Anasına da bayıldık, kızına da!

5 Ağustos 2010

Dünyaca ünlü şöhretlerin ıncığını cıncığını bilmemiz yetmezmiş gibi, çocuklarının bebekliklerine, ergenlik krizlerine filan da hakimiz! Mesela Madonna’nın kızı Lourdes’de olduğu gibi... Babası Carlos’un fitness/dans hocası olduğunu, Madonna’nın kızını 37 yaşındayken doğurduğunu filan biliyoruz. Kendisi dünyanın en kural tanımaz kadınıyken Lourdes’i disipliniyle ünlü Fransız okullarında okuttuğunu da... Yıllar geçip Lourdes büyürken annesinin gençliğine ne kadar benzediğini fark edip şaşıyoruz. Şimdi de sıra, Lourdes’in ilk işine şahit olmamıza geldi. Havadis şu ki Lourdes annesiyle birlikte Amerikan mağazası Macy’s için ‘Material Girl’ adlı bir koleksiyon hazırladı. Koleksiyonun ilham perisi, Lourdes ve kıyafetler satışa sunuldu!
Şarkıcının en ünlü parçalarından birinden esinlenerek adlandırılan koleksiyondaki tek Madonna efekti, isminden ibaret değil! Kıyafetlerin tamamı, Madonna’nın en ünlü kliplerinden esinlenerek yaratılmış. Macy’s yetkilileri “Madonna ve Lourdes bu koleksiyonun bir müze arşivi gibi algılanmasını hiç istemiyor” dese de ünlü Women’s Wear Daily gazetesi yazarları, kıyafetlerin tam da öyle göründüğünü söylüyor! Genç kızlara yönelik tasarlanan koleksiyonda

Yazının Devamı

Ve Ayvalık gündeme yeniden girer

3 Ağustos 2010

‘Bora Jet’ uçaklarıyla hafta sonları Edremit’e günde üç sefer yapılıyormuş. Seferler 40 dakika sürüyormuş. Cunda artık iki geceliğine de gidilebilecek yakınlıkta

Tatil tercihleri konusunda sırf gazetelere güvenecek olsak, insanların Bodrum - Çeşme dışında bir yere gitmediklerini zannedeceğiz!
Uzun sürenin ardından yeniden tam zamanlı çalışmaya başladım. O yüzden şu an tatil deyince kim kime dum duma geçecek yorucu, kalabalık ve pahalı bir Bodrum - Çeşme seyahati beni hiç heyecanlandırmıyor. Tatil denince gözümün önüne eski bir hatıradan başkası gelmiyor: Daha ilk açıldığı günlerde bir kez gittiğim, Cunda’daki Ortunç Otel.
Yıllardır mükemmel bir kaynak kitap olma becerisini hiç yitirmeyen Nişanyanlar’ın Butik Oteller kitabı, henüz az kişinin bildiği bir sırdı o dönemde.

Ağaçların gölgesindeKitabın ‘highlight’larından biri de işte bu Ortunç Otel’di. Ortunç’ta bungalov tipi, her ihtiyacın karşılandığı ancak şatafatın olmadığı odalarda kalıyordunuz. Sahilde gün boyu klasik müzik çalıyordu; ama ‘öğreten adam’ misali didaktik ve elitist bir tavır yoktu. Daha ziyade köşesine çekilip kitap okumayı sevenlerin modeli bir yerdi. Tesisin bahçesinde güneşten kaçıp ağaçların gölgesinde

Yazının Devamı

Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması

29 Temmuz 2010

İstanbul Fashion Week kapsamında yapılan tasarım yarışmasının jürisinde ben de varım. Gençlerin neler ürettiğini gördükçe bizden birilerinin de moda dünyasında var olacağına dair inancım güçleniyor

25-28 Ağustos tarihlerinde üçüncüsü yapılacak İstanbul Fashion Week organizasyonu, İTKİB’in bir projesi. Etkinliklerin basın sponsorluğunu ise Elle dergisi üstleniyor. Etkinliklere paralel yapılan Koza Genç Moda Tasarımcıları jürisinde ben de varım. Geçen gün finalistleri seçerken kendimi yaşı daha 30’u bulmamış çocukların yerine koymadan edemedim. Pür heyecan, karşımıza dikiliveriyorlar. Lüzumundan fazla bir şey söylemenin uygun olmayacağını düşündükleri belli; sözcükleri tasarrufla sarf ediyorlar. Aralarında lisans eğitimini ya da yüksek lisans eğitimini dünyanın belli başlı tasarım okullarında yapmış olanların sayısı hiç de az değil. Belli ki Türk modasında ‘ben yaptım, oldu’ kuşağının dönemi bitiyor. Jüri görevi esnasında karşılaştıklarım, ‘işi kitabına göre yapmayı’ önemseyen, öte yandan kendini sanatsal olarak besleyecek her kanala dalmaktan da çekinmeyen insanlar...
Finalistleri seçme aşamasına gelene dek neler gördük? Bir kere erkek modasının, özellikle Türkiye’de ihmal

