BELGRAD
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Belgrad’da Osmanlı’dan kalma Türk ve Müslüman izlerini gördükçe duygulanıyor.
Belgrad Kalesi’nin içindeki Damat Ali Paşa Türbesi’ni ziyaret ederken, mezar taşıyla türbenin içinde muhafaza edilen yazıtlarla tek tek ilgilendi. Eşiyle birlikte Damat Ali Paşa ve onunla birlikte aynı türbede yatan Türk büyükleri için Fatiha okuduktan sonra, kâh yere çökerek kâh duvarlara yaklaşarak Osmanlıca yazıları bizler için Türkçeye çevirdi. Görevlilere türbeye ve çevresine çok iyi bakılması talimatını vererek, duygulu bir şekilde Belgrad Kalesi’nden ayrıldı.
Bosna’nın gönüllü elçisi
Prof. Davutoğlu’nun bu bölgeye ilgisi çok eskilere dayanıyor. Malezya’daki yıllarında da Aliya İzzetbegoviç’in ricasıyla Bosna Hersek’in fahri büyükelçiliğini yapmış. Davutoğlu, Malezya’nın Bosna Hersek’e gönderdiği askerlere de Bosna’da konuşlanmaları gereken yer
BELGRAD
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Halep’ten dönen Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile İstanbul’da buluştuk ve Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a devam ettik.
Prof. Dr. Davutoğlu, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya’da, “stratejik derinlik” tezine uygun diplomasiye hız vermiş görünüyor.
Davutoğlu’yla İstanbul’dan Belgrad’a uçarken, bir süre önce Irak’la oluşturulan Stratejik Konsey’in Suriye ile de oluşturulacağını öğreniyoruz.
İki devlet, bir hükümet
Davutoğlu, Halep izlenimlerini aktarırken Suriye ile ilişkilerin mükemmel bir seviyede olduğunu vurguladı. 1996 Adana Mutabakatı’ndan bu yana iyileşmeye yüz tutan Ankara-Şam ilişkilerinin, iki ülke başbakanlarının başkanlığında yapılacak ortak kabine toplantısıyla daha da pekişeceğini belirterek şu bilgiyi verdi:
Hükümetin, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklayacağı “yol haritası”yla ilintili biçimde yeni bir açılım yapacağı yolunda yaratılan havanın gerçeği yansıtmadığını dün yazmıştım.
Hükümetin bir çalışma yürüttüğünü, ancak bu çalışmanın İmralı boyutunun bulunmadığını yansıtmıştım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün bu konudaki soruları yanıtlarken bu bilgileri doğruladı.
Erdoğan, MGK üyesi bakanlarla bir toplantı yaptığını ve İçişleri Bakanı’nın koordinasyonunda bir çalışma başlattıklarını açıkladı.
İçişleri Bakanı’nın diğer bakanlıklarla ve ilgili devlet kurumlarıyla görüşmeler yürüttüğünü, neler yapılabileceği konusunda bir rapor hazırlayacağını, bu raporu değerlendireceklerini ve kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi.
Başbakan’ın sözlerinden, bu çalışmanın MGK zemininde alınan kararlara dayalı olduğunu anlamak zor değil.
İmralı ve DTP boyutu
PKK’nın dağ kadrosunu yöneten Murat Karayılan’ın yazarımız Hasan Cemal’e verdiği mülakattan sonra “Bu iş çözülüyor” havası yaratılmıştı. Sonra bu hava söndü. Hasan Cemal de “Bu röportajı niye yaptın?” diyenlere, “Sadece gazetecilik için” yanıtını vermişti.
Benzeri bir hava yeniden gündemi kapladı. Terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklama yapacağı ilan edildi. Avukatları, gazeteciler ve üniversite mensupları, eski istihbarat görevlileriyle görüşmeler yapıyorlar. Öneri toplamaya çalışıyorlar. Bunları Öcalan’a aktaracaklar. DTP de Öcalan’a aktarılmak üzere önerilerini avukatlara verdi. DTP, görüşlerini kamuoyuna da açıkladı.
