Altın vuruşlar

31 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Son yıllarda kendi sahasında Fener'i iki kez yenip, Sarı - Lacivertli kulüpte "teknik adam kıyımı" yaratan Diyarbakır, dün akşam da kazanmak için büyük bir çaba gösterdi ama, galip duruma geçmesine rağmen gecenin yıldızı Hooijdonk'u hiç hesaba katmamıştı anlaşılan...
Evet, 40 derecenin etrafındaki sıcak dalgaları sahada yarışmayı çok da etkilemekteydi... Ancak oynamak va kazanmak da profesyonel futbol mesleğinin net bir gerçeğiydi tabii.. Fenerbahçe sağlam bir defans kurgusuyla rakibinin gelişlerini kontrol altında tutmaya çalışıyor, Diyarbakır da Sarı-Lacivertli ekibe benzer bir uslüpla oyunu orta alanda başlatmak adına santrfor Bakadal'ı özellikle sağ kenarda sürekli kullanarak, bozmak istiyordu defans sınırlarını... Aslında Sarı-Lacivertliler ilk yarıda Tuncay, Aurelio, Serhat ve Kemal ile Diyarbakır kalesinde bayağı önemli gol şansları yakalıyorlar, ancak bu şanslarını gerektiği sonuçta kullanamıyorlardı bir türlü...
Hooijdonk, Fener'in gol silahı olarak bütün pozisyonlara girip çıkıyor, özellikle dar ve kısa alanlarda çok teknik paslar üreterek, büyük maharetler sergiliyordu oyunda... Özetle, Fenerbahçe'nin gole çok yakınlaşmasına rağmen, iki

Yazının Devamı

Maç seyretmek yasak

29 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Yooo lanet olsun böyle mantıksız ve de kötü niyetli cezayı Fenerbahçe taraftarına uygulamak isteyen TFF Ceza Kurulu'na... Bence, federasyon ve yan kurullarındaki Fenerbahçe sevgisizliği, hatta kıskançlığı, bu sezon işte Trabzon maçı cezasıyla yeniden tetiklenmeye başladı... Bakın gelecek hafta ve aylarda daha ne oyunlar oynanacak ligdeki zirve entrikaları adına...
Adamlar Futbol Federasyonu Ceza Kurulu değil de, faşist bir eylem grubu sanki... Yahu biz de 10 yılın üzerinde hizmet verdik Türk futbolunun yücelmesi adına... Hem de ne şartlar altında... Bazı milli seyahatlerde futbolcunun uçak - otel paralarını dahi kendi cebimizden ödeyerek. O zaman da ceza kurullarımız vardı. Acaba seyirciyi cezalandıran tek kararımızı örnek olarak koyabilirler mi önümüze?
Geçen sezonun son haftalarında, milleti futbola lanet ettiren açık şike olaylarını görmezlikten geleceksin, sonra da yeni sezonun ikinci haftasında Trabzon'da bir araba dayak yiyen Fenerbahçeliler'i görmezlikten gelerek, koca bir camianın en masum taraftarının takımını seyretmesine mani olacaksın... Vaay ceza kurulu vaay... Sevsinler sizin futbol anlayışınızı, toplum psikolojisi bilgisizliğinizi!

Yazının Devamı

Yedi gole rağmen

24 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Ayaklarındaki futbol melekelerini dilediği düşüncede kullanabilen tek isim, farklı sonuca rağmen Hooijdonk'tu dünkü Fenerbahçe'de... Ceza sahası içine girip, yüzde yüzlük gol pozisyonlarını akıl almaz beceriksizliklerle harcayan Serhat, Yusuf ve Tuncay gibi "hovarda ayaklara" geçmiş zamanların hiçbir Fenerbahçe ekibinde rastlamadım. Attıkları gollere rağmen gelecek adına hiç değişmez bu fikrim... Hem Elazığ gibi bir ekibin önünde böylesine zorlanan ve gol arayan paslaşmalarda bu kadar acemice top kaybı yaşayan bir Fenerbahçe, ligin kaçıncı haftasına kadar bu dağınıklıkla oynayacak merak ederim...
Fenerbahçe savunmasındaki kademe uyumsuzluğunu yakalamak için futbol doktorlarına hiç gerek yok... Luciano ve Ümit Özat futbolun ana lisanında birbirlerini tamamlamak bir yana, hiç konuşamıyorlar sanki aynı dili... Kalede Recep için acı kelimeler üretip, bu genç adamın moralini bozmayalım. Kaleci olmanın alfabetik hatalarını dahi bilemeyen bu genci kazanmak adına Fenerbahçe gibi bir takımda "lig kumarı" na soyunmak dilerim Sarı - Lacivertli ekibe çok pahalıya mal olmaz gelecekte... Farklı galibiyete rağmen Effa, Fenerbahçe kalesine kafa golünü çakarken, bütün