Yazının Devamı

En güzel adalar, bizim Adalar

27 Temmuz 2010

Gazeteler tatil köşelerinde bangır bangır Yunan Adaları’nın promosyonunu yapıyor. Ben de ısrar ediyorum; Neredeyse aynısı İstanbul Adaları’nda da var!


Malum, tatil mevsimindeyiz. Köşe yazarları da gazetelerin tatil ekleri de merak edilen yeni tatil destinasyonlarının haberleriyle döşeli. Görünen o ki bu sıralar en çok rağbeti, artan fiyat avantajı ve ulaşım kolaylığı yüzünden Yunan Adaları görüyor. Sahil kasabalarından motora atlayıp yarım saatte güzel bir Ege adasına gidebilmek, elbette ki çok cazip. Hele ki çoğunda tatil yapmanın Çeşme’den, Bodrum’dan hayli ucuza geldiği düşünülürse.
Lakin ben bu konuda eski kafalı olmaya devam ediyorum. Benim için en güzel ada, hâlâ Büyükada. Doğası güzel, denizine girilebiliyor, kendine özgü kültürü, nefis bir mimarisi var. Öte yandan oturup manzaraya karşı bir içki içsem dediğinizde gidebileceğiniz fazla yer yok. Ağırlık, irili ufaklı lokantalarla pahalı balıkçılardan yana.
Erdal Gökyıldırım’ın yaz başında açtığı Eddie, işte Büyükada’nın yalın, modern diyebileceğim mekan eksikliğini doldurmayı başardı gibi görünüyor. Eddie’nin yeri çok kolay; Ada’nın can damarı deniz otobüsü durağının tam karşısında. Kendisi yılbaşından beri

Yazının Devamı

Mavi’nin Berlin çıkarması

22 Temmuz 2010

Temmuz başında Türk basınının da çıkartma yaptığı Mavi defilesini göremedim ama hikayesini birinci elden dinleme şansım oldu

Berlin’de çok hareketli bir hafta geçirdiğimi bu sayfalarda anlatmıştım. Ne yazık ki kalıp da göremediğim, o yüzden de çok aklımın kaldığı bir etkinlik daha vardı aynı hafta. Mavi, Berlin Moda Haftası’nda, hala konuşulmasından çok iyi geçtiğini anladığım bir defile yaptı. Bu defilenin, jean denince en son yeniliklerin, trendlerin ilk sunulduğu yer olan Bread&Butter fuarına paralel yapılması, Mavi için anlamlı ve doğru bir seçim, şüphesiz. Ne de olsa hedef kitlenin tam kadro Berlin’de olduğu bir dönem, bu... Ben de Mavi’nin becerikli marka ve iletişim müdürü Serpil Berkan’la defileyi konuştum. Berkan, bu yıl Berlin’in her zamankinden hareketli, Mavi’nin çok cool bir mağazayla yer aldığı Mitte bölgesinin çok canlı olduğu tespitiyle başladı söze.
Fashion Week, ünlü Bebelplatz’da kurulan dev bir çadırda yapılmış. Karşısındaki Hotel De Rome, Mavi’den Ralph Lauren’e pek çok ünlü markanın hazırlıklarına sahne olmuş. Otelin lobisinin yıldızlar geçidi gibi olduğunu anlatıyor Berkan; John Malkovich’ten tanınmış sporcu ve spikerlere kadar pek çok ünlü

Yazının Devamı

Bu yaz bunlar konuşuluyor

20 Temmuz 2010

Ramazandan dolayı her zamankinden de kısa geçecek yaz mevsiminin ortasına geldik bile... Görünen o ki yağmurlar, kıyametler derken vatandaş nihayet geçen hafta tatile çıkabildi. Bunu da birden rahatlayan trafikten, günün her saati kalabalık mekanlardaki huzurlu ortamdan çıkarıyoruz.
Biz işimizin başındayız, lakin nerede ne oluyor, kim iş yapıyor, kimin yıldızı parlıyor, onu da oturduğumuz yerden merak ediyoruz. Misal, geçen yıl her tatil yapacak olanın diline pelesenk olan Çeşme-Alaçatı hattının bu yılki kaderi ne olacak? Aldığım tüm duyumlar, belli birkaç adres dışında bu beldemizin bir daha asla eskisi kadar arzulanan bir yer olmayacağını düşündürüyor. Düne kadar her gece Alaçatı’yı boydan boya yürümeden tatilini geçirmeyenler, şimdi bu kalabalığı snob buluyor.

