenleme yapılmalı, bu konuda yerel yönetimlerle merkezi yönetim mutlaka işbirliği yapmalı. 

Haberin Devamı

7- Orman yangınları için özel bir kalıcı filo oluşturulmalı. Ağırlık hareket kabiliyeti olan helikopterlere verilmeli. 

8- Yaz aylarında ormana giriş çıkışlar yasaklanmalı ya da kontrollü yapılmalı. Gerekirse 24 saat izlemeli kamera kayıt ve kontrol merkezi kurulmalı. Mangal kullanımı ve ateş yakılmasına ağır yaptırımlar getirilmeli. Yerel yönetimler mangal kültürü anlamında orman dışı alanlarda yeni etkinlik alanları oluşturmalı. 

9- Bilimin tüm açılımlarının yanı sıra yapay zeka ve teknoloji de iklim krizinde her anlamda işlevsel kılınmalı. 

10- Yaz aylarında yangınlar konusunda seferberlik ilan edilmeli ve yangınlara müdahale edecek hızlı ve donanımlı bir yangın söndürme ekibi (en az 500 kişilik) en az 4 ay süreyle istihdam edilmeli. 

11- Su tasarrufu yaygınlaştırılmalı ve yurttaşlar bu konuda bilinçlendirilmeli. Su dersi geciktirilmemeli.

12- Yeraltı barajlarına ağırlık verilmeli, yaygınlaştırılmalı.  

13- Meteoroloji ve istatistik biliminin rakam, öneri ve deneyimlerinden daha çok yararlanılmalı. 100’er yıllık değerlendirmeler ışığında dolu, sel ve hortumlara karşı risk taşıyan bölgelerde ya yeniden yapılaşma sağlanmalı ya da bu bölgeler boşaltılmalı. 

14- Sera gazı emisyonu konusunda kalıcı önlemler alınmalı ve ekonomide yeşil ekonomik düzenlemelere bir an önce geçilmeli.

15- Güneş, rüzgar ve dalga enerjisinden daha çok yararlanılmalı.

BİR OKUL

Bahçeşehir’den çevre duyarlılığı

Bu yaşadığımız sadece fragman

Bahçeşehir Koleji, güzel, çağdaş ve önemli bir farkındalık hareketi başlattı. Çalışmanın özü şu:

İklim değişikliği modülü ile problemlerin farkında olan, tepkisini ortaya koyan ve çözüm üreten nesiller yetiştirmek. Bu toplumsal sorunun müfredata eklenmesini sağlamak. Buzulların erimesine, artan hava olaylarına, beklenmeyen sel ve kasırgalara, deniz suyu seviyesindeki yükselmelere, bitki, hayvan ve insan ekosistemindeki bozulmaya dikkat çekiyorlar. 20 binden fazla öğrencisi, nitelikli eğitim kadrosu olan bu değerli kurumun iklim krizi ve çevre duyarlılığı sevindirici. Gelecek kuşaklar adına da, başka kurumlara örnek olması adına da mutluluk verici. Hem okul kurucusu Enver Yücel’i, hem de başarılı genel müdür Özlem Dağ’ı kutluyorum.

BİR GÖRÜŞ

Arazi toplulaştırma ile verimli tarım

Bu yaşadığımız sadece fragman

Benim de uzun zamandan beri dikkate aldığım bir görüş. Tarımda verimlilik için önemli bir unsur. Arazi toplulaştırılması. Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin çalışkan Başkanı Ömer Celal Umur da bu görüşte. Şunları söylüyor:

“Hem arazi tahribatını önlemek, hem planlama ve su verimini artırmak için arazi toplulaştırma tüm ülkeye yayılmalı. Bu ekonomik bir altyapı olur. Büyük tarım alanlarında üretimin kontrolü çok daha kolay. Su hasadının yapılmasının mümkün olduğu alanlarda, özellikle kış aylarında yağış kaynaklı sular biriktirilmeli.”

FAKİR BAYKURT OLSA...

‘Aklı uyandıran kitaptır, kitaplıktır’

Bu yaşadığımız sadece fragman

Öğretmen, yazar, sendikacı. Köy yaşamını en güzel dillendiren isimlerden biri. Bir tablonun içinde yaşama duygusu verircesine...
Zor, karışık, mücadele dolu bir yaşam. Ama ‘Yılanların Öcü’ bir efsane. Sadece filmi çevrildiği için değil, toplumsal gerçekliğin, köy hayatının içini dışını, en çarpıcı, en yalın haliyle anlattığı için.

Her ne kadar hep Yılanların Öcü sözü sohbeti açılmasından pek de haz etmese de dünyanın çeşitli dillerine çevrilen eserleri ile de hep evrensel, hep değerli Fakir Baykurt. Şamar oğlanı, Onuncu Köy, Kara Ahmet Destanı... Almanya günlerinden yansıyanlar da dersler taşıyan türden. Bugün hayatta olsa, şunları yinelerdi elbette:

“Benim derdim halka kitap ulaştırmak. Çocuklara, gençlere kitap sevgisi aşılamak. Onların, akıl bilim yolunda ilerlemesini sağlamak. Bunu başarıp halkın yüzünde bir parça sevinç görmek benim için en büyük mutluluktur... İçimde kurduklarım da yaşam değil midir? Gerçek değil midir? Benim içimin gerçekleridir bunlar. Ben yönetici olsam, kitaplıklara önem veririm. Aklı uyandıracak olan kitaptır, kitaplıktır.”

 İki rapor, bir yaşamsal uyarı

Bu yaşadığımız sadece fragman

Kuraklık, açlık, çocuk ölümleri, temiz su ihtiyacı ve temizlik. Gerek Dünya Sağlık Örgütü (WHO), gerekse Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) son birkaç yıla ışık tutan raporlarında, bu konulara değiniyor. Resmi rakamlar her gün 5 yaş altındaki 700’den fazla çocuğun temiz su ve hijyen ihtiyacı karşılanmadığı için yaşama veda ettiğini ortaya koyuyor. Üstelik hastalık ve salgınlar da bu sayıyı tetikliyor. Aynı şekilde dünya çapında açlık sorunu büyüyor. Başta Afrika olmak üzere büyük bir nüfus bu sıkıntıyı can evinden yaşıyor. Sadece su ve ekmekle beslenen, günde bir öğün yemek bulabilen insanların sayısı da artıyor. 800 milyondan fazla insan yetersiz besleniyor.

Bu sadece yöresel bir sorun değil. İklim krizi büyüdükçe göçler de artacak. Zenginliğe, barışa, huzura, refah ve suya doğru. Refah içinde olduğunu düşünen ülkeler de büyük tehdit altında.