Sözü getireceğim noktaya varmak için, önce geçmişe, 1957 Genel Seçimi’ne baktım.
Dönemin seçim sistemi gereği, oyların çoğunu alan, milletvekillerinin de tamamını alıyor.
Dolayısıyla seçilenlerin hepsi Demokrat Partili:
“Sebati Acun, Danyal Akbel, Selahattin Akçiçek, Abdullah Aker, Perihan Arıburun, Enver Dündar Başar, Behzat Bilgin, Muammer Çabuşoğlu, Necdet Davran, Selim Ragıp Emeç, Sadık Giz, Necdet İncekara, Osman Kapani, Ekmel Kavur, Rauf Onursal, Nuriye Pınar, Kemal Serdaroğlu, İlhan Sipahioğlu, Vamık Tayşi, Fevzi Uçaner, Behçet Uz, Ahmet Ünal.”
* * *
Liste müthiş.
“Sayın Feyzi HEPŞENKAL
26 mart (Mart) 2012 tarihli Milliyet Gazetesinin adınıza ait köşesinde ki “Cevap ver ey yetkili” başlıklı makalenize karşı açıklamalırımız.(açıklamalarımız)
Öncelikle kurumumuzu ilgilendiren konuyu haber yaparak gösterdiğiniz duyarlılıktan ötürü teşekkür ederiz.İlçemiz; gerek 12 ay boyunca kalanların gerekse dönemsel,yazlık ve tatil amacıyla gelen konuklarımızın konulara duyarlı olmaları,uygulamadan zarar görmeleri,kıskançlıkları vb.gibi nedenlerle haklı/haksız son derece yoğun şikayetlerin vuku bulduğu bir yerdir.Kurumumuzda müracat (müracaat) ve şikayetlerin yerinde olup olmadığı açısından şikayetin yazılı olup olmadığına bakılmaksızın tamamına büyük hassasiyetler göstererek eğilmekte ve bi hakkın kaybına neden olmamak açısından anında müdahele (müdahale) etmeye özen göstermektedir.
Konuyu idaremiz açısından irdelediğimizde;Söz konusu şikayetin olduğu doğrudur.İdaremiz personelince mahalinde (mahallinde) tesbit (tespit) yapıldığı da doğrudur.Tesbit (tespit) sonucu Hazinenin mülkiyetinde ki taşınmaza bahsettiğiniz şahsın izinsiz zeytin ağaçları diktiği de doğrudur.Bahsettiğiniz şahsın izinsiz olarak tarım bitkisi (zeytir ağacı)(zeytin ağacı)
Her şeydir. Hiçbir şeydir. Bitmez bir kitaptır. Istıraptır. Karşılıksız sevmektir. Oyundur. Kaybetmektir. Koca bir yalandır. Kendi kendimize yaptığımız işkencedir. Kumardır. Mutlu olmaktır. Ağlamaktır. Gülmektir. Neden sevdiğini bilmemektir.
Nefes almaktır. Nefes alamamaktır. Ölümsüzlüktür. Sağırlaşmaktır. Körleşmektir. Sakat kalmaktır. Arzu etmektir. Arayıp da bulamamaktır.
Acı çekmektir. Kutsaldır. Aklın bittiği yerdir. Beklemektir. İmkânsızdır. Tutsaklıktır. Kerizliktir.
Alışkanlıktır. Hastalıktır. Trafik kazasıdır. Hayalettir. Tutkudur. Umuttur. Yazın açan, kışın solan bir ağaçtır. Çaresizliktir. Hastalıktır. Çılgınlıktır.
Cesarettir. Gelip geçici hevestir. Fedakârlıktır. Kalbin en güçlü, aklın en zayıf olduğu andır.
* * *
Merak edip, sormuştum önceki gün:
“Başbakan’ın Çin gezisinde EXPO’yu temsilen biri var mıydı?”
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay arayıp, sorumu yanıtladı:
“Yoktu. Ama biz vardık.”
Doğru.
Aynı yazıda yine sormuştum:
“İzmir milletvekili olan iki bakanımız heyetteydi fakat o telaş içinde EXPO’yu gündeme getirip, Çin’in desteğini istediler ve aldılar mı?”
Dünya nüfusu 2011 yılında 6 milyar 930 milyon kişi oldu. İnternet kullananların sayısı ise 2 milyar 100 milyon kişiye ulaştı.
Demek ki:
İnsanlığın üçte biri internet kullanıyor.
Haliyle bu oran Türkiye’de çok daha fazla.
O kadar ki:
2010 yılının Nisan ayında Türkiye genelinde hanelerin yüzde 41,6 internet erişim imkânına sahipken, bu oran 2011 yılının Nisan ayında yüzde 42,9’ye yükseldi.
Her yere baktım. TBMM’den Başbakanlığa, Ekonomi Bakanlığı’ndan Dış Ekonomik İlişkileri Kurulu’na kadar ilgili ilgisiz bütün kurumların internet sitesini araştırdım.
Yok.
Çin’e giden heyetin listesine ulaşamadım.
Heyette Başbakan Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan var.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik var.
Çok sayıda gazeteci, televizyoncu, iş adamı var.
Ama benim aradığım başka.
Çin kafilesinde şu bizim EXPO’yu temsilen birileri var mıydı acaba?
Türkiye’de ismi “Aziz” olan insanlar akla geldiğinde, ilk üç isim şöyle sıralanır herhalde:
1- Aziz Nesin
2- Aziz Yıldırım
3- Aziz Kocaoğlu
İlki maalesef hayatta değil. Ama “yaşarmışçasına” adı her gün anılıyor.
Diğer ikisi de her gün manşetlerde ve yine maalesef ikisi de “suç örgütü lideri” olmakla suçlanıyor.
Her yiğidin yoğurt yiyiş tarzı gerçekten farklı. Örneğin Hürriyet Gazetesi’ni yöneten arkadaşların yerinde olsaydım, onların tercihinin tam aksine, Şükrü Kızılot’un yazısının “bir köşede sıkışıp kalmasına” razı olmaz; alır, başlığını bile değiştirmeden manşet yapardım.
Neden mi?
Önce birinci veri:
2001 yılında 7 milyon 342 bin olan taşıt sayısı, 2011 sonunda 16 milyon 089 bine; otomobil sayısı da aynı dönemde 4 milyon 534 binden, 8 milyon 113 bine yükseldi. Buna göre; son 10 yılda taşıt sayısı yüzde 119, otomobil sayısı da yüzde 79 arttı.
Sonra ikinci veri:
2001 yılında 4.8 milyon ton olan benzin tüketimi, 2011 sonunda 2.6 milyon tona geriledi. Yani neredeyse yarı yarıya azalma var.