Bu adresler klasik mi olacak?
Ancak bazı noktalar belli ki klasik olmaya aday... Mesela Ilıca’daki Nars Hotel. Üstelik hayli gürültülü bir restoranın yanında olmasına rağmen... Hakan Ezer tasarımı, müthiş şık bir mekan. İstanbul’un zarif insanları bu oteli pek seviyor. Sonra Alaçat Kırevi ve Manastır Otelleri... ‘Agrilia’, yeni yerinde de dolup taşıyor, gidenler nefis et yemeklerini anlata anlata bitiremiyor. Çeşme

Yazının Devamı

ŞiMDi HÜSEYiN ÇAĞLAYAN ZAMANI

15 Temmuz 2010

Türkiye’nin medarı-ı iftiharı, ünlü moda tasarımcısı ve çağdaş sanatçı Hüseyin Çağlayan’ın Türkiye’deki en kapsamlı sergisi önceki gün açıldı. 24 Ekim’e dek de devam ediyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı kapsamında İstanbul Modern’de açılan sergide Çağlayan’ın son 16 yılda ürettiği moda koleksiyonları, enstelasyonları ve filmleri biraraya geliyor. İlk defilesinden itibaren özel bir hayran kitlesi yaratmayı başarmış bir isim, Hüseyin Çağlayan. Moda dünyasının skandal üstüne kurulu pazarlama stratejilerine; üstelik bir kol boyu yakın olmasına rağmen, hiç yüz vermedi. Şöhret karşısında serinkanlılığını korumayı becerebilen az sayıdaki insandan biri oldu. Kendi adıma, İstanbul’un adını dünya moda/sanat sahnesinde tekrar tekrar duyuran bu üretken sanatçıya, Avrupa Başkenti olduğumuz yılda teşekkür etmenin anlamlı ve yerinde bir jest olduğunu düşünüyorum.
Bu noktada hemen organizatörlerden bahsetmek gerek. ‘Hüseyin Çağlayan: 1994-2010’ sergisi, İstanbul 2010 ajansının yanı sıra başta İTKİB’in, İstanbul Fashion Week 2010’un, İstanbul Moda Akademisi’nin (IMA) ve Londra’nın meşhur Design Museum’un katkılarıyla hazırlanmış bir çalışma.
Sergiyle ilgili görüş almayı

Yazının Devamı

Bu yazın en merakla beklediğim etkinliği

13 Temmuz 2010

Nihayet o gün geldi çattı! Bu cuma Açıkhava’da görünümüyle kafamı hep kurcalamış, şarkılarına hayran olduğum bir ikon; Grace Jones sahne alıyor

Geçen hafta Prince, bu hafta Grace Jones! Sanki tüm açık kalmış hesaplarımı kapatıyor gibiyim... ‘Kendini yaşama’ konusunda hesapsız, hafif çığırından çıkmış sanatçılara zaafım var, galiba. Şimdilerde Lady Gaga’yı sevmem de ondan...
Grace Jones da bizim Ajda gibi... 60 yaşına gelmiş, hâlâ kayıtsız kalınamayan bir performansçı/şarkıcı olmaya devam ediyor. Neredeyse grafik bir çizimi andıran hatları, abanozdan üretilmiş gibi duran muhteşem fiziğiyle Jones, 70’lerde manken olarak hatırı sayılır başarılar elde edip ardından ‘dokunduğunu var eden adam’ Andy Warhol’un gözdesi olarak girişmiş bu işlere. Dönemin en gözde kulüpleri Le Jardin ve Studio 54’te Jerry Hall ile ‘dağıtırken’ keşfedilen Jones, androjen görünümü ve mutehakkim tavırlarıyla Warhol’un ardından dönemin bir diğer ünlü sanatçısını; Keith Haring’i de büyülemiş. Jones’un başka bir dünyadan gelmiş gibi duran fiziğinin etkisinde kalan Haring, O’nu kah savaş öncesi Fransası’nın şovlarıyla skandallar yaratan siyahi sanatçısı Josephine Baker’a benzetmiş, kah vücudunu Masai

Yazının Devamı