Buradan hareketle, “TSK karşıtı, PKK yandaşı” kalemler de -zaman yitirmeden- “çözüm”ün nasıl olması gerektiğini yazmaya başladılar. Örneğin, “galibi olmayan savaşın, mağlubu olmayan çözümle bitebileceği” gibi
Bakan Davutoğlu’nun kahvaltılı toplantısı 2.5 saat sürdü.
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, gazetelerin Ankara temsilcileriyle 2.5 saati bulan, kahvaltılı bir sohbet toplantısı düzenledi. Yapılan çalışmalar kadar, bu çalışmaların kamuoyunca nasıl algılandığının çok önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, samimi, açık, net, sıcak bir üslup içinde sohbet etti.
Davutoğlu’nun kahvaltı boyunca verdiği mesajları şöyle özetlemek mümkün:
Öcalan’ın yol haritası
Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta (PKK’nın 1984’te Eruh ve Şemdinli’ye baskın düzenlediği tarih) açıklayacağı belirtilen yol haritasının, Irak ve ABD ile yürütülen ve çözüm aranan sürece dahil olup olmadığını sordum. Şu yanıtı verdi:
Dünya, Urumçi’deki vahşeti seyrediyor. Çin resmi kaynakları ölü sayısının 180’e ulaştığını açıklıyor ama bölgesel kaynaklar sayının çok daha fazla olduğunu bildiriyorlar. Sadece cep telefonlarından gelen görüntüler bile olayın vahşet boyutlarında olduğunu gösteriyor. Çin’in aldığı güvenlik önlemleri ise vahşeti durdurmaktan çok Uygurların elini bağlayıp Han Çinlilerinin “Uygur avı”na çıkmalarına kolaylık sağlıyor gibi...
Dünya suskun
Dünya, Uygurlara uygulanan vahşet karşısında suskun. Ne G-8 zirvesinden insani bir ses geldi ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden “Ne oluyor?” sorusu. Büyük devletlerin hiçbiri Çin’i karşısına almak istemiyor. Konu Uygurlar olunca, insan haklarından söz eden de yok. Oysa Tibet için dünya ayağa kalkmıştı.
Çin, “Bu benim iç işimdir” diyerek işin içinden sıyrılıyor. Hiç kimse de, “iç işlerimiz” demek, hiçbir devlete insan haklarını hiçe sayıp yargısız
CHP, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayladığı, askerlere sivil yargı yolunu açan yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Bu amaçla pazartesi günü CHP Genel Merkezi’nde toplanacak olan Meclis grubundan yetki alınacak. İptal davası, imzaların onayı yetişirse pazartesi günü, yetişmezse salı günü açılacak.
Yürürlüğü durdurma ve iptal
CHP, Anayasa Mahkemesi’ne açacağı iptal davasında; askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan hüküm ile yürütülmekte olan davalarda da bu hükümlerin uygulanmasını öngören yürürlük maddesinin iptalini ve yürürlüğün de durdurulmasını talep edecek.
İki gerekçe
CHP, iptal davasını iki temel gerekçeye dayandıracak. Birisi söz konusu yasanın Anayasa’nın 2. maddesine, diğeri ise 145. maddesine aykırılık oluşturduğu iddiası olacak.
CHP, düzenlemenin Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesine aykırı olduğu düşüncesinde. Ayrıca, askeri mahkemelerin
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören yasaya onay verirken yeni yasal düzenlemeler istemişti.
Gül, ortaya çıkan “tereddütleri” gidermek için, askeri disiplin ve hukuki güvence konularında yeni düzenleme yapılmasını tavsiye etti. Cumhurbaşkanı’nın bu tavsiyesinin Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin Köşk’e ilettiği itirazları kapsadığı belli.
Bu konuları Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le konuştum.
‘Tavsiyelere uyarız’
Çiçek, Cumhurbaşkanı Gül’ün yaptığı tavsiyelerle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın Gül’ün yaptığı tavsiyeler önemli. Bu hususları önemsiyoruz. Hükümet olarak da gereklerini yerine getirmek istiyoruz. Ben, hükümetin bu konuda niyetini ortaya koymak için bunu söylüyorum. Şimdi konunun incelenmesi ve neler yapılması gerektiğinin ortaya konulması gerekiyor. Cumhurbaşkanı iki alanda düzenleme ihtiyacına dikkat çekiyor. Disiplin yönünden ve hukuki