Yazının Devamı

Büyük yanlış

22 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Futbolumuzun özerklik çarkına girdikten sonra patlama yapması doğaldır... Çağımızın, hatta bütün geçmiş zamanlarda da her türlü başarının arkasında BİLİM - TEKNİK ve ille de PARA vardır... Futbolumuzun eski devasa isimleri sadece 10 - 15 bin liraya oynayıp, "AN ve ŞAN"a kavuşmuş olabilirler... Ancak o şeref abideleri isimlerin şimdilerde ne denli ekonomik sıkıntılar içinde olup da, yine de kimselere belli etmeden yaşamaya çalıştıklarını bilenler bilir bu ülkede...
Şimdilerde geniş bütçeye sahip Futbol Federasyonu'nda profesyonel çalışan herkesin geçimi tıkırındadır... Biz o teknisyen kadronun birlikteki çalışma zamanlarımızda ne komik paralarla Türk futboluna bir şeyler yaratabilmek adına nasıl çırpındıklarını iyi bilirim... Onun için şimdiki rahat günleri çok da hak ettiklerini düşünüyorum... Çünkü çok zor şartlarda aile kurdular... Çocuklarını zorlukla okutup, büyüttüler... Şimdi biraz da keyifli günler yaşamalarını çok mu göreceğiz onlara ?.. Ancak Futbol Federasyonu Kurulu, Türkiye'de futbol çarklarını işletirken toplumun ana unsuru olan seyirciyi, yani Türk halkını asla gözardı edemez... Bugün ülkedeki işsizlik, parasızlık ve ille de çaresizlik diz

Yazının Devamı

Daum ve jokerleri

16 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Bu sezon olmasını beklediğimiz bir Fenerbahçe takımı vardı dün gece Trabzon'da... İlk maç yenilgisini unutmuş, Trabzon karşısında çok çalışkan ve bölge dağılımlarını çok yerinde bir şemayla yapan Sarı - Lacivertli ekip, belki de son yılların en derli toplu futbolunu sergiliyordu bu uzak deplasmanda... Tabii Yusuf ve sol savunma kanadında Mahmut gibi oyuncuların varlığı çok şeyler katıyordu dünkü oyuna... Aurelio'nun orta sahadaki tam bir "pasların beyni" rolünü mükemmelen ortaya koyması, Serhat'ın sağ kanatta kullanılması, Fenerbahçe'nin Avni Aker'de çok canlı bir oyun çıkarmasını sağlıyor, bu derli toplu futbol Trabzon'un savunma ve orta alan düşüncelerinin dağılmasına da sebep teşkil ediyordu...
Trabzon ise kontrollü bir başlangıçla oyuna giriyor, defans blokunda Fenerbahçe'nin üstüne gelmesini beklercesine, savunmayı kalabalık tutuyor, Hooijdonk'un enfes gol vuruşuna kadar da nedense bu yanlışa ısrarla devam ediyordu... Evet, Fenerbahçe'de Ümit Özat - Serhat - Mahmut - Tuncay ve Ümit Özat gibi isimler sahanın her bölgesinde top kapma kavgalarına giriyorlar ve çoğunlukta da ikili fizik mücadelelerini kazananlar Sarı - Lacivertli ayaklar oluyordu... Bu

