Dt. Pertev Kökdemir

Ağız kokusundan muzdarip olduğunuzu fark ettiyseniz, yalnız değilsiniz. Çoğu insan bir noktada ağız kokusu yaşamıştır. Üzülmeyin çünkü bu durum genellikle geçicidir. Ancak bazı insanlar için de bu durum kalıcı olabilir. Ağız kokusunu doğru bir şekilde tedavi etmek için nedenini anlamak ve ele almak önemlidir. Ağız kokusuna katkıda bulunan birkaç olası faktörden bahsedelim.

Diş eti iltihabı

Ağız kokusunun önde gelen nedeni diş eti hastalığıdır. Diş eti hastalığı dişleri çevreleyen diş etlerini etkiler ve kanamaya, şişmeye/iltihaba, kemik kaybına, dişlerin sallanmasına ve hatta diş kaybına neden olur. Dişlerinizde çok fazla plak ve tartar birikimi varsa, ağız kokunuz da olabilir. Bakterilerin kötü bir kokusu vardır ve artan bakteri birikimi, ağız kokusu olasılığını arttırır. Diş eti hastalığını önlemek için dişlerinizi günde iki kez fırçaladığınızdan, diş ipi kullandığınızdan ve günlük gargara kullandığınızdan emin olun. Ayrıca, kontroller ve diş temizliği için diş hekiminizi rutin olarak ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.

Dilde bakteri birikimi

&C

İlk yıllarda bebekler anne sütüne veya biberonla beslenmeye ihtiyaç duyar. Anne sütü veya hazır mama sonrasında yeterli ağız bakımının sağlanması bebeğinizin ağız sağlığı için önemlidir. Bebeğiniz ilk dişlerini altı aylıkken çıkarmaya başlar. Diş çıkarma semptomlarına ve diş etlerinde genellikle ön kısımda olabilecek şişliklere dikkat edin. Bebeğiniz yaklaşık 2,5 yaşına kadar diş çıkarmaya devam edecektir. Anne sütü ve mama, beslenme sonrasında dikkat edilmediği takdirde süt dişlerinde çürüklere sebep olabilir.

Mama, anne sütü veya inek sütü çürüklere yol açabilen şekerler içerir. Bu besinler ağızdan geçerek dişleri şekere maruz bırakır. Özellikle üst ön dişler, genellikle 'biberon çürüğü' olarak adlandırılan çürüklere karşı en hassas olanlardır. İlk önce diş eti çizgisinde veya dişlerin arasında beyaz noktalar olarak görünecek ve sonunda koyu veya lekeli alanlar ve hatta siyah çukurcuklar olarak ortaya çıkacaktır. Biberon

Diş plağı olarak da adlandırılan bu koruyucular, geceleri dişlerini sıkan veya gıcırdatan kişiler için tasarlanmıştır. Bu davranışa uyku bruksizmi denir. Bruksizme neden olabilecek birçok faktör olmasına rağmen genellikle stresten kaynaklanır. Gündüzleri diş gıcırdatma davranışına dikkat ederek ve çeneyi gevşetmek için çaba sarf ederek engel olunabilir, ancak gece boyunca bruksizm bilinç dışı bir eylem olduğu için kontrol edilmesi zordur. 

Gece plaklarının yardımcı olduğu nokta da burasıdır. Dişlerinizin üzerine bir tutucu gibi otururlar ve ağzınız kapalıyken üst ve alt dişlerin birbirine temas etmesini engelleyen ekstra bir yüzey oluştururlar. Uyku bruksizmi yaşayanlar için gece plakları rahatlama sağlayabilir ve daha ileri sorunların ortaya çıkmasını engelleyebilir.

Gülüşünüzü koruyun

Gece plaklarının başlıca yararı, sürtünmenin neden olabileceği diş minesi kaybına ve aşınmasına karşı koruma sağlamalarıdır. Çeneyi kafatasına bağlayan temporomandibular eklemi (TME) yani çene eklemini  de

Periodontal hastalık, diş kayıplarının birincil nedenidir ve genellikle kötü ağız bakımı olan kişilerde  ortaya çıkar, ancak hormonal ve genetik de olabilir.

Plak doğru temizlenmediğinde, yavaş yavaş tartara dönüşür ve temizlenmesi zorlaşır. Tartar genellikle insanların fırçalarken gözden kaçırdığı dişlerin arasında ve diş eti çizgisi çevresinde oluşur. Bir diş hekimi bu tartarı ve diş etlerinin altına yayılmış olabilecek her şeyi çıkarabilir ancak bu temizlikler yapılmazsa periodontal hastalık oluşabilir.

Semptomlar hemen belli olmayabilir ancak bazı uyarı işaretleri arasında hassas ve şiş diş etleri, ağız kokusu ve hassas dişler bulunur. Periodontal hastalık kötüleştikçe, dişin kök yüzeyi açığa çıkabilir ve hassasiyet oluşabilir. Diş çürüğü ve diş eti çekilmesi kombinasyonu dişin tamamen kaybetmeye yol açabilir.

