Fikret BİLA
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Ecevit'in İskandinav ülkelerinde özel bir yeri var. İsveç ve Finlandiya yöneticilerinin Ecevit'e gösterdikleri ilgi bunu açıkça gösteriyor. Örneğin; İsveç Başbakanı Persson'un Avrupa Birliği Parlamento Başkanı'nın randevu talebini reddedip aynı saatte Ecevit'e randevu vermesi bu göstergelerden sadece biri.
Ecevitler'in İsveç ve Finlandiya'da uzun yıllara dayanan özel dostlukları var. Ecevitler'in dünyaya ve siyasete bakışları, demokrasi ve demokratik sol anlayışları İskandinav ülkeleriyle paralellik taşıyor. Uzlaşmaya dayalı hükümet modelleri ve sosyal
devlet anlayışı Ecevitler'e çok yakın.
Bülent Bey, İsveç ve Finlandiya ziyaretlerinin amacını 1970'lerde atılmış dostlukların canlandırılması ve Türkiye'in Avrupa Birliği'ne girmesi konusunda bu ülkelerin desteğinin sağlanması olarak açıklıyor. Bülent Bey, İsveç ve Finlandiya'nın, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin genişleme sürecinde yer alması konusunda destek olacakları sözünü almış durumda. Bu konuda karşılaştığı talep, Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları alanındaki eksikliklerini gidermesi... Ecevit, İsveç Uluslararası Dış Politika Enstitüsü'nde verdiği konferansta, Avrupa'ya önemli mesajlar verdi. Ecevit, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde
"aldatılmışlık" duygusu içinde olduğunu vurgularken, Avrupa Birliği'nin sadece bir
"Hıristiyan Kulübü" olarak kalmaya karar vermesi halinde, Türkiye'nin de farklı seçeneklere yönelebileceğini anımsattı. Ecevit, Türkiye'ye karşı taahhütlerini yerine getirmeyen Avrupa'yı uyarırken,
"Avrupa'nın dışında kalsa dahi, değişen dünyadan Türkiye'nin izole edilmesi olanaksızdır" dedi.
Bülent Bey, hemen her konuşmasında olduğu gibi, Dış Politika Enstitüsü konferansında da REFAHYOL hükümetini kastederek, Türkiye'nin 1997 yazında önemli bir krize girdiğini ve bu krizi demokratik kuralları çiğnemeden aşabildiğini vurguladı. Ecevit, bu anımsatmayı yaptıktan sonra Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin gerektirdiği demokratik ve ekonomik koşulları büyük ölçüde tamamladığını kaydetti.
Bülent Bey, Güney Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne tam üye olması halinde ise Kıbrıs'ta çözüm olanağının kalmayacağını vurguladı.
Ecevit, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin parçası olmayı gerçekten arzu ettiğini, ancak Avrupalıların Avrupa Birliği'nin kapısını Türkiye'ye kapalı tuttuklarını ve bu katı tutumlarını değiştirmeye yanaşmadıklarını belirtti.
Ecevit, gezisi boyunca en çok iki soruyla karşılaştı:
1- Güney Kıbrıs Avrupa Birliği'ne girerse ne yapacaksınız?
2- Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz?
Bülent Bey ilk soruya,
"Türkiye ile KKTC'nin bütünleşeceği" yanıtını verirken, ikinci soruya,
"Türkiye'de birçok etnik kökenden gelen insanların bulunduğu, etnik kökeni esas olan ırkçı bir yaklaşımın söz konusu olmadığı, sorunun ekonomik ve sosyal kaynaklı olduğu, bu yönde hükümetin önemli reformlar ve iyileştirmeler yapmayı planladığı" karşılığını verdi.
Ecevitler'in İsveç ve Finlandiya ziyaretleri her iki ülkede de sempati yarattı. Ecevitler'in önümüzdeki ay Danimarka ve Norveç'e yapacakları ziyaretle tamamlanacak olan Kuzey Avrupa turu, Türkiye'nin
son bir yılda sarsılan imajını onarmayı hedefliyor.