Yazının Devamı

G.Saray Avrupalı

15 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Galatasaray için kötümser yorumlar yaparak, Cim - Bom'un geleceğini "karanlık" ilan edenler, Sarı - Kırmızılılar'ın CSKA önündeki kükremesiyle kendilerine gelmişlerdir sanırım.
Hele hele biz "Hakan Şükür, Galatasaray'ın aradığı santrfordur. Hem Hakan'a, hem Cim - Bom'un golcü arayışlarına yardımcı olalım... Terim ve Hakan'ın düşünce bütünleşmesi sağlandığı an Şükür özlediği forması içinde müthiş bir sezon yaratabilir" yorumunu yaptığımız zaman onlarca e - mail almıştık... Olumlu olumsuz düşünceleri içeren bu görüşlere takılıp, kalmıyoruz... Çünkü futbolda yarım asırlık bir dönemin süzgecinden geçip, 35 yıl spor yazmanın bilgeliği farklı bir iştir, iyi bir okuyucu olsa da, bu oyun hakkında ahkam kesmenin kolaycılığı pek farklıdır...
Fatih Terim, geçen yıl özellikle yabancı transferlerinde yanlışlar yapmış olabilir... Bazı kötü sonuçlarla geçen oyunlarda tertip kabahatleri de işlemiş olabilir... Ancak kabul edilmelidir ki, Terim'in, İtalya macerası da öyle her babayiğit Türk'ün altından kolayca kalkabileceği bir uğraş da değildir... Öyleyse Terim'in de geçen yıl bir "eve dönüş" yorgunluğu yaşaması, bu teknik adamlık mesleğinde öylesine doğaldır ki... Ya

Yazının Devamı

Kahırlı günler

11 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Fenerbahçe kendi sahasında İstanbulspor ile çok önemli bir üç puan kavgası yaptığının farkında bile değildi kanımca... Sanki İstanbulspor, 1. Lig'de oynayan ve de korkulması hiç de gerekmeyen sıradan bir ekipmiş gibi, hiçbir savunma güvencesi taşımayan bir havada oynuyordu Fenerbahçe... Herkes golü düşünerek, rakibe sürekli saldırıyor, ancak yiyeceği kontrataklardaki tedbirler konusunda bomboş kafalarla koşuşuyordu dün geceki Fenerbahçe...
Niçin sağ kulvarda oynadığını merak ettiğimiz Kemal sürekli yan toplar kaldırıyor, ancak çift santrfor oynayan Serhat - Hooijdonk ikilisinin teki bile İstanbulspor savunmalarından önce buluşamıyorlardı hava toplarıyla... Sarı - Siyahlılar, Alex Yordanov diye pire gibi çabuk, düşünce ve tekniği çok yüksek bir adamı Koceli'nden alıp, dün geceki futbol formasına sokmayı başarıyor da, bizimkiler dünyayı dolaşa dolaşa hep özürlü yabancıları Kadıköy'e taşıyorlar nedense... Bu kaleci Enke, çok çektirir Fenerbahçe'ye, iyi biline... İlk golde aval aval kalesini terkedişi, ikinci sayıdaki çok ince kafa vuruşuna sadece bakakalışı yanına, ikinci yarıda da yaptığı gülünç hatalar eklenirse, bu kaleci kabahatleri üstüne yazı değil, kitap

Yazının Devamı

Futbol işbaşına

8 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Ligler başlıyor, hepimizin gözleri aydın olsun. Şu kısacak yaz tatilinde dahi futbolu ne kadar da özledik.
100. yıl şampiyonu Beşiktaş'ta, camianın gözleri ışıl ışıl... Nasıl olmasın ki, yepyeni ve pırıltılı kişiliklere sahip genç idareciler grubu arı gibi çalışıyorlar. Geçen yılki şampiyonluk sonucunda, Serdar Bilgili ile beraber bütün yöneticilerin büyük hisseleri var. Hüsnü Güreli kardeşimiz kulübün bütçesini yönetmede önemli ustalıklar koyuyor ortaya... Bu transferde de çok dikkatli gittiler doğrusu... Yanlış adamlara para kaptırmadılar. Lucescu'nun babacan tavrı da onlara rahatlık veriyor. Bana göre bu yıl da şampiyonluğun en öndeki favorisi Beşiktaş'tır. Hele Sergen sakatlanmadan ilk tertiplerde yer alır ve "forma giyme grafiği" yakalarsa, deymeyin Beşiktaş'ın keyfine...
* * *
Galatasaray'da, Terim'in bu yıl çok daha dinamik oynayan bir takım yaratacağı açıkça ortada... Son Liverpool galibiyetindeki oynanan futbol, tempo olarak çok şey anlatıyordu anlayanlara... İngilizler boşuna mı 9 kişi kalmacasına tekmeler attılar Cim - Bom'lu ayaklara... Çünkü çabuk çıkan ve pas hatası yapmayan Galatasaray, sahada topsuz bıraktı haşin

Yazının Devamı