Siz veya diş hekiminiz periodontal hastalık belirtileri fark ederseniz, tedavi için birkaç seçenek vardır. Standart diş temizliğinin ötesindeki ilk adım,

Çatlak veya aşınmış bir diş genellikle ağrılıdır ve tedavi edilmezse hasara yol açabilir, bu durum çok yaygındır. Erken evrelerde, çatlaklar veya aşınmalar diş hekimi tarafından kolayca onarılır. Doğru önlemleri alırsanız, bu tıbbi ve estetik sorunu  tamamen önleyebilirsiniz. Yaşlandıkça dişleriniz doğal olarak çatlamaya daha yatkındır, ancak bazı davranışlar yaşamın herhangi bir aşamasında bu çatlaklara neden olabilir. Dişin çatlamasına neden olan faktörlerden bazıları şunlardır:

1- Dişleri alet olarak kullanmak: O zorlu plastik poşeti veya şişeyi açmaya gelince, işi bir makasa veya şişe açacağına bırakmak en iyisidir. Dişler güçlüdür, ancak onları yiyeceklerin dışında herhangi bir şeyi parçalamak için kullanmak hasara neden olabilir. Bu davranış dişlerinizin yüzeyini aşındırabilir, çene ağrısına ve çatlaklara neden olabilir.

2- Sert şeyler yemek: Dişler yiyecekleri parçalamak için tasarlanmış olsa da, bazı yiyecekler üzerlerinde gereksiz stres yaratır. Örneğin, sert

Ağzını kapatmadan güvenle konuşamayan birçok kişi var. Bu tür durumlarla karşı karşıya kalmak zor olabilir ve özgüveninizi etkileyebilir.

Ağız kokusunun birçok nedeni vardır ve diş eti hastalıkları da bunlardan biridir. Dişlerde biriken plak zamanla diş etlerini etkilemeye başlar. Bu nedenle diş etleri şişer, hassaslaşır ve kırmızı bir renk alır. Hatta diş etleri kanamaya başlar. Tartar (yani diş taşı) oluşumunu önlemek için plaklar düzenli diş hekimi ziyaretlerinde fark edilerek temizlenir. Zamanında müdahale edilmediğinde tartar sebebi ile diş eti çekilmeleri meydana gelebilir.

Ağız kokusu, dişler arasında plak ve yiyecek parçacıklarının birikmesinin bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Bu tür gıda artıklarının birikmesi sadece diş fırçalamakla temizlenemez. Doğru diş bakımı için bir diş hekimine gitmeniz gerekir. Diş hekiminiz size muhtemelen ara yüz fırçası, diş ipi veya ağız duşu tavsiye edecektir. Bunlardan sadece biri sizin için yeterli olabileceği gibi ağızınızdaki dişlerin durumu, porselen köprülerin varlığı ve implantlı

Konu ağız sağlığı olduğunda aklımıza ilk gelen diş fırçalama alışkanlıklarımız ve rutin diş hekimi ziyaretlerimiz olabilir. Fakat çiğneme alışkanlığımızın yeterli ve düzgün olması da ağız sağlığı için önemlidir.

Günlük hayatımızda neredeyse her şeyi daha hızlı yapar hale geldik. Yemek alışkanlıklarımızda da hızlı, aceleci ve sağlıksız gıda seçimleri ile yapmaya meyilli bir hayat yaşıyoruz. Çiğnemeyi neredeyse hiç olarak yapıyoruz. Gıdaları yeterince parçalamadan tüketiyoruz, belki hep ağzımızın aynı tarafını kullanarak çiğniyoruz. Bu yazıda neden yiyecekleri iyi çiğnememiz gerektiğinden ve ağız sağlığınıza etkilerinden bahsedeceğim.

1- Temporomandibular eklemdeki (TME) bozukluklar

Bir kişi düzgün çiğnemediğinde, esas olarak kasların düzgün çalışmamasına neden olarak TME'de bir dengesizliğe neden olabilir. Çene eklem rahatsızlığı, çiğneme kasları, çene eklemi, baş ve boyun kaslarının bir kısmı, eklem bağları, dişler, yanak, dudak ve tükürük bezlerinden oluşan sistemi etkileyen problemleri kapsayan kompleks bir

Yirmi yaş dişleriniz, ağzınızın arkasına er alan üçüncü azı dişleridir. Yirmi yaş dişleri on yedi ve yirmi beş yaşında çıkabilir ve röntgende çıkıp çıkmayacağı anlaşılabilir. Ağzın çok gerisinde olduğu için doğru açıyla çıkmayabilirler ve diş etlerine veya çene kemiğine sıkışıp sizin için ağrılı bir sürece sebep olabilir. Doğru açıyla çıkmayan yirmi yaş dişleri, tüm diş diziliminizin hizasının bozulmasına ve çapraşıklıklara yol açabilir. Diş fırçası veya diş ipi ile temizliği tam yapılamayabilir bu durumda bakterilerin birikmesine ve çürüklerin meydana gelmesine sebep olabilir. Yirmi yaş dişleri tüm yetişkin dişlerinden sonra çıkar.

Yirmilik dişlerin çekilmesi gerekir mi?

Düzenli diş hekimi muayenelerinizde  panaromik film sonrasında yapılan değerlendirmede eğer yirmi yaş dişinizin pozisyonunda problem, enfeksiyon, yer darlığı, çürük, ağız kokusu yoksa dişin çekilmesi daha sonra değerlendirilebilir. Ama unutulmamalıdır ki, bu belirtilerin hepsi aniden beklenmedik bir